Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Odunpazarı Modern Müze (OMM), karakteristik binası, heyecan verici sergileri ve tasarımcı Dilara Fındıkoğlu’nun yarattığı üniformalarıyla, güncellenmiş müzecilik anlayışındaki ince farkı tüm iddiasıyla ortaya koyuyor.
Fotoğraf: Batuhan Keskiner
Eskişehir’in ilk modern ve çağdaş sanat müzesi 7 Eylül’de kapılarını açtı. Odunpazarı Modern Müze (OMM), prestijli Japon Mimarlık Ofisi Kengo Kumaand Associates tarafından tasarlanan karakteristik binası, heyecan verici sergileri ve tasarımcı Dilara Fındıkoğlu’nun yarattığı üniformalarıyla, güncellenmiş müzecilik anlayışındaki ince farkı tüm iddiasıyla ortaya koyuyor.
Orta Anadolu’nun liberal kenti Eskişehir’de, sadece o kentte yaşayanları değil tüm ülkeyi, hatta dünyayı ilgilendiren yepyeni bir sanat olayı hayat buluyor. Adını UNESCO koruması altındaki tarihi semtten alan Odunpazarı Modern Müze, disiplinlerarası yaklaşımı, yenilikçi ve merak uyandıran sergi ve etkinlikleri, uluslararası isimlerle yaptığı işbirlikleriyle bu özel kentin sanat damarlarını beslemek üzere yola çıkıyor.
Fotoğraf: Ali Günsener, Kemal Seçkin
Sanatçı Tanabe Chikuunsai IV, OMM için yarattığı mekan- spesi k bambu enstalasyonunda, yalnızca Japonya’da bir bölgede yetişen ‘kaplan bambu’ adlı malzemeyi kullandı.
Bu bağlamda ilk olarak, dünyaca ünlü bambu sanatı ustalarını barındıran köklü Japon ailenin dördüncü jenerasyonu Tanabe Chikuunsai IV, OMM için kültürlerarası diyaloğun simgesi niteliğindeki mekan-spesifik enstalasyon çalışmasını gerçekleştiriyor. Sanatçı, hem müzenin çevreye duyarlı mimarisinden hem de Eskişehir’in çoklu kültürel yapısından yola çıkarak oluşturduğu eserinde, kentlilerle yaşadığı etkileşimin de önemini vurguluyor. Diğer yandan, Haldun Dostoğlu küratörlüğünde, 1950’lerden günümüze Türkiye’den ve dünyadan 60’ın üzerinde sanatçının eserlerinin yer aldığı bir koleksiyon sergisi kurgulanıyor. Erol Tabanca koleksiyonundan seçilen eserler, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Canan Tolon, İlhan Koman gibi Türkiye sanat tarihine yön veren sanatçıların üretimleri.
Fotoğraf: Ali Günsener, Kemal Seçkin
Polimeks Holding yönetim kurulu başkanı ve koleksiyoner Erol Tabanca, bu öncü sanat kurumunun kurucusu. Çok sayıda ulusal ve uluslararası projede mimarlık ve müteahhitlik deneyimi ve birikimi olan Tabanca, on beş yılı aşkın süredir Türkiye’den ve dünyadan modern ve çağdaş sanat tarihinin önemli işlerini koleksiyonuna katıyor. 1950’lerden günümüze, binin üzerinde sanat eserini içeren bu kapsamlı koleksiyon, ev ve o s eksenine sığmaz olunca müze kurma fikri doğuyor. Tabanca, müze için Eskişehir’in en doğru yer olduğunu, farklı sebeplerin bu kararda etkili olduğunu anlatıyor: “Burası doğup büyüdüğüm yer olmanın ötesinde, kültür aktiviteleriyle metropollerle kıyaslanabilecek potansiyele sahip. Üniversitelerin sayısından ötürü genç bir nüfusun oluşu da bizim için avantajlı. OMM’yi gençlere ulaştırmak en büyük amaçlarımızdan biri.” Tabanca, uluslararası bir müzeyle Eskişehir’in, Türkiye’nin sanat haritasındaki yerini de sağlamlaştıracağına dikkat çekiyor.
OMM’nin şu anki konumu, Eskişehir Büyükşehir belediye başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen tarafından önerilmiş. Tabanca, müzenin mimari yapısının da alanı çevreleyen Osmanlı Odunpazarı Evleri ile uyum içinde olduğunu ve Osmanlı mimarisinin yapıtaşlarının başarıyla tasarıma eklemlendiğini vurguluyor. Bu kültürel mirastan ilham alınarak ahşap kullanılması harmoniyi öne çıkarırken, Kengo Kuma’nın çağdaş yorumu kentsel dokuya güncel nüansını katıyor.
