Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Karşımda bundan bir sene önce yine bir deniz kenarında sohbet ettiğim Hande Erçel var. “Dönüştüğüm kişinin bambaşka yönlerini keşfedip yeni yolculuklara çıkıyorum” diyor. Bana da bu keşfi kağıda dökmek kalıyor.
Karşımda bundan bir sene önce yine bir deniz kenarında sohbet ettiğim Hande Erçel var. “Dönüştüğüm kişinin bambaşka yönlerini keşfedip yeni yolculuklara çıkıyorum” diyor. Bana da bu keşfi kağıda dökmek kalıyor.
Tam bir sene sonra, yine ikimize de huzur veren bir konumda; denizin serinliğini taşıyan bir esintinin ortasında Hande Erçel’le beraberiz. Deniz, Hande’yle ortak tutkumuz: “Ben denize yakın bir yerde olunca neşe ve huzur dolan bir insanım” diyor gülümseyerek: “Günün büyük çoğunluğunu denizde geçirdiğim, güneşin doğuşunu ve batışını uzun uzun seyrettiğim, yakın arkadaşlarımla gülmekten yorulduğum, dans ettiğim, bol bol hayal kurduğum, uzun sofralarda derin sohbetler ettiğim her yaz benim için mükemmel yaz.” Karşımdaki Hande, geçen sene tanıştığım sıcakkanlı, hayal dolu Hande’den başkası değil; ancak bir senede neler değiştiğini öğrenmek için de sabırsızım. “Her sene, her gün daha farklı öğretiler kazanıyor insan. Ben de hayattan her daim yeni şeyler öğrenen, öğrendiklerinden beslenen, hayallerini genişleten, genişleyen hayallerle heyecanlanan, heyecanı ve hayalleri için daha çok çalışan birine dönüşüyorum. Dönüştüğüm kişinin bambaşka yönlerini keşfedip yeni yolculuklara çıkıyorum. İnsanın kendine olan yolculuğu hiç bitmiyormuş” diyor. Zaman kaybetmeden söz konusu keşifleri, hayalleri ve yolculukları dinlemeye başlıyorum.
Hande için bu sene diğerlerinden biraz farklı; zira uzun zamandır ilk kez dinlenebildiği, seyahat edebildiği, tatil yapabildiği ve kendine yönelebildiği bir dönemde. Aslında öyle uzun bir süre de değil söz konusu olan; ancak öncesindeki yoğun çalışması, bu arayı olduğundan uzun hissetmemizin sebebi. “Yalnızca dokuz aylık bir süre geçti ama ben de çok uzun zaman oldu gibi hissediyorum, daha önce bu kadar ara vermemiştim” diyor. Verdiği aranın özel bir sebebi olmadığını da ekliyor: “Sadece içime çok sinen, izleyiciye ilham verebilecek ve sınırlarımı zorlayacak bir karakterle ekrana dönmek istiyorum. Bu da elbette uzun bir süreç. Çok güzel işler geliyor, içlerinden en yakın hissettiğimi bulup, düşünüp karar vermeye çalışıyorum.” Endişelenecek bir durum yok, bu onu uzun süre göremeyeceğiz demek değil. Ne kadar çalışkan olduğunu bildiğimizden gündemde projeler olduğunu tahmin edip ipucu almaya çalışıyorum. “Çok heyecanlandığım güzel projelerimiz var ama açıklamak için biraz daha zaman var” diyor gülümseyerek.
