Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Doğanın yeniden uyanışının müjdeleyicisi bahar mevsimi bugün kapıyı aralamışken vücudunuzu kışın yorgunluğundan arındıracak bir detoks programına ihtiyacınız olduğunun işaretlerine göz atın.
Bahar temizliği yapmanın zamanı gelmiş olabilir mi?
Bahar mevsimi doğanın uyanışının müjdeleyicisi olduğu kadar yılın evimizde bize artık hizmet etmediğini düşündüğümüz fazlalıkları temizlediğimiz ve kışın yorgunluğundan arınmak için bir adım attığımızın da zamanı. Dolapların tozunu alıp, gereksiz eşyalarınızı gözden çıkarırken bir düşünün: gerçek eviniz olan bedeninizin de kapsamlı bir bahar temizliğine ihtiyacı olamaz mı?
Sert mevsim geçişleri ve soğuk havalarla mücadele ederken ister istemez bol kalorili yiyeceklere yönelebiliyoruz. Günlerin uzamaya başlayıp ısının yükselmesiyle beraber de taze mevsim meyvelerini, daha hafif yiyecekleri aramaya başlıyoruz. Geleneksel Çin tıbbına göre ilkbahar, yeniden doğuşun ve enerji akışının simgesi olan bir süreç. Vücudumuzu içten arındırmanın yöntemi olan detoks yönetiminden sorumlu organımız karaciğere şu dönemde dikkatimizi vermek oldukça önemli.
Peki neden detoks yapıyoruz?
Detoks, vücudumuzu toksik maddelerden arındırmanın etkili bir yöntemi. Farkında olmasak da bedenimizi her zaman toksinlere maruz bırakıyoruz. Örneğin; pet şişelerden içtiğimiz su, soluduğumuz kirli hava, tükettiğimiz işlenmiş yiyecekler, cildimize uyguladığımız malzemeler, sigara, alkol ve yoğun kahve tüketimi gibi alışkanlıklar vücudumuzda yoğun toksin birikimine neden olabiliyor.
Söz konusu toksinlere vücudumuzu gün içinde sürekli maruz bırakmak iç organlarımızı, özellikle de detoksifikasyondan sorumlu iç organlarımızı (karaciğer, böbrekler, akciğer, deri ve bağırsaklar) büyük bir yükün altına sokuyor; vücudumuzun işini kolaylaştırmaksa bize düşüyor.
Peki vücudunuzun detoksa ihtiyacı olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?
Sürekli şeker içeren gıdalar tüketmek istiyorsanız: Öğün atlamak, rafine şeker içeren gıdalar tüketmek gibi sağlıksız beslenme alışkanlıklarının tümü kan şekerimizin dengesini bozar ve maalesef bu bir kısır döngüdür: ne kadar çok şeker tüketirseniz, beyniniz de o kadar çok şeker ister.
Sindirim sisteminiz yavaşladıysa: Kabızlık ve günün sonunda maruz kaldığınız şişkinlik, vücudunuzu temizleyen lif ve sıvı eksikliğinin önemli bir göstergesi olabilir. Unutmayın ki lif, doğal bir süpürgedir ve lif içeren gıdalara yönelmeniz bu dönemde oldukça önemli olabilir.
Kontrolünüz dışında kilo almaya başladıysanız: Hepimizin çeşitli sebeplerden (stres, hormonel bozukluklar vb.) dolayı kilo almaya başladığı belirli dönemleri olabiliyor ancak kış aylarında içine kapandığımız kapalı mekanlar ve bol kalorili yiyecekler bize bu konuda pek yardımcı olmuyor. Eğer siz de kış mevsimi boyunca besin değeri düşük ama şekerli gıdalara yöneldiyseniz, vücudunuzu sıfırlamanın zamanı gelmiş olabilir.
Uyku düzeniniz iyice bozulduysa: Gece boyunca sık sık uyanmak vücudun işleyiş dengesinin bozulduğunun en belirgin göstergelerinden birisi. Uyku sistemimizden sorumlu iki ana hormon olan melatonin ve kortizol, gece boyu karaciğer tarafından işleniyor. Eğer gün içinde sürekli ve yoğun bir şekilde stres altındaysanız, kortizol seviyelerinizde yükselme gözlenebilir ve bu da melatonin seviyesiniz düşürerek uykuya dalmanızı zor bir görev haline getirir.
Uyku bozukluğunun bir diğer sebebi besin değeri düşük akşam öğünüdür. Gece yatağa gitmeden kısa bir süre önce yediğiniz bol karbonhidratlı bir tabak, kan şekerinizi yükselterek deliksiz bir uyku çekmenizi neredeyse imkânsız bir hale getirebilir.
Sık sık soğuk algınlığıyla karşılaşıyorsanız: Öncelikle şunu belirtmekte fayda var; zayıf ve düzensiz bir beslenme biçimi bağışıklık sisteminizi oldukça kötü bir yönde etkiler. Sık sık maruz kaldığınız soğuk algınlığı ve bitkin ruh hali, bağırsak sağlığınızı gözden geçirmenize ve mineral ile vitamin alımını artırmanızın gerekliliğine işaret ediyor olabilir.
Cilt sorunları yaşıyorsanız: Sıklıkla ortaya çıkan akne, cilt döküntüleri, kaşıntılı lekeler aslında karaciğerinizin içerde bir savaş verdiğinin bir göstergesi. Karaciğer ve cilt, vücudunuzu arındırmakla yükümlü ve beraber çalışan iki önemli detoksifikasyon organı. Vücudunuzdan arındırılması gereken toksinler bir hayli birikmişse, bunlar cildinize ister istemez yansıyabilir.
Etkili bir detoks programını nasıl uygulayabilirsiniz?
Sosyal medyanın da etkisiyle pek çok detoks programının mevcut olduğuna muhtemelen aşina olmuşsunuzdur. Bazı detoks programları kalorileri kısıtlamayı hedeflerken, bazıları da bitkisel takviyeleri odağına alabiliyor. Burada önemli olan, “moda” olan detoks yöntemlerini değil, sizin vücudunuzun ihtiyacı olan detoks programını güvendiğiniz bir beslenme uzmanına danışarak saptamanız ve kişisel yönteminiz üzerinden ilerlemeniz.
Bunun haricinde enflamasyonu teşvik eden ve kan şekerinizi bozan gıdalardan: gluten, süt ürünleri, rafine şeker içeren yiyecekler, karbonhidrat, tahıllar, işlenmiş gıdalar, alkol ve aşırı miktarda kafein tüketiminden kaçınmayı ve bol bol su tüketmeyi göz önünde bulundurabilirsiniz.
Kısacası detoks yapmak, vücutta biriken zararlı maddelerden arınmanın etkili ve sağlıklı bir yolu. Kişisel detoks programınızı uygulayarak hücre yenilenmesine, enerji seviyenizin artmasına, kan dolaşımınızın iyileşmesine, bağışıklık sisteminizin güçlenmesine ve cildinizin parlamasına zemin hazırlayabilirsiniz. Şimdi vücudunuzu ağır bir kış uykusundan uyandırmanın tam zamanı.