Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Koronavirüsüyle mesafenizi korumak, toplumla mesafenizi korumaktan geçiyor.
Fotoğraf: Getty Images Turkey
İspanyol gribi, 1918 yılında ABD'nin New Mexico eyaletinde ortaya çıktığında henüz pandemik bir salgın değildi. 1918-1920 yılları arasında yaklaşık 100 milyon insanın ölümüne neden olan grip, savaş yılları boyunca gizli perdeler ardında tutulmuş olsa da, salgına adını veren İspanya, kriz masasına oturup bu gribin pandemik bir seviyede olduğu bilgisini tüm dünyayla paylaşmıştı. Fakat ne yazık ki İspanya'nın bu çağrısını görmezden gelmeye devam eden ülkeler ya da şehirler ölüm oranlarını uçuruma sürükleyerek pandemiyi histerik boyutlara çekmeyi başardı.
Bu senaryonun çok benzeri günümüzde İtalya'da yaşandı. İtalya hükümeti tarafından kırmızı bölge ilan edilen Lombardiya bölgesinde yaşayanlar, sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen bulundukları bölgeden kaçarak virüse geçit verdiler. Sosyal mesafelendirme kuralını görmezden gelenler, toplumdaki varlıklarını birer 'taşıyıcı' olarak sürdürüp günlük rutinlerine devam ettiler. "Altı üstü bir virüs" diye şekillenen zihniyet yapısı, binlerce hastanın solunum cihazı bulamamasına, hastane kuyruklarında beklemesine ve tedaviden mahrum kalmasına sebebiyet verdi. Dolayısıyla, başta sosyal mesafelendirmeye karşı çıkan kolektif bilinç, ne yazık ki İtalya'daki sağlık sisteminin çökmesine ve ciddi anlamda güvenlik açığı oluşmasına neden oldu.
Koronavirüs semptomları, enfekte olanların %80'ininde 2 haftalık kuluçka süresini doldurmadan açığa çıkmıyor. Kişilerin kuluçka süresini beklemeden sağlıklı bireylere de hastalığı bulaştırmasına yol açan algı yanılması, pandemik salgına görünmez bir kimlik kazandırmaya haliyle yetiyor. Sosyal mesafelendirme kuralı, sadece kendimizi ve sevdiklerimizi korumakla alakalı bir durum değil. Aynı zamanda, savunmasız ve 80 yaş üstündeki kişileri korumak adına da atılan önemli bir adım. Amerikan yazar Eula Biss, “Biz birbirimizin ortak yaşam alanıyız" sözüyle, homojen bir bilince ulaşarak bizden başkalarını da düşünmenin ne kadar önemli olduğunu vurguluyor. Evet, belki sizler için "altı üstü bir salgın", fakat evden çıktığınız, metroya bindiğiniz, dışarıda kahve içtiğiniz, yemek yediğiniz ya da sosyalleşerek geçirdiğiniz her an, başka birinin hayatını riske atıyorsunuz. Peki, bu sorumluluğu üzerinize almaya hazır mısınız?