.
Fotoğraf: Ali Günsener, Kemal Seçkin
Portfolyosunda, İskoçya’daki Victoria and Albert Müzesi Dundee, İsviçre’deki Artlab EPFL, Danimarka’da açılacak Hans Christian Andersen gibi müzeler yer alan Kengo Kuma’nın tasarladığı 4500 metrekarelik sanat alanı, gün ışığını içeri alarak üç kata yayılıyor. Mimarlık şirketinin kurucusu Kengo Kuma ve ortağı Yuki Ikeguchi,“bölgenin tarihini ve belleğini taşıyan, insanlarını ve mimari dokusunu yansıtan” bir yapı oluşturmayı amaçladıklarını anlatıyorlar. Erol Tabanca’ya göre bu işbirliği, müzenin mimari kalitesinin dünya çapında olduğunun kanıtı.
Fotoğraf: Ali Günsener, Kemal Seçkin
Moda tasarımcısı Dilara Fındıkoğlu’nun OMM için tasarladığı üniformalarda, yerel kültürel sembollerin izini sürmek mümkün.
Müzenin kreatif tarafı, İdil Tabanca’ya emanet. Eskişehir’de doğup eğitimini Kaliforniya’da tamamlayan Tabanca, 2009 yılında New York’a taşınıp sekiz yıl boyunca BULLET isimli kültür yayınının yayın yönetmenliğini yaptı. Sanat ve kültür alanındaki birikimlerini şimdilerde OMM’ye aktarıyor. Bu genç ve dinamik kreatif direktörün yarattığı sıra dışı ve heyecan verici ilk projelerden biri, moda tasarımcısı Dilara Fındıkoğlu ile yaptıkları işbirliği. OMM’de yer alan her unsurun özel bir üretim sürecine tabi olmasını, kendi içinde bir sanat eserine dönüşmesini çok önemli bulduğunu vurguluyor İdil Tabanca ve ekliyor: “Bu nedenle, müzenin üniformaları için geleneksele getirdiği alışılmadık yorumla bakış açısını bize çok yakın bulduğum Dilara Fındıkoğlu ile çalışmayı istedik. Dilara’nın Türkiye’ye, yani bize ait değerleri yurtdışında çok iyi temsil ettiğine inanıyorum. OMM üniformalarında da benzer bir tasarım fikri var.” İdil Tabanca’ya göre müze ziyaretçisi, yalnızca sergilerden değil üniforma tasarımlarından da ilham alabilmeli. Dışarıda görkemli mimari ile başlayan sürpriz etki, müzenin içinde de devam etmeli.
Fotoğraf: Ali Günsener, Kemal Seçkin
Dilara Fındıkoğlu’nun tasarımları, müzenin tarihsel konumu ve çağdaş mimarisi ile güncel dünya trendlerinin özgün şekilde harmanlanmasına başarılı bir örnek. Fındıkoğlu, OMM yayını için verdiği röportajda, genellikle Avrupa’daki gözlemlerini Türkiye’deki deneyimleriyle birleştirdiğini, ancak müze için hazırladığı koleksiyonda yalnızca Türkiye’ye odaklandığını anlatıyor: “İlham aldığım nokta Anadolu’nun anaerkilliği oldu. Toplum şu anda ataerkil gibi görünebilir, ancak biraz geriye gittiğimizde çok yoğun toprak, hilal gibi kadını temsil eden semboller, kadın figürleri görüyoruz. Kadın-erkek eşitliği Batı’dan gelmiş bir şey değil.” Fındıkoğlu, koleksiyonda güçlü kadınlardan ve tarihteki gerçek kişiliklerden de esinlendiğini vurguluyor. “Önemli hikayeler anlatılırken hep erkekler konuşuluyor, kadınlar unutuluyor gibi hissediyorum. Sembollerin yanı sıra Nezahat Onbaşı, Halide Edip, Kara Fatma gibi gerçekten var olmuş kadınlara bakarak koleksiyon tasarlamak istedim.” Tasarımcının deyimiyle OMM’yi her ziyaret edişimizde, “başka bir dünyanın üniformalarını göreceğiz”.
Ve belli ki, bugünden sonra seyahat planlarımıza Odunpazarı’nı da ekleyeceğiz.