Ekranlara kısa da olsa ara vermek çok iyi gelmiş Hande’ye. Özellikle; “onun yanı dünyanın en mutlu yeri” dediği yeğeni Mavi’yle daha çok zaman geçirebildiği için çok keyifli. “Bu sene Mavi’yle rahatça ilgilenebildiğim bir sene oldu. Özellikle Mavi’nin küçüklük zamanlarını kaçırmaktan endişe ettiğim için onunla doyasıya vakit geçirebilmek ve anılar biriktirebilmek bana çok iyi geldi” diyor. Onun için ne kadar özel bir yerde konumlandığını bildiğim Mavi’yle daha çok planları var: “Geçen yaza kadar hep çalıştığım için şehre özel yaz rutinlerim yoktu. Bu yaz şehirde olduğum sürece Mavi’yle at binmeyi ve şehrin keşfetmediğim yerlerini keşfetmeyi planlıyorum” diyor. Dinlendiğini söylediği dokuz aylık dönemde, bir sene önce ettiğimiz sohbette özlediğinden bahsettiği birçok şeyi de gerçekleştirmiş Hande. Her şeyden önce, kendisi için bir terapi olduğunu söylediği resme daha çok zaman ayırmış. “Fırsat bulduğum her an kendimi tuvalin başında buluyorum. Setlerin bitiminde oluşan ara dönemlerde resme odaklanabildiğim ve yeni çizimler yapabildiğim için çok mutluyum” diyor. Gezdiği şehir ve müzelerden, izlediği müzikallerden, tanıştığı yeni insanlardan, okuduğu kitaplardan beslendiği günler geçirdiğini de söyledikten sonra ekliyor: “Dinlenmiş ve yoğun temposunu çok özlemiş bir Hande olarak projelerimize başlamayı heyecanla bekliyorum.”
Hande’nin sohbetimiz boyunca sanki tatildeymiş gibi konuştuğuna bakmayın; ekranlara ara verdi ancak bu sürede önemli işbirliklerine imza attı genç oyuncu. O sebeple her şeye ara verip dinlendiği bir dönemde değil de; nispeten daha sakin geçen bir dönemde olduğunu söylemek daha doğru olur. Üstelik bu işbirlikleri çokça ses getiren, büyük çaplı projeler. Bu başarının ardında oyuncunun çalışkanlığı ve yeteneğinin yanı sıra işbirliği yapacağı markaları özenle seçmesinin de payı var. “İşbirliği yaptığım markalardan yana çok şanslı hissediyorum kendimi. Değişime, yeniliğe ve yaratıcılığa değer veren çok kıymetli markalarla kesişti yolum” diyor. Hangi markayla işbirliği yapmak istediğinden nasıl emin olduğunu sorduğumdaysa bir projenin doğru olup olmadığını markayla bir araya geldiğinde hissettiği uyumdan anladığını söylüyor: “İlk bir araya gelişimizdeki enerji çok şey anlatıyor. Kendimi o markaya ait hissetmem çok uzun sürmüyor ve ânında benimsiyor, yıllardır berabermişiz gibi hissediyorum. Hislerim beni genelde yanıltmıyor. Ne mutlu bana ki gerçekten uzun soluklu, markayla birlikte büyüdüğümüz ve geliştiğimiz, keyifle çalıştığımız, beğeni toplayan projeler yapıyoruz” diyor.
Yalnızca yer alacağı projeler söz konusu olduğunda değil, neredeyse her adımında hisleriyle hareket etmeyi tercih eden Hande; bugüne kadar onu yanıltmayan hislerine minnettar: “Çok şükür ki kalpten istediğim şeyler için doğru insanlar, doğru işler ve doğru zaman hep önüme çıktı. Bundan sonra da böyle olacağını düşünüyorum. Gerçekten kalpten çıkmak istediğiniz yollar önünüze doğru zamanda ve doğru yerde açılıyor” diyor. Önemli olan hayal kurmaktan vazgeçmemek. “Başarı; zaman zaman kalp kıran, bazen yanılgıya düşüren, çokça emek verilen ve yorgun hissedildiğinde dahi vazgeçilemeyen bir tutkunun peşinde gidilen bir yol” diyor. Özetle onun için başarı bir sonuç değil, hayallerine giden yolda başına gelen her şey. “Başarısızlık dahi başarının bir parçası. Başaramadıkça, hayal kırıklığına uğradıkça ve yanıldıkça tekrar tekrar deneyip daha çok çalışarak ulaşmak istediğiniz noktaya ulaşabiliyorsunuz. Önemli olan ve takdir edilmesi gereken, ne kadar çok denediğiniz ve ne kadar çok emek verdiğiniz” diyor.
