Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
“Fibermaxxing”, günlük lif tüketimini artırarak sindirimden kilo kontrolüne, kalp sağlığından tokluk hissine kadar birçok fayda sunan yeni nesil bir beslenme yaklaşımı sunuyor.
Son yıllarda sağlıklı yaşam ve beslenme dünyasında adı en çok duyulan takviyelerden biri hiç şüphesiz lif oluyor. Uzmanlar uzun süredir lifin sindirim sistemi üzerinde düzenleyici etkisinden, bağırsak sağlığını desteklemesinden, kolesterolü dengelemesine ve kilo kontrolüne katkıda bulunmasına kadar uzanan geniş bir yelpazede faydalarını vurguluyor. Ancak günlük hayatta çoğu kişi, farkında olmadan önerilen miktarın çok altında lif tüketiyor. Örneğin, Amerikan Beslenme Derneği verilerine göre yetişkinlerin yalnızca küçük bir yüzdesi günlük önerilen lif alımını karşılıyor. Bu eksiklik, lifin hızla sağlıklı yaşamın temel unsurlarından biri ve takviyelerin başrol oyuncusu haline gelmesine yol açıyor. Sosyal medyanın da etkisiyle, lifin önemi sadece bilimsel makalelerde değil, TikTok ve Instagram’daki kısa videolarda da sıkça gündeme gelir oldu. Hatta bu yoğun ilginin bir yansıması olarak, son dönemde fibermaxxing adı verilen yeni bir kavram ortaya çıktı ve hızla popüler sağlık trendleri arasına girmeyi başardı.
Fibermaxxing, kulağa süslü bir trend ismi gibi gelse de aslında oldukça basit bir yaklaşımı ifade ediyor: Günlük lif alımını en üst düzeye çıkarmak. Amaç, beslenme önerilerinde belirtilen günlük lif ihtiyacını (kadınlar için yaklaşık 25 gram, erkekler için 38 gram) karşılamak veya aşmak. Bunun için öğünleri ve atıştırmalıkları meyve, sebze, baklagiller, kuruyemişler, tohumlar ve tam tahıllar gibi lif açısından zengin gıdalar etrafında şekillendirmek temel yöntem. Kimi zaman da karnıyarık otu tohumu ya da diğer fonksiyonel lif takviyeleriyle desteklenebiliyor. Bir yiyecekten kısmak yerine daha fazla lifli içerik eklemeye dayalı olan bu yaklaşım, aslında yeni bir kavram değil; fakat sosyal medyanın gücü sayesinde sağlıklı yaşam trendleri arasına girmiş durumda.
Fotoğraf: Alamy Stock Photo
Lif, beslenmenin en önemli yapı taşlarından biri ve iki farklı formda karşımıza çıkıyor: çözünebilir ve çözünmeyen lif. Çözünebilir lif; yulaf, çiya tohumu, elma, avokado, muz, şeftali, havuç, fasulye, nohut, mercimek, bezelye ve karnıyarık otu tohumu gibi besinlerde bulunur. Bu lif türü suda çözünerek jelimsi bir yapı oluşturur; sindirimin yavaşlamasına, kan şekerinin dengelenmesine ve kolesterolün desteklenmesine katkıda bulunur.
Çözünmeyen lif ise tam tahıllar (tam buğday ekmeği, esmer pirinç, bulgur), kuruyemişler (badem, ceviz, fındık, kabak çekirdeği), keten ve çiya tohumu, yapraklı yeşillikler (ıspanak, lahana, pazı) ve sebze-meyve kabuklarında bolca bulunur. Bu lif türü sindirim sisteminde hacim sağlayarak bağırsak hareketlerinin düzenlenmesine yardımcı olur ve sindirimin daha konforlu ilerlemesini destekler.
Çoğu bitkisel gıda aslında her iki lif türünü de bir arada içerir. Bu nedenle tabağınızı renklendirmek, farklı dokular ve çeşitler eklemek lif alımınızı doğal biçimde zenginleştirmenin en kolay yoludur. Yulaflı bir kahvaltı, gün ortasında meyveyle birlikte bir avuç kuruyemiş, akşam yemeğinde ise mercimek ve sebze içeren bir tabak, lif çeşitliliğini dengeli bir şekilde sağlar.
Uzmanlar, lif alımını bir anda değil, yavaş yavaş artırmanın en doğru yol olduğunun altını çiziyor. Çünkü eğer bugüne kadar çok fazla lif tüketmediyseniz ve birden tabaklarınızı lifli gıdalarla doldurursanız, sindirim sisteminiz buna tepki verebilir; gaz ve şişkinlik kaçınılmaz hale gelebilir. Uzmanlar bu süreçte sıvı tüketiminin de en az lif kadar önemli olduğunu vurguluyor. Yeterince su içmezseniz, lifler sindirim sisteminde birikerek kabızlığa neden olabilir. Bu nedenle su tüketimine dikkat etmeniz gerekiyor.
Lif, özellikle çözünebilir olanı, karbonhidratların sindirimini yavaşlatır. Bu da yemek sonrası ani kan şekeri dalgalanmalarının önüne geçer. Bu da daha dengeli bir enerji seviyesi ve gün boyu daha istikrarlı bir ruh hali sunuyor.
Çözünebilir lif, bağırsaklarda jel benzeri bir yapı oluşturarak yağ ve kolesterolün emilimini azaltır. Bu sayede LDL kolesterol (kötü kolesterol) düşer, kalbiniz ve damarlarınız uzun vadede daha iyi korunur.
Lif, bağırsak hareketlerini destekler, kabızlığı önler ve bağırsak mikrobiyotasını besler. Özellikle prebiyotik özelliğe sahip lifler, kalın bağırsaktaki faydalı bakteriler için adeta yakıt görevi görür. Böylece hem sindirim sisteminiz hem de bağışıklığınız güçlenir.
Lif, yiyeceklere hacim kazandırarak mideyi doldurur ve sindirimi yavaşlatır. Bu da daha uzun süre tok hissetmenize yardımcı olur. Öğün aralarında sürekli atıştırma isteğinin azalması, sağlıklı beslenmeyi sürdürmenizi kolaylaştırır.