Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Schitt’s Creek dizisinde Catherine O’Hara’nın canlandırdığı muhteşem Moira Rose karakterinin de söylediği gibi: “En sevdiğim sezon: Ödül Sezonu!”
Ardı ardına sıralanan ödül geceleriyle birlikte bu yıl içinde neler izlemişiz, neler kaçırmışız, neleri kaçırdığımıza pek de üzülmek gerekmiyormuş ya da hangi dizileri bir an önce izlemeliyiz anlamak kolaylaşıyor. Golden Globes ile başlayan bu yoğun sezon, Critics Choice (TV & film), Emmy (TV), SAG-Oyuncular Birliği (TV & film, Netflix’te canlı yayınlanacak!), Bafta (film), Independent Spirit (TV & film) ödülleriyle devam edip ve 11 Mart’ta Oscar ödülleriyle son bulacak.
Aslında her sene eylül ayında düzenlenen Emmy’ler o sırada hala devam etmekte olan SAG-AFTRA senarist ve oyuncular grevleri nedeniyle bu yıl ocak ayına ertelendi. Bu biraz kaotik bir ortam yaratsa da içinden çıkılmayacak gibi değil. Ancak şöyle bir örnek vereyim, Emmy adayları arasında gördüğünüz The Crown beşinci, The Bear ise ilk sezonuyla aday. Yani bizim yakın zamanda izlediklerimiz değil, ta geçen yıl yayınlanmış olanlar.
Neyse, ne demiştik; Schitt’s Creek dizisinde Catherine O’Hara’nın canlandırdığı muhteşem Moira Rose karakterinin de söylediği gibi: “En sevdiğim sezon: Ödül Sezonu!”
Bu arada Schitt’s Creek, izlemediyseniz mutlaka izlemeniz gereken yarım saatlik bir komedi dizisi. Beş sezon süren SC, final sezonuyla da Emmy Ödülleri’nde rekora koşmuştu! En İyi Komedi Dizisi, En İyi Erkek ve Kadın Oyuncular, En İyi Yardımcı Erkek ve Kadın Oyuncular derken başlıca kategorilerdeki tüm ödülleri toplamıştı. Bizim ülkemizde ise ne yazık ki baştan sonra izleyecek resmi bir platformu bulunmuyor.
7 Ocak gecesi gerçekleşen Golden Globes sayesinde Succession’a olan ilginin azalmadığını, dördüncü ve final sezonuyla da çok sevildiğini gördük. Aynı durumun 16 Ocak gecesi dağıtılacak Emmy’lerde de tekrarlanacağına eminim. Sevme özürlü, güç sarhoşu, medya devi Roy ailesinin taht savaşlarının anlatıldığı ve ilk yayınlandığı günden itibaren aklımızı karıştırmayı adet edinmiş dizilerden Succession’ın tüm sezonlarını Todtr’de bulabilirsiniz.
Hazır girmişken bir başka drama adayı The White Lotus’a da bakmadan çıkmayın derim hani es kaza izlemediyseniz! Oyuna mini dizi olarak giren fakat daha sonra hemen ikinci sezon onayını alan TWL, bugünlerde üçüncü sezonunun casting haberleriyle de gündemde. İlk sezonu Hawaii, ikincisi ise Sicilya’da geçen dizi üçüncü sezon lokasyonu olarak Tayland’ı seçti kendine (benim Kapadokya önerimi ciddiye almadılar, artık dördüncü sezonda inşallah). Kesinleşen kadro ise şöyle sıralanıyor: Carrie Coon, Michelle Monaghan, Jason Isaacs, Parker Posey, Leslie Bibb, Tayme Thapthimthong, Dom Hetrakul ve ilk sezondan da spa müdiresi rolüyle tanıdığımız Natasha Rothwell. Ne kimin işlediğini, ne de kimin öldürüldüğünü son bölümüne kadar bilmediğimiz bir cinayete doğru adım adım yaklaştıran dizi hem çok gizemli hem de yıldız çıkaran dediğimiz türden. Başta iki sezonun da büyük kazananı Jennifer Coolidge olmak üzere her oyuncusunun kendini daha önce hiç olmadığı kadar farklı bir şekilde ifade etme şansı yakaladığı dizilerden The White Lotus.
