Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Fransız sinemasının ikonik oyuncusu Catherine Deneuve'ün stilini Yves Saint Laurent'a emanet ettiği 3 ilham verici filmi hatırlıyoruz.
The Hunger filminden.
Bazı starlar kendi stillerinin dışına çıkmayı nadiren tercih eder. Fransız sinemasının ikonik oyuncusu Catherine Deneuve de bu starlardan biri. 40 yıl boyunca kıyafetlerini yakın dostu Yves Saint Laurent bizzat tasarladığı için Deneuve’ü istikrarlı stili yüzünden pek de suçlayamıyoruz. Onlarca yıl kendisini giydiren kişi, sonuçta moda tarihinde neredeyse her tasarımcının ucundan kıyısından etkilendiği dibi olmayan bir ilham kuyusu. Kraliçe Elizabeth’e takdim edileceği için uygun bir kıyafet arayışında olan Deneuve’le Yves Saint Laurent’ın yolları ilk kez 1965’te kesişti ve neredeyse yarım yüzyıl boyunca Deneuve de bu couture ustası dahinin ilhamı oldu. Bu iş birliğinin en akılda kalıcı örnekleri, Catherine’in hayat verdiği karakterleri mükemmel bir şekilde tamamlayan ikonik film kostümleriydi.
Sinema tarihinin aykırı yönetmeni Luis Buñuel’in aynı zamanda ilk renkli filmi olan Belle de Jour’un kostümleri, Catherine Deneuve’ün tavsiyesiyle Yves Saint Laurent’a emanet edilir. Sadece kendi zamanının değil, tüm zamanların en aykırı kadın hikayelerinden birini anlatan Belle de Jour için, uzun yıllar sürecek olan yaratıcı iş birliğinin ve yakın arkadaşlığın resmi başlangıcı diyebiliriz. Deneuve’ün canlandırdığı Séverine karakterinin biribirinden farklı ruh hallerinin ve bölünmüş kişiliğinin görsel dışa vurumu, Yves Saint Laurent’ın tasarımlarının gücüyle sinemanın etki alanının çok daha ötesine ulaştı. Filmdeki kostümler ilerleyen yıllarda birçok tasarımcı tarafından defalarca referans alındı. Ancak Séverine’in yerlerde sürüklendiği sahnelerde bakmaya doyamadığımız tokalı ayakkabıları için Roger Vivier’e hakkını teslim etmemiz lazım.
Françoise Sagan’ın aynı isimle yazdığı romandan uyarlanan La Chamade, aşık olmadığı bir adamla beraber olan genç ve güzel bir kadının bir noktada tutkularının peşinden gitmeyi seçmesini ve bu süreçte de kendisini ve hayatın anlamını sorgulamasını anlatıyor. Filmin konusu başlangıçta kulağa basit gelse de düşündüren diyalogları ve Yves Saint Laurent’ın yaratıcı dokunuşlarıyla kafası karışmış bir kadın hikayesinden çok daha fazlasını sunuyor. La Chamade, günümüzün modern ilişki şekillerine de ışık tutan zamansız bir film aslında. Bu filmde Fransızların ona yakıştırdığı ‘tornade blonde’ lakabının hakkını fazlasıyla veren Catherine, hayatını değiştiren farklı kararları alırken değişen personasını birbirinden şık Yves Saint Laurent tasarımlarıyla daha belirgin bir şekilde yansıtıyor.
Catherine Deneuve, David Bowie ve Susan Sarandon’ı mucizevi bir şekilde yan yana getiren Tony Scott imzalı bu film, sinema tarihinin belki de en estetik vampir filmi. Başarılı kostüm tasarımcısı Milena Canonero ile Yves Saint Laurent’ın güçlerini birleştirip ‘icy blonde’ Catherine Deneuve’ü klasik bir noir kadınına dönüştürdükleri yapım, 80’lerin Manhattan’ına korkuyla karışık fantastik bir kapı aralıyor. Catherine’in Yves Saint Laurent’la olan iş birliğinin en güzel meyvelerini yine bu filmde görüyoruz. Zira değerli sanat eserlerinin arasında birbirinden şık kıyafetler içinde dolaşan ölümsüz bir vampirin bu zamansız görüntüsünü ona sadece tek bir tasarımcı verebilirdi. The Hunger, moda dünyasında zaman zaman kendini gösteren vampir temasının en belirgin esin kaynaklarından biri.