Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Moda fotoğrafına taze, dürüst, özgün bir yaklaşım. Bakış açısıyla bize ilham veren genç kadın fotoğrafçılar, görünmeyeni görüyor, kusurları seviyor, güzelliği arıyor ve buluyorlar.
Moda fotoğrafına taze, dürüst, özgün bir yaklaşım. Bakış açısıyla bize ilham veren genç kadın fotoğrafçılar, görünmeyeni görüyor, kusurları seviyor, güzelliği arıyor ve buluyorlar.
“Çevremdeki yaratıcı kadınlarla aramda eşsiz bir iletişim olduğunu fotoğraf makinem sayesinde keşfettim.” Sanatçı ve fotoğrafçı Amanda Charchian’ın ilk kitabı Pheromone Hotbox, geçtiğimiz yıl yayımlandı. Birlikte dünyayı dolaştığı kadın sanatçı portrelerinden oluşan kitap, Amanda’nın belirlediği üç kural üzerinden şekillenmiş: 1. Doğaçlamanın zemini, gerçeküstü bir manzara olmalı. 2. Fotoğraflayacağı kişi bir kadın sanatçı olmalı ve kendisine yabancı bir ortamda fotoğraflanmalı. Örneğin, Sri Lankalı bir sanatçıyı Küba’da, Sırp bir mobilya tasarımcısını Kosta Rika’da, Şilili bir ressamı Korsika’da fotoğraflamış. 3. Sürece hız ve adrenalin katmak adına kadınlar çıplak olmalı.
Bu karede gördüğünüz yılan canlı. “Modelimiz Celine Bouly’nin küloduna dolanmak yılanın kendi fikriydi” diyor, Amanda. “Celine yılanlara alışıktı ve inanır mısınız, hiç korkmadı! Bu kareyi alırken öyle mutluydum ki...” Numero Fransa için Paris’te çektiği bu kare, Amanda’ya, Richard Avedon’un Nastassja Kinski’yi bir yılanla görüntülediği siyah-beyaz ikonik fotoğrafını hatırlatıyor.
Kadının saf güzelliği Amanda’ya ilham veriyor. Çekim sürecini, öznesini keşif süreci olarak yorumluyor. Fotoğrafladığı kişiyle arasında yoğun, feminen bir kreatif enerji olduğunu söylüyor. Objektifinden gördükleri kadar, hissettiği bir esrarı çözmekle de ilgili. Bu karenin ardında, mimar Ricardo Bofill’in Alicante’deki ünlü yapısı La Muralla Roja var. Garage dergisinde yayınlanan aksesuar çekiminin başrolü, Amerikalı model Lindsey Wixson. “Bu kareye dair beni en çok etkileyen, Lindsey’nin çenesindeki o tatlı çukurdu” diyor.
Numero Fransa için çekilen bir başka fotoğraf, mekan bu kez İskoçya. Amanda Charchian, bu çekim sayesinde iki gün geçirdiği oyuncu Klara Kristin’in hayranı. “Fotoğrafı özel yapan, bu beklenmeyen tavırdı” diyor. Fotoğraflarının öznesi kadınlar. Çünkü kadının sahip olduğuna inandığı gizemli derinlik, onu Amanda için bir erkekten çok daha büyüleyici yapıyor. Ona göre kadınlar, derinlerinde dünya tarihine dair bir şeyler taşıyor; sanki içlerinde farkında bile olmadıkları bir bilgelik var.
