Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Odunpazarı Modern Müze Yönetim Kurulu Başkanı İdil Tabanca ile OMM ve sürdürülebilirlik anlayışını konuştuk.
Fotoğraf:Osman Özel
Odunpazarı Modern Müze Yönetim Kurulu Başkanı İdil Tabanca ile OMM ve sürdürülebilirlik anlayışını konuştuk.
OMM - Odunpazarı Modern Müze ve beraberinde müzenin sosyalleşme alanı ve butik otel OMM INN’in sürdürülebilir yapılara dönüşmesine nasıl karar verdiniz? Bu amaçla geliştirdiğiniz “Stay in Harmony” konseptinden bahsedebilir misiniz?
Stay in Harmony programı OMM INN’in gezegeni koruma çabasının en somut taahhüdü. Doğanın yaşadığı yıkıma seyirci kalmak yerine harekete geçmeyi, uygulamalarımızı değiştirmeyi ve insanlara da ilham olmayı amaçlayarak daha sürdürülebilir çözümlere yönelmeyi ilke edindiğimiz bir prensipler bütünü olarak tanımlayabiliriz. Tek kullanımlık plastiklerden vazgeçtiğimiz, elektrik, su ve tüm kaynakların kullanımında maksimum tasarrufu hedeflediğimiz, doğaya dost temizlik ve bakım ürünlerini tercih ettiğimiz, misafirlerimize konforlu konaklamanın aynı zamanda doğayla dost olabileceğini gösterdiğimiz uygulamalarımıza her geçen gün bir yenisini ekliyoruz. Bu uygulamaların hem rakamsal sonuçlarını görmek, hem de misafirlerimizde farkındalık yaratabilmek bizi mutlu ediyor.
Ayrıca OMM bünyesindeki kafelerimiz ve OMM INN tamamen vegan ve sömürüsüz gıda servisi veriyor. Çünkü hayvansal tarım küresel iklim değişikliğinin en büyük sebeplerinden birisi ve hayvan sömürüsünün çok katı bir şekilde karşısında duruyoruz. Hiçbir şekilde hayvansal ürün kullanmıyoruz. Vegan gıda konusundaki negatif algıları kırmaya çalışıyoruz. Menümüzdeki çok lezzetli ama hayvan ürünü içermeyen seçeneklerin her zaman lezzetsiz ve pahalı olduğu algısını kırmaya çalışıyoruz.
OMM’un sürdürülebilirlik konusunda nasıl bir anlayışı bulunuyor, bu konuda ne gibi adımlar atıldı? Bu konuda sizi zorlayan adımlar oldu mu?
Sürdürülebilirlik konusunda pek çok çalışmamız ve üzerinde durduğumuz fikir var. Bunlardan en önemlilerinden biri 2020 yılında açılan Günün Sonunda isimli sergimiz oldu. Serginin odak noktasını şöyle özetleyebiliriz: İnsanın uzun süre merkezine kendini koyarak bir çeşit sahiplik iddiasında bulunduğu yerküre, bizsiz de yaşamaya devam edebilir. Peki türümüz bu bilgiyi özümseyerek doğanın içinde var olmanın daha saygılı yollarını arayacak mı? Dünyanın kaynaklarının kâr ve konfor adına gezegenin döngüsü göz ardı edilerek kullanılmasının insanlık için oluşturduğu tehdit konusunda bir diyalog başlatmayı amaçlıyordu bu sergi.
Ayrıca günlük operasyonlarımızda da nasıl daha sürdürülebilir olabileceğimizi düşünüyoruz. Örneğin artık broşür basmıyoruz, broşürleri QR kodlarla ulaşılabilir hale getirdik. Her sergiyi broşür yerine Podcast serileri ile destekliyoruz. Ziyaretçiler eserleri incelerken aynı anda sanatçının kendisinden eserler hakkında bilgi alabilme şansına sahip oluyor. Bunun yanı sıra müze içerisindeki kafemiz tamamen bitki bazlı ve sömürüsüz gıdalar sunuyor. Vegan beslenmeye karşı önyargıları yıkmaya çalışıyoruz. OMM INN avlusundaki OMM Bakkal’da bitkisel bazlı, doğayla dost gıda ve kişisel bakım ürünleri ile vegan beslenme üzerine bir kitap seçkisini satışa sunuyoruz ve bu tür ürünlerin daha ulaşılabilir olmasını amaçlıyoruz.
