Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Zihninizi, vücudunuzu ve duygularınızı suyun rahatlatıcı etkisiyle arındırın.
Vücudumuzun yaklaşık olarak yüzde 70’inin su olduğunu biliyoruz. Bu sebepten enerjisel olarak suya ne kadar bağımlı olduğumuzu görmek çok da zor değil. Sahilde otururken dalgaların kıyıya çarpma sesini dinlemek, yağmurun yağmasını izlemek, denize açılmak ya da su dolu bir küvette vakit geçirmek gibi suyla ilişkilendirilen aktivitelerde bulunmak sizi de huzurlu hissettiriyor olabilir. Suyun yakınlarında ya da içinde olmanın rahatlatıcı bir etkisi olduğu son zamanlarda TikTok’ta öne çıkıyor. Bu pozitif hissettiren etkiye ise blue mind teorisi deniyor. Teoriye göre suya yakın olmanın zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlığımız üzerinde pozitif yönde bir etki yarattığı düşünülüyor. İşte tüm detaylar:
Blue Mind kitabının yazarı ve deniz biyoloğu Wallace J. Nichols tarafından geliştirilen blue mind teorisi ister havuzda yüzerken, ister okyanusa bakarken, isterseniz de bir gölde teknede otururken olsun insanların suyun yakınlarında, içinde, üzerinde ya da altında olduklarını düşündükleri meditatif bir yaklaşım olarak ortaya atıldı. Öte yandan huzur, doğayla kurulan bağlantı ve yaşamdan aldığımız zevk gibi konularla ilişkilendiriliyor. Özünde bu teori, suyun her türlüsünün refahımızı nasıl etkilediğini araştırıyor.
Bir çoğumuz deniz kenarında otururken ya da yüzerken daha iyi hissettiğimizi farketmişizdir. Peki neden? Nichols, bu hissi açıklamak üzere blue mind teorisine karşın red mind teorisini öne sürüyor. Günlük işleyiş biçimimiz olan red mind teorisinde, gerginlik, teknoloji tarafından yönetilme ve savaş ya da kaç modu gibi durumlarla karşılaşırız. Bu stresli ve gergin halimiz sonunda tükenmişliğe yol açabilir. Öte yandan blue mind teorisinde ise dinlen ve sindir dürtüleri ön plandadır. İhtiyaç duyduğumuz molayı vermemizi sağlayarak, rahat ve yaratıcı hissetmemize teşvik eder.
Nichols’a göre suya sadece bakmak bile sinir sitemimizi rahatlatmaya yetiyor. Huzur hissi, kullandığımız her duyuyla daha da yoğunlaşıyor. Ayrıca, suyun varlığı sayesinde stres ve kortizol seviyelerinin düştüğünü ve vücudumuzun iyileşme ve onarım durumunun hızlandığını söylüyor. Doğal manzaraları görmemizin rahatlamamıza yardımcı olduğu bazı araştırmalarla kanıtlanırken doğayla iç içe olmak stres belirtilerinden kortizol hormonunun salınımını azaltıyor ve beyindeki serotonini arttırıyor. Bu da kaygı ve depresyon gibi semptomları azaltmaya yardımcı oluyor.