“Pheromone Hotbox kitabının tohumları 2012 yılında atıldı. Her şey, iki genç sanatçı kadını kendimi durduramağım bir şekilde, takıntı halinde fotoğraflamamla başladı. Sanki her kare, beni bir gizemi çözmeye yakınlaştıran birer kanıttı. Kadın sanatçıların, cinsellik ve yaratıcılık arasında dengede duran muazzam gücüyle ilk kez o zaman tanıştım. Özgüven, baştan çıkarıcı.” Amanda’nın Pheromone Hotbox sürecinde gelişen, kadının gücü ve şehvetini öne çıkaran yorumu, onu son zamanların aranan moda fotoğrafçılarından biri yaptı. Hem sanat çalışmalarına, hem moda fotoğraflarına yansıyan çıplaklık unsurunu, tıpkı form, doku, renk gibi bir araç olarak görüyor. Amanda Charchian, Gucci’nin dünyanın farklı noktalarından yükselişteki sanatçılarla işbirliği yaptığı yeni projesi #TFWGucci’nin katılımcılarından biri. “Son zamanlarda moda fotoğrafı üzerinde yoğunlaştım çünkü gerçekten zevk alıyorum. Bu alandaki işlerimi, sanat çalışmalarımdaki hassasiyetimle yorumlamaya çalışıyorum.” Amanda, dadaizm, sürrealizm, kavramsal sanat hareketlerinden esinleniyor; pre-Raphaelite resim sanatına hayranlık duyuyor; ilham perileri ise Jean Arp, Louise Bourgeois ve Yoko Ono.
“Fotoğraf sanatına olan tutkumun temeli, benim için hâlâ bir bilinmeyen, hâlâ çözülmemiş bir gizem gibi. Bu cehaleti el değmemiş halde bırakıp efsunlu halini korumak istiyorum.” Sihir, Fanny’nin fotoğraflarını anlatırken dışarıda bırakmak istemeyeceğiniz bir kelime. Fanny, fotoğrafın vaat ettiği gerçeklikle oynamayı, fotoğrafladığı insanlardan yeni birer karakter yaratmayı seviyor. “Beni etkileşimler ve hisler yönlendiriyor” diyor. “En büyük amacım fotoğraflarıma bakan birine bir düş gördürmek, bir duygu transfer etmek.”
“Bu kare kişisel arşivimden” diyor, Fanny. “Modelim Felix Gesnouin, erkek arkadaşım. Dolayısıyla bizi böylesi samimi, mahrem bir ortamda çok rahat ettiren özel bir bağ var aramızda. Bu fotoğrafı say yede, annemin evine yakın bir tarlada çektim. Felix, Felix işte... Her zamanki gibi aptalca şeyler yapıp çok güldürmüştü beni. Fakat vücut dilini inanılmaz kullanır; bu yüzden, bu karenin ilhamı ta kendisi.”
“Bence açık ara farkla en iyi model çocuklar, bu yüzden çocuk modası çekmeyi çok seviyorum.” Chloe Baby ve Dior Baby için yaptığı çekimler de Fanny’nin bu tutkusunun en somut hali. Bu çekime hazırlanırken, Diane Arbus’un “Child with Toy Hand Grenade in Central Park” adlı ünlü fotoğraf serisinden ilham almış. Fransa’da, Baie de Somme’da çektiği bu kare, Milk dergisinde yayınlanmış. Modelin ismi Ernest Nollet. “Ernest, fotoğraflamayı en sevdiklerimden. Kamera önünde filtresiz, duygularını ifade edişi çok gerçekçi” diyor, Fanny. “Çekim arifesinde öyle çok şeker yedi, öyle çok gazoz içti ki, çekim süresince kendisini durduramadık. Sürekli hareket etti, koşturdu, kahkahalara boğuldu...”
Fanny Latour-Lambert’in birçok karesi, var olan zamana ait değilmiş gibi görünüyor. Fanny, fotoğra arı aracılığıyla gerçeküstü bir his telkin etmeyi seviyor. Commons & Sense dergisinde yayınlanan bu kareyi Paris yakınlarındaki bir lunaparkta çekmiş. “Aslında bu mekanı bulalı birkaç yıl olmuştu ama kullanmak için doğru hikayeyi bekledim. Model Anastasia Ivanova, aynı zamanda çok yakın arkadaşımdır; bu çekimi yaparken nasıl eğlendik, size anlatamam. Benim için oldukça sıradışı bir sahne bu; kendine ait bir küçük dünyası vardı. Tren rayları, şatolar ayaklar arasındaydı... Godzilla, tatlı bir kıza dönüşmüş gibi sanki...”
