Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mutluluğu, yaşadığı ânın farkındalığında bulan; hayatında hataya yer açan; deneyen ve her an değişen Pınar Deniz'le bir aradayım. Kendini eylemlerinde keşfeden Pınar, şifa bulmak ve vermek için çabalamaya devam ediyor; onu sevenler için her gün biraz daha ışıldıyor.
Fark etmek, değişmek, şükretmek. Bunlar, Pınar’ın kendinden ve ne istediğinden bu kadar emin olmasını sağlayan üç eylem. “Hayatımda yaşadığım her olayın bir öğretisi var, kendime bunu hatırlatıp yaşadığım her ânın hayatıma olumlu yansıyacağına inanıyorum” diyen oyuncu, onu kendisine yakınlaştırıp maddi dünyadan uzaklaştıran disiplinlere zaman ayırmayı seviyor. Yoğun temposunu ve sohbetimiz boyunca keşfedip etkilendiğim güçlü maneviyatını düşündüğümde buna şaşırmıyorum. “Çalışırken işime o kadar odaklanıyorum ki günlük hayatımda tam tersiyim diyebilirim. Çok fazla şey düşünerek bir kaosa girmeyi tercih etmiyorum” diyen Pınar sette çok disiplinli ve düzenliyken özel yaşamında dağınık olduğunu ekliyor. Yeni yıla, kendine daha iyi davranmaya söz vererek başlayan ve 2024’e girerken “Ama ne güzel yaşadın be Pınar!” diyebilmek isteyen oyuncu, var olan koşullar içerisinde bardağın dolu tarafından baktığı her anda buluyor mutluluğu. Pınar, oyunculuk aklında hiç yokken bu maceraya kapılanlardan. “Çok okuduğum ve kendimi düşüncelerimle ifade ettiğim bir mesleğim olsun istiyordum. Oyunculukla birlikte tüm meslekleri içselleştirme, deneyimleme şansına sahip oldum; dilediğim mesleğin hissini yaşayabilirim” diyor. Mesleğinin en çok sevdiği yanlarını sorduğumdaysa “O kadar çok ki” diye başlıyor anlatmaya: “Eskiden duygularımın üstü örtülüydü, oynadıkça yeşerdiğimi, kabuğumun yumuşadığını fark ettim. Yaşadığım hazzı bir görebilseniz… İyi bir sahnenin ardından kendimi inanılmaz derecede tatmin olmuş ve mutlu hissediyorum. Canlandırdığım karakterlerin öğrettiklerini ve hissettirdiklerini bana hissettiremeyen çok insan oldu hayatımda” diyor. Enerjisine zaman zaman kendisi bile şaşırıyor; söz konusu enerjinin başka insanlara değdiğini bilmekse onu en çok kamçılayan yanı oyunculuğun. “Yer aldığım projelerin insanlara dokunan bir parçası olmasını seviyorum. Oynadığım karakterler sosyal sorumluluk bilincine sahip olmak zorunda değil elbette; ancak mesleğim sayesinde geniş kitlelere ulaşabildiğimden sorumluluğu her an hissediyorum” diyor.
Pınar’ın bahsettiği ve yalnızca yer aldığı yapımlarda değil, parçası olduğu işbirliklerinde de gözettiği bu sorumluluk bilinci, ona kalırsa 11. sınıfı bitirdiği senenin yaz tatili zamanlarında oluşmaya başlamış. “Felsefeyle tanıştığım ve okuduğum kitaplardan çok etkilenip hayatı ciddi anlamda algılamaya, sorgulamaya başladığım bir döneme girmiştim. ‘Hayatta bir şeylere dokunmam, işe yarar hissetmem gerek’ düşüncesiyle, karın ağrılarıyla uyanıyordum. Bu da benim hayata bakış açımı değiştirdi. Kendimi geliştirmeye, vizyonumu genişletmek için elimden geleni yapmaya başladım” diyen Pınar, vicdanının sesini çok kuvvetli duyan ve bu sesle azmini güçlendiren bir oyuncu. “Kendimi bildim bileli, insanın sadece kendi için yaşamaması gerektiğini savunan biri oldum. Bugün oyuncu Pınar Deniz olarak da aynı dürtüyle hayatıma devam ediyorum. İnsanların belki de o âna kadar farkına varmadığı, dikkatinden kaçan ya da göz ardı ettiği konuların görünür hâle gelmesi için sonuna kadar çabalayacağım” diyor.
