Montpellier'de Mimari Görkem

Montpellier'nin restore edilmiş eski şehir merkezinde enerji o kadar yoğun ki elle tutabileceğinizi düşünüyorsunuz. Nüfusun büyük çoğunluğunun (yaklaşık 260 bin) 35 yaşından genç olduğu, öncü mimarlık ürünlerinin her yerde gözünüze çarptığı ve daha pek çoğunun da yolda olduğu bu şehir, Avrupa'nın belki de en hızlı büyümüş kentsel mekanlarından biri. 

Saint Pierra Kalesi, Fotoğraf: Martin Morrel

Şehrin öncelikli çekim merkezi elbette Ortaçağdan kalma eski şehir. Burası karışık caddeleri, arabaları zorlayan dar sokakçıkları ve bal rengi taşlarıyla bana Oksford'u hatırlattı (elbette daha iyi iklimli versiyonu). Ancak Montpellier'nin Oxford'a kıyasla bir avantajı daha var: Enerjisi ve bitmek bilmeyen güzelliği. Sokakların her iki yanında havalı dükkan vitrinleri ve ufak butikler uzanıyor, kalabalık meydanlardaki kafelerde canlı bir sosyal hayat göze çarpıyor. 

Fotoğraf: Martin Morrel

Montpeliier Dekoratif Sanatlar Müzesi, burası aynı zamanda son moda partilere de ev sahipliği yapıyor. 

Plantes Bahçesi, Fotoğraf: Martin Morrel 

Pek çok anlamda henüz çaylaklık sıfatından kurtulamamış bir şehir. Montpellier'nin tarihi 10. yüzyılda ancak yazılmaya başlıyor.

Fotoğraf: Martin Morrel

Otel Le Jardin des Sens'in iğne oyası gibi işlenmiş kendine has dekorasyonundan bir örnek: birinci kat koridoru. 

Pastis Restaurant, Fotoğraf: Martin Morrel

Bu ufak restoran harika bir seçim. Yalnızca 20 kişilik yeri olmasına karşın, yerli halk tarafından oldukça seviliyor ve takdir ediliyor. Üstelik her akşama ayrı bir menü ile karşınıza çıkıyor. 

Patis Restaurant'ın şalgam ve istavrit ile yapılmış aperatifi, Fotoğraf: Martin Morrel

Lez nehrinin üzerinde yer alan ve sahile erişimi oldukça müsait olan şehir kısa sürede ticaret merkezine dönüşmüş ve genişlemeye başlamış. Küçük sokaklarında ve dar geçitlerinde saatlerce dolaşabileceğiniz, dükkanlarını acele etmeden gezebileceğiniz, restorantlarında Ortaçağa ait çatılarını izleyerek yemeğinizi yiyebileceğiniz ve hiç sıkılmadan saatlerinizi gezerek geçirebileceğiniz bir şehir. 

Harriet O'Brien

Yazının tamamı Vogue Türkiye Kasım 2014 sayımızda.