Fanny Latour-Lambert 23 yaşında. Güney Fransa’da doğmuş, Paris’te büyümüş. “Anneme aylarca yalvardıktan sonra bana ilk fotoğraf makinemi aldığı günün bir başlangıç olduğunu biliyordum” diyor. Bugün, Vogue Rusya, i-D, Numero, Vogue Bambini, Wonderland, Dust ve Flaunt dergileri için çekim yapıyor. Marka portföyünde ise Chloé, Moncler, Sonia Rykiel, Net a Porter gibi isimler var. Ona en çok ilham veren kareler çoğunlukla sokak fotoğrafçılarına ait; Cristina Garcia Rodero, favorisi. 10 yaşındayken evin kütüphanesinde bulduğu, Rodero’nun “España Occulta” adlı kitabından çok etkilendiğini hatırlıyor. “Sinema beni besleyen bir diğer kaynak” diyor. “Filmlerin, modelleri yönlendirmeyi öğrenmem üzerinde de büyük etkisi var.” Fanny Latour-Lambert’a göre moda, fotoğrafta bir persona yaratmayı sağlayan en önemli unsurlardan. “Çünkü bir görünüm, bir tavır ve bir hikayeyi de beraberinde getiriyor.” Fanny’nin ilk işi Nike için küçük bir projeymiş. Hatta fotoğraf çekmekle kalmamış; styling’den casting’e her şeyi kendisi yapmış. “Yalnızca sosyal medya platformları içindi bu yüzden küçük köşemde istediğim gibi çalışmama müsaade ettiler. En azından, kameranın ardından fotoğrafçının ne çektiğine bakan müşteri stresini yaşamadım” diyor, gülüyor... “Nereye gidersem gideyim gözlerim hep açık, etrafta gördüklerimi sünger gibi emiyorum sanki. Tükenmeyen bir merakım var. Bu yüzden daha çok, daha çok işler yapmak istiyorum!”
“Renklere, dokulara, insan bedenine ve yüzüne, yapılara, ellere, flora ve faunaya hayranlık duyuyoruz; fotoğraflarımızla bu hayranlığı belgeliyoruz.” 28 yaşındaki Ukraynalı ikiz kardeşler Tanya ve Zhenya Posternak, New York’ta yaşıyorlar. Fotoğrafladıkları konuya ve insana ziyadesiyle yakından bakan, hikayeyi sıklıkla detaylarda arayan bir yaklaşımları var.
“Yaptığımız işin, insanları, kişilerin ve etrafımızdaki şeylerin farklı katmanlarını görmesini sağladığını düşünüyorum, en azından umuyorum. Basit ama basitçe değil” diyor, Zhenya. Bu fotoğraf, Mansur Gavriel’in 2017 İlkbahar kampanyası için Kiev’de çektikleri seriden. Bu kareye dair onları etkileyen çok şey var: Model Zhenya Migovitch’in yüzü, üzerindeki bluzun mavisi, rüzgardan dağılan saçları, çatlak dudakları... “Kendi şehrimizde olduğumuz için, bu çekim yaptığımız en özel, en kişisel hikayelerden birine dönüştü” diyor, Tanya. “Bu kareye her baktığımızda geldiğimiz yer aklımıza düşüyor.”
“Bu kareyi Mexico City’de çektik. Mari ve Marise dans etmeye başladılar ve tavırları bir sihir gibi, bizi ünlü Matisse tablosu Dans’a götürdü. An, duygular ve pür neşe...” Zhenya ve Tanya, fotoğraflarının akibetine anın karar verdiğini anlatıyorlar. “Çünkü çok duygusal bir süreç bu” diyor, Tanya. “An değişince paletin renkleri de değişiyor. Fakat genel olarak ışık, fotoğraflarımızı etkileyen en önemli belirleyicilerden. 18 yaşımızdayken fotoğrafçı Edward Weston’ın Dallas’daki bir sergisini gördük. Işığı, çizgileri, şekilleri görüşüyle bizi büyülemişti.” Posternaklar sanat dünyasından Henri Matisse, Egon Schiele, Marlene Dumas, Michaël Borremans ve Alec Soth’a hayranlar. Akranları arasında en sıkı takip ettikleri isimler ise ressam Patrick Shoemaker ve Anthony Cudahy.