Hande’nin bu yolculukta karşısına çıkan olumsuzluklar her zaman kendiyle alakalı olmuyor elbette. İç içe yaşadığımız,
kimini kanıksadığımız ya da başa çıkmak için hırpalandığımız toplumsal dayatmaların verdiği zararlar ve yarattığı negatif ortam da mutluluk ile kişi arasındaki engellerden. “Özellikle sektörde kadın oyuncu olmanın zorluklarıyla alakalı söylemek istediğim çok şey var” diyor Hande: “Çoğu zaman yaptığınız işlerden çok fiziksel görünümünüzle ön planda tutuluyorsunuz. Ne giydiğiniz, kilonuz ve güzellik sırlarınız gibi konular, hayallerinizden ya da emeklerinizden daha çok konuşuluyor. Sektörde bu konuda farkındalık artsa da hâlâ eksik yönler var; artık herkes üzerine düşeni yapmalı. Kadınların yalnızca fiziksel özellikleriyle öne çıkarılıp eleştirilmesine prim verilmemeli ve herkes yeteneğiyle, emeğiyle, hayalleriyle ön planda tutulmalı.”
Mesleği ve mesleğinin getirdiği tüm güzellikler için minnettar olduğunu tekrar söylüyor Hande; ancak işin bir de kişinin özgürlüğünü kısıtlayan noktaları var. “Şu aralar herkes elindeki telefonla rahatça, hiç çekinmeden bir yerde fotoğrafınızı izinsiz çekip sosyal medyada paylaşabiliyor. Bu bana çok saygısızca geliyor; çünkü her dakika fotoğrafım çekilecekmiş gibi yaşamıyorum. Benim de kendimle ya da ailemle geçirdiğim ve paylaşılmasını istemediğim anlar oluyor” diyor. Olumsuz yanları olsa da tanınmanın ve bu kadar sevilmenin ne kadar değerli ve büyük bir güç olduğunun farkında Hande; sahip olduğu gücün beraberinde sorumluluk getirdiğinin de. Gücünü pozitif etki yaratmak için kullanabildiği için çok mutlu olduğunu söylüyor: “Kansersiz Yaşam Derneği de bu anlamda benim hassasiyetlerimle ve dokunmak istediğim hayatlarla örtüşen bir dernek” diyor iyi niyet elçisi olduğu dernek için: “Birlikte böyle bir yola çıktığımız ve birçok kişinin hayatına dokunduğumuz için çok mutluyum.”
Evet; hayatta iniş çıkışlar, kalp kırıklıkları, insanın bazen anlam veremese bile savaşmak zorunda kaldığı dayatmalar var. Bunlarla barışmak, yeri geldiğinde karşılarında dimdik durarak sorunları düzeltmek için çabalamak, Hande gibi hayallerinin peşinde yılmadan gidenler için olmazsa olmaz. “Keyifli sohbetimizi daha keyifli kapatalım diyorum” Hande’ye. Zira hayatın getirdiği zorluklarla savaşmak için önümüzde daha çok zaman var. Hava ılık, burnumuzda deniz kokusu; yepyeni, heyecan verici projeler gündemde. “Gel hayal edelim” diyorum; o da kendini üzerinde şortu ve tişörtü, favori tatil destinasyonu Bali’de, kız arkadaşları ve ablasıyla denize yakın bir yerde yazın tadını çıkarırken hayal ediyor. Keşfettiğim yepyeni Hande, her zamankinden daha olgun, heyecanlı, pozitif; farkında dahi olmadan saçtığı iyiliğin kuvveti daha da artmış. Bize de etrafa saçılan bu iyilikten faydalanmak kalıyor.
Fotoğraflar: Can Büyükkalkan
Moda Editörü: Ceylan Atınç
Saç: Nuri Şekerci
Makyaj: Elçin Mutlu
Prodüksiyon: Bihter Neymen
Fotoğraf Asistanları: Arda Anıl Kara, Mete Bektaş
Moda Editörü Asistanları: Sıla Aydın, Ece Acar
Makyaj Asistanı: Süleyman Akgül