OMM, sürdürülebilirlik kapsamında eğitim programları da düzenliyor. Bu eğitimlerin içeriklerini anlatır mısınız biraz?
Öncelikle tüm eğitim programlarımızda kullandığımız materyallerin ileri dönüştürülmesine ya da geri dönüştürülebilir olmasına önem veriyoruz. Özellikle çocukların bu atölyelerde çevre dostu malzemelerle yaratıcılıklarını kullanmayı öğrenmesini önemsiyoruz. Bunun dışında sürdürülebilirlik odaklı özel programlarımız var. Şu dönemde hala takvimimizde olan Mutfakta Sürdürülebilirlik Atölyesi kapsamında 7-10 yaş grubu mutfakta atık malzemelerin nasıl değerlendirilebileceğini öğreniyor. Geçtiğimiz yıl sonunda ise İş Yatırım işbirliği ile sürdürülebilirlik temasına odaklanan film günleri ve atölyeler gerçekleştirdik. İnsanların gezegenin geleceği hakkında çok boyutlu fikir sahibi olması bence harekete geçmeleri için itici bir güç oluşturuyor. Dünyamızı bekleyen tehlikeyi ve bunu hafifletmek için neler yapabileceğimizi gösteren 8 filmi ücretsiz olarak izleyici ile buluşturduk. Bunun yanı sıra sürdürülebilir üretimler yapan tasarımcı, sanatçı ve kolektiflerin yönetiminde atölyeler düzenleyerek doğa dostu çözümler yaratma konusunda katılımcılarımıza yeni fikirler sunmaya çalıştık. Sürdürülebilirlik teması çevresinde kurguladığımız atölyeler önümüzdeki günlerde de programımızda yer almaya devam edecek.
İklim krizi artık kapımızda değil, çoktan o kapıyı kırıp geçti bile. Sizce sanatçılar ve kurumların bu konuda nelere dikkat etmesi gerekiyor?
Her kurum ve bireyin yaşamını ve operasyonlarını gözden geçirmesi gereken bir sürece girdiğimize inanıyorum. Pandemi dönemi zaten bu durumun aciliyetini gözler önüne serdi ve geleceğe dair bize bir nevi fragman gösterdi. İzole bir gelecek istemiyorsak doğaya daha saygılı bir duruş şart. Zaten bu duruma çok önem veren ve gündemde tutmaya çabalayan bir sanatçı kitlesi var ama asıl değişim kurumların elinde. Çünkü toplumun bu duruma düşmesinin en büyük sebebi dünyanın en büyük şirketlerinin doğanın kaynaklarını kontrolsüzce sömürüyor olması. Bence kurumların alabileceği en değerli aksiyon operasyonlarını gözden geçirip, sürdürülebilirliği ve doğaya saygıyı öncelik sırasında yukarıya çekerek bu operasyonları yeniden düzenlemeleri olacaktır.
Benimsediğiniz bu sürdürülebilir yaklaşım bir araya geleceğiniz sanatçıların belirlenmesinde nasıl bir rol oynuyor?
Sanatçıların belirlenmesinde sürdürülebilirlik büyük bir rol oynamıyor açıkçası. Çünkü zaten bir sanatçının üretimiyle dünyaya büyük bir zarar vermesi söz konusu değil; ama sponsorluk konusunda bir araya geldiğimiz isimlerin belirlenmesinde büyük bir rol oynuyor bu konu. Biz bu konuda hem sergilerimizle, hem içeriklerimizle, hem de operasyonlarımızla bir duruş sergilerken bir yandan bu problemin bir parçası olan bir kurumdan sponsorluk alırsak doğru olmaz. Bu durum finansal olarak çok avantaj sağlamasa da çalışma alanı ve ilkeleri bizimle örtüşen markalarla bir araya gelmeye çalışıyoruz.
Bireysel olarak sürdürülebilir bir yaşam için siz neler yapıyorsunuz, nelere dikkat ediyorsunuz?
Hayatımı her gün daha çok minimize ederek dünyada bırakacağım ayak izini küçültmeye çalışıyorum. Hayvan ürünleri ile tamamen ilişkiyi kestim, çünkü bu bir birey olarak atabileceğimiz en önemli adım. Bilinçli bir tüketici olarak dünyayı değiştirebilirsiniz, ben buna inanıyorum. Bu sebeple her zaman kozmetik ürünlerden gıda ürünlerine küçük, lokal ve ilkeleri benimki ile uyuşan üreticilerden temin ediyorum her şeyimi. Hem onları ve başlattıkları girişimleri desteklemiş oluyorum hem de el yapımı, hayvanlar üzerinde test edilmemiş, sömürü yoluyla evime girmemiş ürünler kullanıyorum. Bu tip ürünleri OMM Bakkal’da da satışa sunuyoruz.