İkizlerin “Posternak Crop” yani Posternak Kadrajı olarak ünlenen stilleri, yüzdeki tüyler, doğum lekesi, bir kumaşın dokusu ya da giysideki kırışıklık gibi kiminin kusur olarak algıladığı detayları yakından belgeledikleri kareleri ifade ediyor. “Kusur dedikleri şeyler bizi harekete geçiriyor” diyor, Zhenya. “Arkadaşlarımız Posternak Crop’un şakasını çok yapar zira Tanya ve ben, video ve fotoğraf çekerken olur olmaz yerlere zoom yapıyoruz. Her ikimiz de sezgisel olarak garip dışavurumlardan bir güzellik bulup çıkarıyoruz. Aslında fotoğraflarımızla hem konuya, hem de bakana yakınlaşmak istiyoruz.”
Onları ilk olarak Mansur Gavriel markası için çektikleri kampanyalarla tanıdık. Hikaye anlatma üslupları markayla öylesine özdeşleşti ki, Mansur Gavriel’in kurucuları Floriana Gavriel ve Rachel Mansur, bu sezon ikizlere adadıkları “Posternak” adlı bir çanta tasarladı. “Bizim için büyük onur” diyor, Tanya. “Rachel ve Floriana’yla birkaç yıl önce bir arkadaş ortamında tanıştık. Bugün profesyonel işbirliğimiz dışında birbirine ilham veren yakın arkaşlarız. Posternak çanta, bu özgün birlikteliğin bir sonucu.” Posternaklar, Kiev’deki National Academy of Culture & Arts’dan mezunlar. Zhenya, fotoğrafçılığın edinilebilecek bir hüner olduğunu düşünmüyor. “İnsanın yaradılışında var olan bir vizyon olduğuna; büyüdükçe bu yetiyi geliştirmeyi öğrendiğimize inanıyorum. Dedem eski bir Zenit kamerayla fotoğraf çekerdi ve karanlık odada filmleri onunla banyo ederdik. Karanlık oda, banyomuzdu bu arada... Liseye geldiğimizde kamerayı biz teslim aldık.” İlk iş tecrübelerini, Kiev’de bir prodüksiyon şirketinde edinmişler. “Patronun tanıştığımız an söylediği ilk cümleyi dün gibi hatırlıyorum: Zhenya, yönetmen bu gece varıyor, bildiğin iyi gay kulüp var mı?” Onbinlerce takipçi edindikleri Instagram hesaplarının kariyerlerine olan etkisini küçümsemedikleri gibi, meseleyi sanıldığı kadar da dikkate almadıklarını söylüyorlar. “Benim için bir portfolyodan çok ironik bir görsel günlük” diyor, Zhenya. Tanya ise “Ölçülüp biçilmiş, planlanmış bir şey olmadığından etkisini de anlatmak zor aslında” diyor. “Beğenilir mi, kaygısı gütmeden gözüme takılan her şeyi paylaşıyorum. Bu sayede birçok yeni arkadaş tanıdım ve DM (direkt mesaj) üzerinden birçok iş teklifi aldım. Doğrusu şikayet edemem.” Tanya ve Zhenya, moda fotoğrafı ve sanat fotoğrafını birbirinden ayrı değerlendirmiyor. “Fotoğraflarımızda modayı bazen “naifçe” bazen “inatla” gösteriyoruz” diyor, Zhenya. “Konu ne olursa olsun, maksadımız aynı: Hikayeni anlat, görünmeyeni gör, güzelliği kutla.”