Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
New York ve Paris’te ofisleri bulunan moda iletişimi ve halkla ilişkiler ajansı Lucien Pagès Communications’ın başkanı nam-ı diğer Lucien Pagès’e eğlence ve moda sektörünün kesişimindeki son trendleri sorduk.
Jacquemus ekibi ile toplantıdan çıkmış, geçtiğimiz aylarda Bella Hadid’e defile sırasında spreyden yaptıkları kostümle moda endüstrisini çalkalamış, temsil ettiği markalardan Coperni ile toplantısına girmeye hazırlanıyor. Ardından Pucci için organize ettiği etkinliğe yetişmek adına Saint Moritz’e uçacağından havalimanına yetişmesi gerek. Onu Pazar günü bavulunu yaparken Paris’teki evinde Facetime üzerinden arıyorum. Lucien “tam bir Pazar halindeyim, bu sefer kamerayı açmayalım” diyor. Neyse ki Vincent Desailly’nin onu iş başındayken çektiği fotoğrafları var. O bugün Byredo’dan biraz önce adını geçirdiğimiz markalara, moda ve lüks endüstrisine yön veren moda evleri ile çalışıyor. Ve kamerayı kapattıktan sonra gülerek şöyle diyor: “Ben bir iletişim uzmanı olarak size bir sürü hikaye yaratırım ve de anlatırım ama en iyi ve en güçlü hikaye gerçek olandır”. İşte Lucien’in Vogue’a söyledikleri:
Fotoğraf: Vincent Desailly
Lucien yaptığın işi tanımlar mısın?
New York ve Paris’te olan bir iletişim ve halkla ilişkiler ajansını yönetiyorum. Hikaye 2006’da başladı. Yola moda ve güzellik olarak çıktık ama şimdi yaşam tarzı diyoruz çalıştığımız alana ki bence bu sektörün nereye gittiğine dair önemli bir gösterge. Bugün yaşam tarzı lüks ile iç içe geçmiş durumda, “lifestyle” ve “lüks” diye iki farklı alandan bahsetmiyoruz artık. Yaratıcı markaları temsil etmemiz tek başına bizi anlatmıyor zira çalıştığımız markaların derin bir ruhu var. Ticari olabilirler, ki ticari olmaları bir ruhlarının olmasının önüne geçmez. Temsil ettiğim markaların haklarında savunabileceğim özellikleri var ve de bu benim çalışma prensibim.
Bugün moda endüstrisi ve eğlence sektörü arasındaki ilişkiyi nasıl görüyorsun?
Burada konuşmamız gereken önemli bir konu var. Aslında şu anda konuştuğumuz “Buzz” yaratmak dediğimiz, o insanların ilgisini çekecek anı yaratma meselesi hep vardı. Ancak sosyal medya modayı daha gösterişli olmaya zorladı. Modanın artık daha fazla şaşırtması gerekiyordu onca içeriğin arasında. 90’larda Mugler defilelerinde veya Madonna, Versace defilesine çıkarken de bu anlar yaratılıyordu ama sosyal medyanın varlığı bu olayların algılanma ve iletişim şeklini her geçen gün değiştirdi ve değiştirmeye de devam ediyor. Artık herkesin erişiminin olduğu bir dünyadan bahsediyoruz. Endüstride çalışssın çalışmasın herkesin endüstriye dair bir bilgisi var artık. Bu da insanları görseller ve içerikler hakkında daha farkında bir hale getiriyor. Bu da dolaylı olarak bütün süreci etkiliyor. Tabii ki çok iyi fikirleri olan markaları da burada es geçmemek gerekiyor. Jacquemus veya Coperni modada hikaye anlatımına yeni bir katman eklediler.
Sırada ne var, ne değişiyor, yakın zamanda neleri deneyimyeleceğiz?
Bu noktada teknoloji ve de tüketici davranışları hakkında konuşmak gerektiğine inanıyorum, bu iki konu endüstrinin geleceğini şekillendirecek. Belli bir bütçesi olan müşterilerin herkesin sahip olduğu şeye sahip olmamayı tercih ettiği dünya gittikçe büyüyor, dolayısıyla ürünlerde kişiselleştirmenin arttığını görüyoruz. Diğer yandan deneyimler teknoloji ile yeni boyutlar kazanıyor. Ancak burada önemli bir nokta var, moda globalleşmeye devam ederken insanların niş arayışı teknolojinin sağladığı destekle yeni şekillere bürünecek.
Fotoğraf: Vincent Desailly
Markalar ile endüstriler artan dinamikler ve değişen parametreler arasında kendileri için doğru dengeyi nasıl bulabilirler?
Bu sorunun cevabı sorunun içinde gizli. Bu bir denge meselesi, kendi dengeni bulduğun bir zemini ayırt etme konusu. Bazen hızlanırsın, hızlı gitmen gerekiyordur ama her an aynı hızda gidemezsin çünkü birçok faktör var, o hızda gidebilsen bile gitmemen gerekir zira o an için dengeyi bulmanın yolu başka bir hızdır. Burada anahtar vizyonuna sadık kalmak. Sen vizyonuna sadık kalırsan o sana gitmen gereken hızı, durman ve yavaşlaman gereken anları zaten söyleyecek.
Peki sen kendi işinde bu dengeyi nasıl buluyorsun?
Olayın dışında durmaya çalışıyorum ki görebileyim. İşimle kendi arama hep bir mesafe koymaya çalışıyorum. Uzaktan bir objeyi farklı görürsün, yakından daha başka, iki taraftan da bakabilmelisin ki daha fazla opsiyona hakim olabil.
Bir de her zaman olan ama şimdilerde artan moda - sanat işbirliklerinin yükselişi konusu var, sence bunun nedeni nedir?
Moda, sanat ile işbirliği yaptığında entelektüel bir değer kazanır. Ama unutmamak gerekir ki özellikle bugün bu artık tek taraflı bir ilşki değil, modanın sanata ihtiyaç duyduğu kadar sanatın da modaya ihtiyacı var.
Fotoğraf: Vincent Desailly
Bir iletişim ve halkla ilişkiler uzmanı olarak başarının anahtarını nerede görüyorsun?
Dürüst olmakta. Bana bazen soruyorlar; Instagram kullanmayı bilmiyorum yardım eder misin? Bu bilebileceğin veya öğrenebileceğin bir şey değil ki. Kendin olacaksın. Başka bir şey yapmana gerek yok. Jacquemus bence çok güzel bir örnek. Jacquemus her zaman kendi doğrusunu söyledi, neyse oydu, ne bir başkası olmaya çalıştı ne de inanmadığı bir şeyi söyledi. İş birlikleri konusunda da böyleydi, yaptıkları ortaklıklar bir elin beş parmağını geçmez, inanmadığı hiçbir şeye hiçbir zaman evet demedi. Ben bir iletişim uzmanı olarak size bir sürü hikaye yaratırım ve de anlatırım ama en iyi ve en güçlü hikaye gerçek olandır. Modanın hayal yaratma kapasitesi çok yüksek ama soru şu; siz o gerçek rüyayı bulabilecek misiniz?