Pınar’ın bugüne kadar dikkat çekmek için çabaladığı konular arasında çocukların özel bir yeri var. “Büyüdüğümü fark ettiğim andan beri çocuklara karşı çok büyük aşk besliyorum; o yüzden derdim hep çocuklarla” diyen oyuncu, üç yıl Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nda eğitmenlik yapmış, aynı zamanda da LÖSEV gönüllüsü. “Birilerinin hayatına ufacık da olsa dokunabilmek için elimden geleni yapmaya çalışıyorum. Bunları yapabildiğimde kendimi tamamlanmış, başarılı ve mutlu hissediyorum” diyor. İşini layığıyla yaptığında, etrafına fayda sağladığında mutlu oluşu sağ olsun, yorgunluktan kendini unuttuğu yoğun dönemlerden geçerken dahi umutsuzluğa kapılmıyor; çok çalışıp gerçekten isterse yapamayacağı hiçbir şey olmadığını biliyor. Konuşmanın uzandığı bu noktada Pınar’ın hatırına çocuklu ğundan bir an geliyor, bu defa daha eskiye, birinci sınıfa uzanıyoruz: “Okulun ilk haftasıydı sanırım, çizgi çizerdik. Daha harflere bile geçmemişiz, o kadar erken zamanlar. Ben de eğik çizgiyi bir türlü çizemiyorum. Baktım yapamayacağım, kendimi okulun tuvaletine kilitleyip ağladım. O gün dışarı adım atmayıp bütün gece eğik çizgiyi düzgün yapmak için uğraştım. Gece annem gelip uyumamı söylemesine rağmen yok, taktım ya kafaya o çizgi mükemmel hâle getirilecek, uyumadım. Ertesi gün okula gitti ğimde en iyi eğik çizgi çizen kişi olmuştum. Öğretmenim benimle gurur duyuyordu, o an sanırım ilk kez başarma hissini tatmıştım. Hâlâ aynı hissin peşinden gidiyorum” diyor.
Başarının peşinden giderken elbette herkes gibi tökezlediği, hata yaptığı anlar oluyor Pınar’ın. İlginç olan, kendisinin hatayla ilişkisi. Çocukken kendine hata yapmak için hiç pay bırakmadığını söylüyor; “Çocuk Pınar bugünkü Pınar’ı görse öğrenme arzumu takdir eder; bir yandan da ‘Keşke zamanında bana da hata yapma lüksü tanısaydın’ diye sitem ederdi” diyor. Kendisine hata yapma özgürlüğünü daha geç yaşlarda, çeşitli terapi yöntemleriyle “En iyi Pınar’ı nasıl yaratabilirim?” sorusu üzerine çalışarak verebilmiş Pınar; hayatı boyunca da bu konunun üzerinde çalışmaya devam edeceğini söylüyor: “Bu süreçte fark ettim ki insan kendini özgür bırakıp içindeki bilgiyi takip ettiğinde sonucu ne olursa olsun kabul ediyor. ‘Allah kaldıramayacağın yük vermez’ cümlesine çok inanıyorum. Kararlarımın sonucunun altından kalkabileceğime güvenip, elbette o sonuç başka kimseye zarar vermeyecekse, kendimi özgür bırakmaya çalışıyorum.”
Bugünlerde kendine farklı meşgaleler edinmeye çalışıyor Pınar. “Sevdiğim insanlara sarılıyorum. Müzeye gidiyorum, yeni yerler keşfediyorum. Tatil sürem kısa da olsa seyahat etmeye çalışıyorum” diyen oyuncunun sıradaki hedefleri arasında çok sevdiği müziğe de zaman ayırmak var. “Gündemim o kadar yoğun ki müzik için herhangi bir adım atmadım. Belki dinlendiğim, kendimle kaldığım bir vakitte bu alanda çalışmalar yapabilirim. Şarkı söylemeyi de en az oyunculuk kadar seviyorum ve ileride kendimi hazır hissettiğimde gerçekleştirmek istediğim projeler var” diyor. Diğer bir deyişle dünyanın her yerinden sayısız insana ulaşıp duygu alışverişi yapmasını, bazen hareketle ya da söylediği bir cümleyle insanların hayatında bir farkındalık yaratabilmesini sağlayan oyunculuk, bir süre daha hayatının başrolünde olacak. Elbette bir de büyük titizlikle seçtiği işbirlikleri var; güzellik elçisi olduğu L’Oréal Paris ile işbirliği de bunlardan biri. “L’Oréal Paris gençlik zamanlarımdan beri bildiğim ve ‘Çünkü biz buna değeriz’ sloganıyla her zaman dikkatimi çekmiş bir marka. Ben de ayna karşısında kendime çok kez ‘Çünkü ben buna değerim’ dediğimi hatırlıyorum” diyor gülümseyerek; “Bu cümlenin verdiği güce, yürünen yolda özgür olmaya, en önemlisi de kendi değerini hissetmeye hepimizin ihtiyacı oldu ğunu biliyorum. Marka elçisi olarak L’Oréal Paris ile yan yana yürümek benim için çok değerli.”
