Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mısır’ın ışıldayan bedenleri, görkemli perukları, birinci kalite ketenine karşılık Yunan’ın sportmen vücutları, matematiksel zarafeti ve sadeliğin zaferi. İmparatorlukların izini sürdüğü, 21. yüzyılda ilham vermeye devam eden uygarlıkların estetik anlayışına yakından bakmaya ne dersiniz?
Güzellik, bütün zamanlar boyunca peşinde koşulan efsunlu, sofistike, değişken ve yeniliğe açık bir olgu. Belki de geçmişten bugüne tartışılan en cezbedici paradoks. Her devir kendi kuralları ve uygulamalarıyla bir sonraki dönemle bağ kurar ama asla aynı kalmaz. Eski Mısır, güzelliğe erişmenin önemsendiği bir süreç olarak karşımızda durur. Vücudu korumaya yönelik özenli reçeteler rahiplerin ilgi alanındadır ve bunu diğer inananlarla paylaşmaya pek de hevesli değillerdir. Diğer yanda zengin soylular ise güzelliğe ilişkin bilgeliği din adamlarına bırakmak niyetinde değildir. Sıcak iklim karşısında terlemeyi önlemek adına sakız ağacından yapılan losyonlar, kokulu yağlarla yapılan banyolar, sarı aşıboyasıyla ışıldayan vücutlara ait karışımların sırrına vâkıf olmak için ne gerekiyorsa yapılır. Günümüzden 4000 yıl öncesinde zeytinyağının cilde kattığı gençlik, papirüslerle kayıt altına alınır. Gök tanrısı Horus’un gözüne öykünen sürmeler, kadın - erkek fark etmeksizin yaygınlaşır. Gözlerle kaşlar ifadeyi güçlendirmek için koyu renklerle boyanırken dudaklar farklı karışımlarla olabildiğince kırmızı hâle getirilir. Üstelik bu işlemler ölümden sonraki yaşam için hazırlanan bedene de aynı şekilde yapılır. Kişinin kendini tanıtması öte dünyada da gereklidir. Saçlar genellikle kazınır ve üzerine maviye çalan siyahlıkta, hayvan kılından yapılmış, kokulu yağlarla kaplanmış bir peruk takılır. Nefertiti, Hatşepsut, Kleopatra gibi güçlü karakterler özellikle peruklarına ve saç aksesuarlarına getirdikleri yeniliklerle dönemin öncüleri olur. Nefertiti’nin örgülü peruğuyla Kleopatra’nın omuzların üzerinde kesilmiş peruğu zengin Mısırlı kadınlar arasında taklit edilir. Mısır uzun süre boyunca kozmetiğe ilişkin ürünlerin işlendiği bir bölge olarak ön planda kalır. Diğer taraftan şöhreti günümüze kadar gelen birinci sınıf keten bezinin üreticisidir. Drapeler verilerek hazırlanan keten elbise, oldukça rahat hatlarla biçimlendirilir. Elbiselerin yalın formu mutlaka altın, gümüş ve değerli taşlarla bezenmiş iri mücevherlerle tamamlanır. Kraliçe Nefertiti’nin Berlin’de bulunan büstünde olduğu gibi omzu ve boynu örten değerli taşlarla süslenmiş yakalıklar da oldukça yaygındır. Yine aynı büstte kraliçenin yukarı doğru genişleyen tacının ortasında süslü bir şerit, tam merkezinde de kraliyet simgesi ve koruyucu bir tılsım olan uraeeus (kobra) görülür. Hanedanı çağrıştıran birçok imge, kimliğe vurgu yapan bir detay olarak saray modasına binlerce yıl damga vuracaktır.
Fotoğraf: Mary Katrantzou arşivi
Nil kıyıları, değerli taşlar ve aşı boyasıyla tanrısal bir ışık saçarken Antik Yunan son derece sade bir uyum arayışı içindedir. Göz kamaştıran parlaklık ancak Olimposlu Apollon’a layık bulunur. Bedeni yapay boyalardan ziyade hareketle idealize etmeye çalışırlar. Bedeni forma sokmak iradi, aynı zamanda disiplin gerektiren bir sistem olduğundan dönemin felsefi öğretileriyle de örtüşür. Kadın güzelliği, aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit ve insanlığın başına türlü bela açan Pandora ile ilişkilendirilir. Dolayısıyla düzgün sürme çeken, dudaklarını boyayan kadınlardan uzak durulur. Beyaz tenli olmak önemlidir ve zaten kadınlar kamusal alanda pek yer bulamazlar. Helenistik Çağ’da bu sert bakış açısı biraz esner. Dışarı daha sık çıkan kadın koyulaşan tenini üstübeç denilen, tehlikeli bir kimyasalla beyazlatma yoluna gider. Bir süre sonra tarifler çeşitlenir; safran sarısından böğürtlen moruna kadar türlü bitkilerden elde edilen renkler yüze tatbik edilir. Renklerin çıkarılmasına yönelik karışımlar varsıl kadınların gizemidir ve aile içinde paylaşılabilir bir bilgidir. Kokulu yağlar ve şifalı çamurlardan medet umulur. Nane, safran gibi aromatik bitkilerin yağından, kokusundan, renginden yararlanılır. Solgun ama sağlıklı bir güzellik peşinde olan Yunan dünyası dokumacılık açısından zengin bir çerçeve sunar. Yunan kolonileri yün ve keten kullanarak dokumalar meydana getirir. Giysiler için genellikle devinim sağlayan akışkan kumaşlar tercih edilir. Geniş drapelerin bel, omuz gibi bölgelerde toplanmasıyla karakterize olan dökümlü giysiler son derece incelikli bir tavrı işaret eder. Bir kolu açıkta bırakacak şekilde tasarlanan khiton, daha uzun olarak hazırlanan ve khiton’un üzerine giyilen himation hem kadın hem de erkekler tarafından yaygın kullanılan giysiler olarak karşımıza çıkar.
Antik Yunan’daki matematiğe dayalı, bedenin ideal oranları fikri son dönemde biraz yara alsa da güzellik fikrinin temelinde bugün de yer almaya devam ediyor. Sportmen bedenler, kozmetiğin şifalandırıcı amaçla kullanılması, gündelik aksesuarlardaki sadelik, hatta kadınların olumsuzluklar karşısında saçlarını değiştirdiği düşüncesinin temelini Yunan’da buluyoruz.
Diğer taraftan Eski Mısır, tarihin derinliklerinden çıkardığı ikonik figürleriyle popüler kültürü besleyen etkili bir mecra. Mısır’ın gizemli doğasıyla sinemanın sihrinin bileşkesi olan “Kleopatra tarzı” bugün bir makyaj ve giysi formunu tanımlamak üzere kullanılıyor. Karl Lagerfeld, Givenchy, Chanel gibi dünyaca ünlü markaların tasarımcıları Mısır’ın ışıltısını ve görkemini yeniden yorumlayarak bugüne taşıyor. Koku formüllerinden ve güzellik reçetelerinden ise hiç vazgeçilmedi. Kendini yaratıp, binlerce yılı esinleyen uygarlıklar bugüne dokunuyor ve gelecekle bağını güçlendiriyor.