Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Cennetle dünyanın, limanla şehrin arasında bir proje. Hamburg limanının arkasında ziyaretçilerinin havasını değiştirmek için kurulmuş bir müzik evi.
Resmi açılışını NDR Senfoni Orkestrasının iki büyük konseriyle kutlayan Elbphilharmonie, bir konser salonundan çok daha fazlası. Hamburg limanına getirilen yeni bir soluğun işaretçisi. Çevre ile bağlantısını kesmeden şekillerin ve renklerin iç içe geçtiği yapısıyla ve dalga şeklindeki çatısıyla samimi bir portre çizen bina için tüm lavabolar tasarım ürünü banyoların üreticisi tarafından sağlandı.
Yeni filarmonik salon tuğla yapısıyla 1960’ları çağrıştıran tarihi Kaispeicher deposunun üzerinde yer alan Elbphilharmonie, kırmızı tabanı ve beyaz parıltılı üstyapısı ile çelişkilere anlam katıyor. Batıdan bakıldığında ince ve kırılgan görünen bina, yüksekliği 110 metreyi bulmasına rağmen bir zafer anıtını çağrıştırmamayı başarıyor.
Hareketli çatısı, düzgünce hizalanmış cam dikdörtgenlerden oluşan ön cephesinin düzenine hareket katıyor. Ön cepheye küçük pencerelerle noktalı bir görünüm kazandırılmış ve yer yer kıvrımlandırılmış. Cam yüzeyin, herkesin bildiği istikrarsız Hamburg havasını yansıtmasına özen gösterilmiş. Doğuda yağmur yağdığında ve batıda güneş yüzünü gösterdiğinde Elbphilharmonie her ikisini de hissettirmesi hedeflenmiş. Yapı, yalnızca görsel anlamda kalmayarak şehri bir araya getiriyor. Elbphilharmonie’nin içinde bir otel, restoran ve özel apartların yanı sıra üç konser salonu bulunmakta. Merkez noktasında herkese açık 37 metre yüksekliğinde 360° şehir manzarası sunan meydana sahip bir plaza da yer alıyor.
2150 koltuklu göz alıcı ana salon mimarların öne çıkan fikrini ortaya çıkarıyor: birleşme ve bütünleşme isteği. Salonun iç dizaynı yüzyılların aşınmasından oluşmuş büyük bir mağaraya benziyor. Ön ve arka tarafın ayrılması geleneksel konser salonlarının terkedilmiş düzenini belirlerken, orkestra, hemen fark edilemeyen ayrıcalıklı koltuklar ile halk tarafından "çevrelenmiş" ambiyansı oluşturuyor. Yarı nişler ve kaya benzeri çıkıntıların üzerine yayılmış olan izleyiciler bir araya getirirken, salonun iç kısmını kaplayan kum grisi 10.000 alçı panelin her biri ayrı ayrı kalıplanmış. Oyulmuş çukurların her biri, yumruk boyutundaki tüm kraterler şekil olarak farklı olduğu için salonda ses her dinleyiciyi çevreleyerek yayılıyor. Varılmak istenen nokta, Elbphilharmonie’nin eşsiz mimarisi konser salonundaki herkesi birbiriyle bağlantılı olduklarını hissettirmek.
Temizlik alanlarında, Duravit tasarımı olan Scola lavaboları klasik tasarımı modern duygularla birleştiren parke zeminde yerini alıyor. Dairesel, derin kase yapısıyla Duravit portföyünün en başarılı klasiklerinden birisi olması nedeniyle Scola ilk viyolin ile aynı liderlik rolünü üstlenmekte. Konser akşamlarının öncesinde ve sonrasında sakin huzurlu bir ortam sunan Duravit tasarımı Sundeck Pool ise Elbphilharmonie Westin Oteli’nde solo performans sergiliyor.