Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Artık resmîleşti: Stranger Things dördüncü sezonuyla devam edecek. Dizinin feminist kahramanıyla yeni filmini, film endüstrisinin nasıl iyileşmesi gerektiğini ve neden bir amaca hizmet eden filmlerde rol aldığını konuştuk.
Fotoğraf: Nagi Sakai / Art Partner Licensing
Natalia Dyer ekranlara geri dönüyor. Ama bu kez onu Stranger Things’deki acemi ama azimli, canavarlara kafa tutan abla Nancy Wheeler olarak değil; Karen Maine’in yazıp yönettiği Yes, God, Yes’te Alice adlı masum bir Katolik öğrenci olarak izleyeceğiz.
Stranger Things
“Açıkçası senaryo harika. Çok heyecanlıyım. Nancy beni heyecanlandırıyor. Ne zaman bir sezonu bitirsek hepimiz ‘Hikâye nereye gidecek?’ diye düşünüyoruz. Nereye gidebilir? Ardından bir sonraki sezonun senaryosunu aldığımızda ‘Aman Tanrım, vay canına, inanılmaz!’ diyoruz. Çok bir şey söyleyemeyeceğim ama çıkmasına biraz daha vakit olsa da çıktığında kesinlikle beklediğinize değecek. Çok ses getirecek. Hem de çok!”
Yeni filmi Yes, God, Yes hakkında…
“Yes, God, Yes’in arkasındaki itici güç bunun bir kadın hikâyesi olması. Dürüst, komik ve tasasız bir film bu ama ciddi tarafları da var. Kadın cinselliği üzerine bir kadın tarafından anlatılmış, bir kadın tarafından oynanmış ama cinsellik anlamında performatif bir nitelik taşımayan hikâyeleri pek görmüyoruz."
Fotoğraf: Vertical Entertainment / Courtesy Everett Collection
Hollywood’daki değişim hakkında…
“Söz konusu kadınların ve bedenlerinin temsili olduğunda erkek bakış açısını ve kamera arkasında erkek hikâye anlatıcılığını fazlasıyla gördük. Kadınların bakış açısını daha fazla görmeliyiz. Kadınlardan bahsediyorsak bırakalım da nasıl hissettiklerini kadınlar anlatsın. Bu alanı yaratabiliriz, fazlasıyla yer var. Söz konusu içerik miktarını düşündüğümüzde içerikteki çeşitlilik ne yazık ki hâlâ erişilebilmiş değil.”
Misyonu olan filmler yapmak hakkında…
“2020 göz açıcı bir yıl oldu. Bazen oyuncu olarak projelere dahil olurken güçsüz hissediyorsunuz. Pek de önemi olmayan birçok senaryo ve film görüyorum. Ben de projelere bakıp kendime şunu sormaya başladım: Bunun bir önemi var mı? Önemsiyor muyum? Bu nedir? İstediği kadar aptalca, önemsiz ya da dikkat dağıtıcı görünsün, tükettiğiniz ve sindirdiğiniz her şey önemli: her şeyin bir amacı var.
Hollywood’un yeni dönemi hakkında…
“Önemli, yeni ve ilginç şeyler söyleyen, farklı bir bakış açısını yansıtan hikâyeler. Daha önce hiç görmediğim ve meseleler hakkında farklı düşünmemi sağlayan hikâyeler. Endüstriden beklentim, özellikle bu yılın ardından, bu yönde. Umarım yeni insanlar, yeni sesler, yeni yaratımlar ve bir şeyler yapıp onları değerlendirmenin yeni yollarını görürüz.”
Kapsayıcılık ilavesi hakkında…
“Frances McDormand’ın [bir oyuncunun veya yönetmenin sözleşmesinde yer alan, rol dağıtımı ve prodüksiyon ekiplerinin belirli bir çeşitlilik seviyesini karşılaması talebinde bulunan kapsayıcılık ilavesi hakkında] 2018 yılında Oscar töreninde yaptığı konuşmayı uzun süredir düşünüyorum. Bir oyuncu olarak meselenin iş, yasa ve sözleşme tarafı genellikle başkasına delege ediliyor ama [oyuncular olarak] artık öne çıkıp sahip olduğumuz gücü kullanmanın zamanı geldi. Bazen oyuncular iş alıp ve çalışabilme, istedikleri şeyi yapabilme gerçeğiyle yetinerek mutlu oluyor. Ama ‘Bunun yapılması gerek’ dediğimizde bir başlangıç yaratıyoruz. Kapsayıcılık ilavesi tüm meseleyi çözmeyecek ama doğru yönde atılmış bir adım olacak.”
Kişisel tarzı hakkında…
“Moda dünyası pek de kendimi ait hissettiğim bir yer olmadı. Hep kenarda, gözlemci konumunda hissettim. Tabii ki hayranı olduğum birçok tasarımcı var ve sırf böylesine değerli ve güzel oldukları için müzede sergilenmesi gereken elbiseler de giydim. Kıyafetleri seviyorum, modaya saygı duyuyorum ama kafamı da karıştırmıyor diyemem."
“Charlie [Heaton, Dyer’ın sevgilisi ve Stranger Things’deki rol arkadaşı] ve ben süslenmeyi seviyoruz, çok eğlenceli. Tarzlarımız farklı olsa da kesiştiğimiz noktalar var. Venn şeması gibi düşünün. Benim keşfetmekten büyük keyif aldığım ama onun ilgisini çekmeyen büyük bir alan var. Mesele neyin yeni ya da moda olduğu değil; renkleri, desenleri ve dokuları bir araya getirip giyerken iyi hissettiğim bir şey yaratmak. Kırmızı halıdaki o havalı anları seviyorum. Normal hâlinizden çok farklı davranmanız gerekiyor; farklı bir benlik denemek gibi.”