Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Popüler kültürde önü alınamaz bir yükselişe geçen dövme sanatının yüksek modayla sıcak ilişkisini, dövmeleri sonsuza dek koruyacak bakım önerileriyle masaya yatırıyoruz.
Çok değil, yakın geçmişe kadar podyumların davetsiz misafiriydi. Oysa şimdi sahibine yaratıcı, özgün ve asi bir karakter katan, gururla benimsenen bir madalya gibi gözler önünde, sanat gibi spot ışıkları altında. Popüler kültürde önü alınamaz bir yükselişe geçen dövme sanatının yüksek modayla sıcak ilişkisini, dövmeleri sonsuza dek koruyacak bakım önerileriyle masaya yatırıyoruz.
Yıl 1971. Aylardan Eylül. New York’taki Issey Miyake haute couture podyumunda izleyenlerde şok etkisi yaratan sıra dışı bir defile sahneleniyor. Modellerin bedenlerini sarıp sarmalayan kıyafetler Janis Joplin’den Jimi Hendrix’e ikonik müzisyenlerin suretlerini yansıtan rengarenk dövme desenleriyle süslü; üstelik her biri tenle kumaş arasındaki sınırı ortadan kaldıracak kadar iddialı, ten rengi dokularda. Miyake’nin zamanının ötesinde düşünen bir tasarımcı olduğu su götürmez bir gerçek. Zira tasarımcının o günlerde statükoya başkaldıran dövme ilhamlı yaratımları, moda ve dövme arasındaki ilişkiyi belgeleyen birer ikon statüsünde şimdi Japonya’nın en prestijli moda kuruluşu Kyoto Costume Institute’da sergileniyor. Moda tarihinde bireyi dövmelerle kendini özgürce ifade etmeye çağıran başka vizyonerler de var. Jean Paul Gaultier, örneğin, halen sıkça referans verilen 1994 İlkbahar/Yaz Les Tatouages koleksiyonunun defilesi için tabuları kırarak, model tercihini dövmeli olanlardan yana yapmıştı. Piercing’lerden ultra uzun tırnaklara, çeşitliliğe ve farklı güzellik anlayışlarına referans veren çeşitli unsurlara başvuran tasarımcı, moda sektörünü kişiyi özgünleştiren özellikleri kutlamaya davet etmiş; Miyake’nin vizyonunu bir adım daha öteye taşımıştı.
Zamanı ileriye alıp bugüne geldiğimizdeyse dövmeye dair birçok tabudan sıyrıldığımız, ilham verici bir tabloyla karşı karşıyayız. Zira moda ve dövme arasındaki ilişki alabildiğine evrilmiş, her iki tarafın da birbirini desteklediği sıkı bir dostluğa dönüşmüş durumda. Bakınız, Viktor & Rolf 2020 İlkbahar/Yaz defilesi. Rengarenk sandaletlerin göz alıcı kapitone elbiselerle eşleştirildiği sunumda kurucu kreatif direktörler Viktor Horsting ve Rolf Snoeren, modellerin bedenlerini koyu tonlarda yapay dövmelerle dekore ederek beden ve kıyafetler arasında sıra dışı bir kontrast yaratmıştı. Ancak, defilenin asıl mesajı modanın zamana tutsak ve geçici, dövmelerinse kalıcı ve sonsuza dek olduğuydu.
Dövmelere bakış açımızın evrimini sergileyen bir başka örnekse, Vogue Amerika’nın Mart 2019 sayısı. Justin Bieber’ın kol ve göğsünü saran dövmelerini gururla sergilediği derginin kapağı, dövmeyi bir ifade biçimi olarak yeniden gündeme taşımıştı. Çok geçmedi, Vogue İngiltere de bu kervana katıldı ama bir farkla: Mayıs 2020 sayısı için kamera karşısına geçen Rihanna’nın göz hattına yazılan “Truth” (Gerçek) ifadesi, bugüne dek maskülen kulvarda yer alan dövmeyi feminen ve optimist bir özgürlük simgesine dönüştürdü. Kariyerinin zirvesinde siyahi bir sanatçının cinsiyet kodlarını yerle bir ettiğine tanıklık ettiğimiz Steven Klein imzalı görsel, Valentino, Maison Margiela ve Random Identities defilelerini renklendiren yeni personaları hatırlattı bize; genç nesillere ise bol dozda güç ve ilham verdi.
Karakteri açığa çıkararak kişiyi özgürleştiren ve bol özveri gerektiren ömürlük dövmelere siz de bir şans vermek istiyorsanız, konunun uzmanından aldığımız önerilere kulak verin. “Dövme, derinize kalıcı bir sanat eseri yaptırmak gibidir” diyor uzman doktor Ayşe Ferzan Aytuğ. “Dolayısıyla yıllarca ilk günkü görüntüsünü koruyabilmesi için son derece özenli bir bakım şarttır.” Acıbadem International Hastanesi’nde görev yapan dermatolog, dikkat etmeniz gereken hususları şöyle sıralıyor: “Öncelikle, dövme yaptırdıktan sonraki 24 saat boyunca bandajınızı çıkarmayın ve dövmeye kesinlikle su değdirmeyin. Üç ila dört haftalık yara bakım süreci boyunca yarayı temiz tutmak için dövmeli bölgeyi günde iki defa hipoalerjenik, parfümsüz bir sabun ve ılık suyla nazikçe yıkayın ve güzelce kurulayın. Meydana gelebilecek enfeksiyonları önlemek içinse yarayı mutlaka günde iki defa olmak üzere antibiyotik içerikli bir krem ve hem alkolsüz hem de onarıcı özellikli yoğun bir nemlendiriciyle destekleyin. Unutmayın; yarayı kapatmamanız, temiz ve kuru tutmanız iyileşme sürecini hızlandıracak en önemli unsurlar.”
On altı yıllık tecrübeye sahip kıdemli dermatoloji uzmanı, ikinci haftada kaşıntının baş gösterebileceğini söylerken uyarıyor: “Ancak kaşıntının dayanılmaz olduğu durumlarda dahi yaraya asla dokunmamalı, kabuğunu koparmamalısınız. Alternatif olarak kaşıntıyı yoğun bir nemlendiriciyle yatıştırabilir; antihistaminik bir ilaçtan da yardım alabilirsiniz.” İyileşme süresince güneş ışınlarını üzerine çeken siyah gibi koyu renkli kıyafetlerden kaçınmanızı tavsiye eden doktorun son tavsiyesi genel sağlığa dair: “Cildinizin yanı sıra dövmeyi ve renklerini de korumak için ilk bir buçuk ay boyunca yüksek faktörlü bir güneş koruyucu kullanmanız şart. Bunun yalnızca dövmeyle balayı döneminizde değil, genel sağlığınız için yaşamınız boyunca düzenli ve devamlı uygulamanız gereken bir ürün olduğunu unutmayın.”