Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Veganuary her zamankinden daha popüler hale gelirken, badem sütünden tofuya, vegan yiyeceklerin etik ve çevresel etkilerini inceliyoruz.
Bitki temelli bir diyete geçmek, gezegene yardımcı olmak için yapabileceğimiz en etkili şeylerden biridir. Aslında ortaya konan bir çalışma, bu tarz bir farkındalığın et ve süt ürünleri endüstrisinin yarattığı yüksek gaz seviyeleri nedeniyle sera gazı emisyonlarını yüzde 73 oranında dikkate değer bir şekilde azaltabileceğini buldu.
Ancak vegan olmak, su tüketimi, ormansızlaşma ve arazi bozulması gibi diğer faktörler nedeniyle yediğiniz her şeyin aniden gezegen için iyi olacağı anlamına gelmez. Oxford Üniversitesi'nde kıdemli araştırmacı olan Dr. Hannah Ritchie, "Neredeyse tüm bitki bazlı yiyecekler, et ve süt ürünlerinden daha düşük çevresel etkiye sahiptir, ancak tüm yiyecekler biraz kaynak girdisi gerektirir." diyor. "Elbette, farklı vegan yiyeceklerin çevresel etkilerinde de bazı farklılıklar var."
Yiyeceklerimizi üreten işçilerin işlem şekli ve yerel topluluklar üzerindeki etkisi, bir başka önemli endişe kaynağı. Gıda Etiği Konseyi'nin yönetici direktörü Dan Crossley, “Gıdanın nereden geldiğini sorun, nasıl ve hangi koşullarda üretildiğini sorun” diyor. "Bir cevap olarak 'bilmiyorum' ile yetinmeyin."
Burada, popüler vegan yiyeceklerin gerçek etkisini ve yiyecek seçimlerimiz konusunda nasıl daha dikkatli olabileceğimizi inceliyoruz.
Tüm bitki bazlı sütler, süt ürünlerinden çok daha düşük karbon ayak izine sahip olsa da, hepsi eşit değiller. Bir araştırmaya göre, badem sütünden tek bir bardak üretmek için 74 litre suya ihtiyaç duyulması, çevresel olan etkisini gösteriyor. Bunun yerine, üretiminde çok daha az su gerektiren yulaf sütünü deneyin.
Kaju fıstığı yetiştirmek de yüksek miktarda su gerektiriyor ancak burada etik başka konular da ek endişe kaynağı yaratıyor. Traidcraft Exchange tarafından yayınlanan 2013 tarihli bir rapor, Hindistan'daki işçilere kaju fıstığı üretmek için günde 2 sterlin gibi çok az bir ödeme yapıldığını, ayrıca işçilerin kabuklardan salınan asit nedeniyle yanıklara maruz kaldığını ortaya koydu. Bu nedenle, kaju satın alırken Adil Ticaret logosuna dikkat etmelisiniz. Çünkü bu, çalışanların haklarının düzgün bir şekilde korunmasını sağlıyor.
Yüksek proteinli tofu, vejeteryanlar ve veganlar arasında popülerdir ancak çevresel bir maliyeti de söz konusu. Bunun nedeni, soya üretiminin ormansızlaşmanın önde gelen nedenlerinden biri olması. Brezilya'nın ormansız bölgelerinde yetiştirilen ve soyadan üretilen tofu, tavuğun iki katı karbon ayak izine sahip olabilir. Bunun yerine sürdürülebilir şekilde yetiştirilmiş soyadan yapılan tofu, daha çevre dostu bir seçenek haline geliyor.
Y kuşağının en önemli besini olarak, avokado içermeyen bir brunch menüsü bulmakta zorlanabilirsiniz; ancak üretimlerinin karanlık bir yanı var: Şok edici insan hakları ihlallerinin bir Kenya avokado çiftliğinde gerçekleştiği iddia ediliyor ve Meksika kartellerinin avokado üretimini kontrol ettiği bildiriliyor. Bu arada, iki ila üç avokado yetiştirmek için 272 litre suya ihtiyaç duyulurken, ormansızlaşma sorununu da beraberinde getiriyor.
Tüm bunlar, avokadolarınızı satın alırken Adil Ticaret etiketini aramanızı zorunlu kılıyor. Ay çekirdeği ve zeytin gibi alternatif sağlıklı yağ kaynakları da aramayı düşünebilirsiniz. K vitamini için brokoli, lahana ve ıspanağı deneyin.
Kinoa batıda bir "süper gıda" olarak popüler hale geldikten sonra, çiftçiler üretimi artırdıkça gelen talep, Bolivya ve Peru gibi ülkelerde toprak bozulmasına yol açtı. Ancak tahıla güvenen topluluklar için iyi haberler var: Araştırmalar, aksi yöndeki önerilere rağmen Peru'daki artan popülaritesinin bir sonucu olarak yaşam standartlarının da yükseldiğini ortaya koydu.
Süt ve kremaya alternatif olarak giderek daha fazla kullanılan hindistan cevizinin, 2026 yılına kadar 31,1 milyar dolar değerinde olacağı tahminiyle küresel olarak artıyor. Ancak bu tropikal meyve, genellikle kimyasal olarak yoğun işlemlerle yetiştirildiğinden gezegen için pek de harika değil. Zira toprak bozulmasına ve biyolojik çeşitlilik kaybına yol açıyor.
Hindistan cevizi de her zaman etik bir seçim değil çünkü popüler olmalarına rağmen Filipinler'deki hindistan cevizi çiftçilerinin yüzde 60'ı yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Üreticiler ve gezegen için daha iyi bir anlaşma adına, işçilere uygun şekilde ödeme yapıldığından ve çiftçilerin daha iyi çevre uygulamaları benimsediğinden emin olmak için Adil Ticaret onaylı ürünlere yer vermelisiniz.