Hayatında yaptığı her hatayı kabul etmeye, kendini yargılamamaya çalışıyor Pınar. Telefonunun ekranında yazan Heraklitos’un “Kendimi aradım” cümlesi, ona her eyleminde aslında kendini aramakta olduğunu anımsatıyor. Işıldamak, işe yarar hissetmek için her an çabalıyor. Elbette bunların hiçbiri kariyerinden bağımsız değil; işinde ilerlemek ve kendini bile şaşırtan performanslar sergilemek istiyor. “Daha çok insana ulaşmayı, şifa bulmayı, şifa vermeyi diliyorum” diyerek tamamlıyor sözlerini. Sohbet boyunca kulaklarını çınlattığımız küçük Pınar, karşımda oturan Pınar’ı görse çok mutlu olurdu, eminim. Zira yıllar boyunca ruhunun sağlığını korumayı başaran Pınar, tıpkı çocukluğunda olduğu gibi hâlâ hislerinin peşinde.
5 Soru 5 Cevap
Saç modeliniz konusunda trendleri takip eder misiniz yoksa sahip olduğunuz modelden vazgeçemeyenlerden misiniz?
Güncel saç trendlerini ben de herkes kadar takip ediyorum diyebilirim; ancak genel anlamda insanın kendine en çok yakıştırdığı modelle güzel hissedebileceğine inanıyorum sanırım. Bu nedenle aynaya baktığımda en güzel hissettiğim saç modelini daha sık kullanıp arada küçük dokunuşlarla değişiklikler yapmayı seviyorum.
Sizce her zaman güzel görünen saçların sırrı nedir?
Benim için güzel saç demek dolgun, canlı ve ışıldayan saç demek. Saçlarımın nemle dolgunlaşması için onları elbette güzellik elçisi olduğum L’Oréal Paris’in Elseve Hydra [Hyaluronic] serisine emanet ediyorum. Hydra [Hyaluronic]’in şampuan, bakım kremi ve maskesi, tanıştığım günden beri günlük saç bakım rutinimin demirbaşları hâline geldi. Nem ile Dolgunlaştıran Serum’u ise dışarıda, yolda, sette; nerde olursam olayım saçlarıma istediğim güzel ve dolgun görünümü hızlıca sağlamak için çantamdan ayırmıyorum.
Cilt bakım rutininizin olmazsa olmaz adımı hangisi? Bu adım için hangi ürünleri tercih ediyorsunuz?
Ben genellikle doğal görünümden yana olduğum için cildimin parlak, canlı ve taze durmasına özen gösteriyorum. Bu yüzden kullandığım ürünlerin de cildimi iyi nemlendirmesine, parlak, içten ışıldıyormuşçasına sağlıklı göstermesine önem veriyorum. Taze görünüm hem kamera karşısında hem de günlük hayatımda özgüvenimi artıran, beni çok iyi hissettiren bir şey. Cilt bakım rutinimin olmazsa olmazı sanırım serumlar, tam bir serum âşığıyım. Hem cildim hem göz çevrem için L’Oréal Paris Revitali& Filler serumlarını kullanıyorum. Filler yüz serumu cildimin daha dolgun ve parlak görünmesini sağlarken Filler göz serumu ise “Gözler ruhun aynasıdır” deyimini desteklercesine göz çevremi aydınlatıyor, beni çok daha canlı gösteriyor.
“Makyajımın olmazsa olmazı” dediğiniz makyaj ürünü hangisi?
Doğal makyajları tercih ediyorum. Kendi makyajımda asla vazgeçemediğim ürün maskara. Hiçbir şey sürmesem bile mutlaka bir maskara uyguluyorum. Yeni kampanyamız sayesinde L’Oréal Paris’in yeni maskarası Telescopic Li& ile tanıştım. Tam benim istediğim gibi kirpiklerimi ağırlaşma ve birikme yapmadan tek tek uzatıp kaldırıyor.
“Pınar Deniz yanına … almadan dışarı çıkmaz” cümlesindeki boşluğu doldurabilir misiniz?
Saçlarım için L’Oréal Paris Elseve Hydra [Hyaluronic] Nem ile Dolgunlaştıran Serum, cildim için L’Oréal Paris Revitali& Filler Göz Serumu, makyajım içinse L’Oréal Paris Telescopic Li& Maskara’yı çantama atmadan dışarı çıkmam.