OMM açıldığı günden bu yana çağdaş sanatın merkezinin İstanbul ile sınırlı kalmayacağının da bir kanıtı oldu. Geride bıraktığınız bu süreci siz nasıl değerlendirirsiniz?
Müzenin çıkış noktasında aslında “Decentralization” fikrinin payı çok büyük. Eskişehir’de yer almasının en büyük sebebi bu. Tüm kültürel kurumlar ve aktiviteler merkezde yani İstanbul’da toplanmış ancak merkezde olmayan insanlar bu hareketlilikten çok uzak. İstanbul dışında yaşayan kişilerin uzun süre seyahat etmeden ulaşabileceği bir alan yaratma fikri bizi çok heyecanlandırmıştı. Çünkü çağdaş sanata, eğitime erişim özellikle İstanbul’a uzak bu kitle için çok daha zor. Genç nüfusunun yoğun olduğu dinamik, açık görüşlü, Anadolu’nun çoğu kentinden kolayca ulaşılabilen Eskişehir müzenin lokasyonu için doğru bir seçim oldu. Bu sayede aslında dünyaca gündemde olan “Decentralization” fikrini OMM ile hayata geçirerek merkezden uzak yeni bir merkez yaratmış olduk.
Fotoğraf: Osman Özel
Bugünlerde OMM’a gelen ziyaretçileri neler bekliyor?
10 Aralık 2021’de açılan Maziye Bakma Mevzu Derin adlı sergimizi yoğun ilgi sebebiyle 11 Eylül 2022 tarihine kadar uzattık. Toplum ve birey arasındaki ilişkide bireye biçilen rollere ve ötekiyi tanımlama biçimlerimize odaklanan sergide 31 sanatçının eserlerini görmek mümkün. Ayrıca farklı yaş grupları için eğitim programlarımız devam ediyor.
Eğitiminiz vesilesiyle New York geçmişiniz olduğunu biliyoruz. Bunun yanı sıra dünya sanat piyasasına da hakimsiniz. Dijitalleşmenin de etkisiyle Türkiye sanat ortamını nasıl değerlendirirsiniz?
Sadece Türkiye değil, tüm dünyada dijital sanatta yükseliş var. Dünya döndükçe ve teknoloji geliştikçe ifadenin yeni yollarının ortaya çıkması ve bunun sanata yansımasını olumlu bir gelişim olarak görüyorum. Sanal gerçeklik, robotics, üç boyutlu baskı gibi teknolojilerin yeni bir dil oluşturarak sanata yeni bir boyut ve sektör katması bence heyecan verici.
Ziyaret etmeyi en sevdiğiniz müzeleri bizimle paylaşır mısınız?
New Museum, Moca, Lacma, Tate, Hamburger.
OMM ve sürdürülebilirlik özelinde gelecek hedefleriniz neler?
Bu konuda atölyeler, gösterimler ve eğitim programları planlamaya devam edeceğiz. OMM INN’de Eco Brunch gibi etkinlikler düzenleyerek konuyu gündemde tutmaya devam edeceğiz. OMM INN Green Globe Sertifikası aldı ve bu sertifikayı korumak için uygulamamız gereken sürdürülebilirlik kriterleri var. Operasyonlarımızı bu kriterler doğrultusunda tutmaya özen göstereceğiz ve Green Globe puanımızı daha da yükseltmeye çalışacağız. Ayrıca OMM INN’de hiçbir alanda tek kullanımlık plastiğe yer vermiyoruz. Bu uygulamamızla SUP-Free sertifikası alma sürecine girdik. Bu sertifika otelin tüm operasyonlarından tek kullanımlık plastiği arındırdığının göstergesi. Dünyada sürdürülebilirlik alanında her an yeni bir gelişme yaşanıyor. Bunların takipçisi olarak bize uygun olanları benimsemek, kendimize adapte etmek çok önemli. Doğa dostu bir işletme olmak sürekli yenilenmeyi ve daha sürdürülebilir olanı bulmayı gerektiren bir yolculuk aslında.