Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mimik çizgileri mi? Dert etmeyin. Zira araştırmalar gençliği korumanın her şeyi dert etmemekle mümkün olduğunu söylüyor. Rahatlamak için gülün. Bugüne kadar öğrendiklerimizle taban tabana zıt olsa da, çok gülün, az kırışın.
Yaşlanma karşıtı cilt bakımında yeni bir döneme giriliyor. Dışarıdan gelen etkenlerle zarar gören ciltte biriken serbest radikallerden dolayı yaşlandığımız düşüncesi aşılıyor. Yani UV ışınları, hava kirliliği ya da diğer çevresel etkilerden etkilendiğimiz düşüncesi. Artık içten verilen zararlara da bakılıyor, yani organizmanın her gün kendi ürettiği yaşlanma sebeplerine. Hücresel bazda yaşlanmayı araştıran, alanında öncü tıp merkezi NatrixLab’in verileri bunu doğruluyor. Uzmanları şu konuda görüş birliğine vardı: Zararın en büyük sorumluları, yetersiz beslenme, gıda intoleransı, aşırı alkol kullanımı, ilaçlar ve sigara. Bunlar hormon dengesini ve bağışıklık sistemini bozarak DNA’mızı etkiliyor. Hücreleri yok eden enflamasyon, yani iltihaplanma yaratan bu etmenler, cilt hücrelerini de etkiliyor. Cilt yorgun düşüyor ve sürekli akşamdan kalmaymış gibi görünüyor.
Zararın etkileri açıkça görülüyor: Çizgiler, elastikiyet kaybı, deri altındaki kasların incelmesi. Bu yüzden bir yandan Shiseido laboratuvarı bu enflamasyonu yatıştıran, Ultimune gibi, “immuno-kozmetikler” üretirken, öte yandan psikolojik stres ile cildin canlılığı arasında doğrudan bir bağlantı olduğu da keşfediliyor. “Stres hormonu kortizol vücuttaki kolajeni azaltır, bu da kırışıklıklara yol açar” diyor, psikiyatrist, psikoterapist ve danışman Erica F. Poli. “Hücre bazında ise seramidleri azaltır; yani dokuları sağlıklı tutan ve yapı bütünlüğünü sağlayan elementleri. Bu kadar da değil. Hücrelerin bölünmesini kontrol eden telomerlerin yaşam döngülerini de yavaşlatır. Hücrelerin doğal anti-oksidasyon kapasiteleri ve doku yenileme özellikleri azalır; bunun sonucu da ciltte ton, ışıltı ve yoğunluk kaybı yaşanır.” Yani hedef sağlıklı beslenmek ve stresten korunmak.
Yeni dönemde kozmetiklerle ilgili algılarımız da değişiyor. Ne olursa olsun genç kalmak için aşırı ilaç/ürün kullanmak ve estetik operasyonların devri geride kalıyor. Bundan sonra cildinizin geleceğine yatırım yapmanız gerekiyor. Kozmetik kraliçesi Elizabeth Arden, “Yüzünüzü geleceğe dayanıklı hale getirebilir misiniz” diye sorar. Bu soruya “evet” cevabı verebilmek için galiba biraz rahatlamamız ve kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz gerekiyor.