Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
2016-17 Sonbahar/Kış sezonunun son anda parlayan yıldız tasarımcısı Azzedine Alaïa, moda sahnesinde son zamanlarda yaşananları yorumladı.
Azzedine Alaïa'yla defilesi öncesinde konuşurken, "Garip zamanlardan geçiyoruz," dedi. Elbette, son zamanlarda moda dünyasında yaşanan kargaşaları kast ediyordu.
Tıpkı Paris'teki diğer insanlar gibi, Azzedine'in de asıl merak ettiği Anthony Vacarello'nun yeni pozisyonunda neler yapacağı değil, son derece titiz ve özenli bir tasarımcı olan Hedi Slimane'nin bundan sonra nereye yöneleceğiydi.
Alaïa, "Hedi'nin bundan sonrasında ne yapacağını merak ediyorum," dedi, "Eğer Dior'a geri dönerse şaşırırım [Slimane 2000-2007 yılları arasında Dior'un erkek giyim tasarımcısıydı]. Ama eğer Chanel'e geri dönerse hiç şaşırmam. Bir zamanlar küstüler ama şimdi Karl'la arası tekrardan iyiye döndü. Karl'a dönmesi akıllıca bir hareket olabilir, önce erkek giyiminden başlar sonra hazır giyimi alır ve sonra da modaevinin tasarımcılığını tümüyle devralabilir..."
Bunu derken Azzedine'in ses tonunun yumuşadığı fark ediliyor. Kendisi Karl'dan 6 yaş genç ve 82 yaşında. İkisi de yaşamın sınırlarını ve sonsuza kadar böyle yoğun çalışamayacaklarını yavaş yavaş hissetmeye başlamış olmalılar.
40 yıldır tasarımcı olan Alaïa'ya nelerde değişme gördüğünü sordum. "Çok garip bir dönemdeyiz," diye yanıtladı. "Hedi gibi bir tasarımcı aslında kendi markasını kurabilir, bir servet kazandı. Ama o, varolan bir modaevinin güvenliğini tercih ediyor. Saint Laurent'te iki veya üç senedir çalışıyor, bu süre zarfında çok yatırım yaptılar ve emek verdiler. Şimdiyse onun yerine başka birisi gelecek ve her şeyi değiştirecek."
Azzedine Alaïa, Suzy ile birlikte Paris'teki atölyesinde.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Azzedine, "slow fashion"ın en önemli temsilcilerinden. 40 yıldır kıyafetleri kendi elleriyle yapıyor ve onlara bir heykeltıraş gibi şekil veriyor (zaten asıl eğitimi heykeltıraşçılık). Örgü, koleksiyonunun %60'ında gördüğümüz bir teknik ve bu sezon canlı Afrika renklerine sahip geometrik şekilli örgüler gördük. Afrika deyince beni durdurdu ve ilhamını, kendi büyüdüğü şehir Tunus'tan değil Aşağı Sahra'dan aldığını belirterek "Ama Kuzey Afrika değil, Mağrip'in güneyi," diyor.
A-line silueti çizen, kol oyukları normalden daha düşük olan parlak mavi ve turuncu elbiseler, Alaïa'nın kendi tarzını hiç hissettirmeden yumuşak geçişlerle nasıl değiştirdiğinin iyi bir örneğiydi. Eskiden, vücudu saran elbiseleriyle ünlü olan ve bu yüzden kendisine "King of Cling" diye lakap takılan tasarımcı bu sefer vücuda daha fazla hareket alanı sağlamış, geometrik hatlarla daha cesur ve özgürlük dolu bir koleksiyon ortaya çıkarmıştı.
Alaïa, "Tasarım yaparken 'şunu veya bunu tercih ederim' demiyorum, bir fikir aklıma geliyor ve onun üzerinde çalışıyorum," dedi.
Bu sezonki yeni fikirleri arasında, ilk başta uzun etek gibi görünen ama yürüdükçe öyle olmadığı anlaşılan etek pantolonlar ve kanguru kürküyle omuz kısımlarında yumuşak bir görüntü yaratılmış çan görünümlü pelerinler var. Omuz kısımları yuvarlak olan salaş ve iyi kesimli deri bir ceket, bize Vetements tarzını hatırlatıyor ama asil terziliğiyle ve yumuşacık derinin kalitesiyle lüks moda olduğunu belli ederek Vetements'den ayrılıyordu.