Golden Globe’larda silip süpüren, Critics Choice’ta da geleneği devam ettiren The Bear ise ülkemizde Disney Plus’ta yayınlanıyor.Chicago’da geçen The Bear’ın başrol oyuncuları Jeremy Allen White (son günlerde nereye baksak karşımıza çıkan Calvin Klein’ın son kampanyasının da yüzü) ve Ayo Edebiri de ödülle ayrılanlardan Golden Globes'dan. The Bear komedi dalında kazandı ödülü fakat eğer izlediyseniz sizin de, “Bu nasıl komedi dizisi?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Tartışmalı bir durum, haklısınız. Benim iki cevabım var buna, ilki dizinin süresi. Yarım saatlik bölümleriyle akla getirdiği ilk kategori komedi oluyor haliyle. İkincisi ise ağır bir dramı olmaması elbette. Bir de tabii eğer drama kategorisinde yarışsa karşısında bulacağı güçlü rakipler (bkz. Succession). Daha önce, bir hapishanenin kadınlar koğuşunda geçen ve kesinlikle draması çok daha ağır basan bir dizi olan Orange is the New Black de benzer bir tartışma yaratmıştı. Sonuç olarak komedi ya da değil, eğer izlemediyseniz mutlaka izleme listenize almanız gerekenlerden The Bear, ağabeyinin ani ölümünün ardından onun Chicago’daki restoranının başına geçmek zorunda kalan gereken havalı New York şefi Carmy’nin (White) köklerine dönüş hikayesini anlatıyor.
Senenin bir diğer öne çıkan mini dizisi ise Beef. Beef geçtiğimiz yıl nisan ayında Netflix’te yayınlandı. Dizinin yanı sıra başrol oyuncuları Ali Wong ve Steven Yeun da Altın Kürelerden eli boş dönmediler. Trafikte yaşanan bir kavga ve inatlaşma sonrası birbirine iyice bilenen iki yabancının (Wong ve Yeun) birbirlerinin hayatlarını cehenneme çevirme hikayesini anlatan dizi görsel anlamda da keyifli bir seyirlik sunuyordu; En İyi Modern Kostüm Tasarımı dalında Emmy kazandığını belirteyim.
Ödül törenlerinde kendilerine karşılık bulamamış bazı başlıklardan bahsetmek istiyorum bir de size. İlki, her iki sezonuyla da mutlaka izlenmesi gereken dizilerden, Somebody Somewhere. Yayınlandığından beri usanmadan çevremdeki herkese öneriyorum bu şahane dostluk ve kendini yeniden keşfetme hikayesini (Blutv).
Geçtiğimiz yılın en iyilerinden biri de, Jesse Eisenberg, Claire Danes ve Lizzy Caplan’ın başrollerinde oynadıkları, Taffy Brodesser-Akner’ın 2019 yılında yayınlanan aynı isimli romanının uyarlaması Fleishman is in Trouble. New York’ta yaşayan bir doktor olan, 40’lı yaşlarının başındaki Toby’nin (Eisenberg) boşanmak üzere olduğu eşi (Danes) bir anda ortadan kaybolur ve iki çocuğuyla yalnız başına kalır. Eski dostları Libby (Caplan) ve Seth’in (Adam Brody) destekleriyle karısının kayboluşunun ardındaki sır perdesini çözmeye çalışırken, nitelikli karakter analizleri yapan bu harika drama En İyi Mini Dizi, Kadın ve Yardımcı Kadın Oyuncu dallarında Emmy Adayı. Yani görmezden gelinmedi diyemeyiz belki ama geceden eli boş dönmesi kuvvetle muhtemel olduğundan ben hatırlatmayı bir borç bildim kendime.
Ayrıca, bence bugüne dek yayınlanmış en iyi İngiliz polisiyesi Happy Valley (Gain), Emily Blunt’ın başrolünde oynadığı The English, The Boys’un spin-off’u Gen V (Prime Video), Seth Rogen ve Rose Byrne’ün iki yakın arkadaşı canlandırdıkları Platonic (Apple Tv Plus), yepyeni bir mockumentary formatı Jury Duty (Freevee), neredeyse gerçek bir hayat hikayesiymiş gibi incelikli anlatımıyla 50’lerde geçen Lessons in Chemistry (Apple Tv Plus), sert bir yaşam mücadelesini esprili bir dille aktaran Rain Dogs (Blutv), her bölümü farklı bir hikaye anlatan Natasha Lyonne’un başrolünde oynadığı Poker Face (TV +), izledikten sonra kendinizi şarap uzmanı sandığınız mini dizi Drops of God (Apple TV Plus) da gözden kaçırmamanız gerekenlerden bazıları….