Zarif dikimlere sahip, kısa ve arkasında fiyonk bulunan kabanlar, gözlerime bayram ettirdi. Bütün bu "yetişkin" kıyafetlerine 1960 tarzı ve metal süslemeli kısa çizmeler eşlik ediyordu.
Modada son zamanlarda popüler olan "şimdi gör, şimdi al" yöntemiyle ilgili imalı sorular sormam üzerine bu konuyu, "Neden kıyafetleri hemen teslim etmem gerekiyor ki? Hangi sebepten?" diyerek kapattı. Alaïa'nın defilesi, uluslararası moda sezonundan neredeyse 1 ay sonra düzenlendi ve, teorik olarak, kış sezonunun başlangıcında gösterilebilirdi. Ama hız, özellikle bu tasarımcının kabusu. Her bir kıyafeti kendi tasarlıyor, kendi dikiyor ve onları, mağaza hazır olduğunda değil, kendisi hazır olduğunda görücüye çıkarıyor.
Sonbahar/Kış 2016 Koleksiyonu
Fotoğraf: Fred Rambaud
Farklı kumaş türleriyle hazırlanmış dokunsal desenlerin ustaca kullanılması beni çok etkilediği için Alaïa'ya nasıl yapıldıklarını sordum. Sanatçı Kris Ruhs'a gönderme yaparak, "Önce Kris'in bir çizimini ele alarak başladım," dedi. Kris Ruhs, aynı zamanda Milano'daki 10 Corso Como konsept mağazasının sahibi olan ve Alaïa'nın en büyük destekçilerinden Carla Sozanni'nin de partneri. Elbette daha sonradan lüks grubu Richemont tarafından, Alaïa'nın modaevi için Paris'in en güzel yerlerinden birinde ihtişamlı bir butik açıldı.
Carla Sozanni, tasarımda istikrarlı olmanın önemine dikkat çekerek, "Azzedine kendi tarzında çalışmaya hep devam etti, modaevini bu devamlılığından dolayı seviyorum," dedi.
Jakarlar bu koleksiyonun bel kemiğiydi. Jakarların ilhamı ve tasarımı Alaïa'ya ait, tasarımlar daha sonra bilgisayar ortamına aktarılarak düzenlenmiş ve İtalya'ya gönderilmiş. Yoğun işlemeli jakarlar, İtalya'da yaratılmış. Kıyafetleri kendi ellerime alıp inceleyinceye kadar Azzedine Alaïa'nın tasarımlarının bu kadar yoğun olduğunu bilmiyordum. Örneğin, siyah dantelli bir elbise aslında mürekkep mavisi ve siyahın bir araya getirilmesiyle oluşmuş ve dokuma ipek parçalar, belli belirsiz gölgeler gibi vücudun mahrem yerlerini kapatmış.
Bu koleksiyon, 70'ten fazla parça içeriyor. Tasarımcı, bir o kadar parçanın da sahne arkasında olduğunu söyledi. 1980'lerden beri her birini tek tek kendisi tasarlıyor.
Son zamanlarda moda endüstrisinde kopup gitmekte olan hengâme geldi aklıma. Ben bunu düşünürken Valentino'nun Katarlı sahiplerinin Balmain'e teklif götürdüğü haberi çıkmamıştı bile. Balmain, tasarımcısı Olivier Rousteing sayesinde ve Instagram'ın da katkısıyla son zamanlarda büyük bir dönüşüm geçirdi.
Azzedine, Suzy'e atölyesinde her bir parçanın nasıl titizlikle dikildiğini gösteriyor.
Fotoğraf: @SuzyMenkesVogue
Belki de tasarımcı arayan diğer modaevlerinin de asıl ihtiyaç duydukları şey bu türden yeni bir estetik anlayışıdır. Gerçek şu ki bir modaevinin yerleşmiş kurallarını izleyebilirsiniz ama eğer tasarımlarınıza kendi ruhunuzdan ve kalbinizden bir şeyler katmazsanız hiçbir zaman lider olamazsınız. John Galliano'nun Dior'da, Hedi Slimane'in ise Saint Laurent'de yaptığı tam da buydu.
Azzedine Alaïa'nın kendini işine adamışlığı ise ağızları açık bırakıyor. O, hayalgücünü ve istikrarlı duruşunu aynı potada eritebilen bir tasarımcı. Çok yaşasın!