Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kız kardeşlik bağlarını merkezde tutan, kadınlarla kadınlar için üreten, iyimser hisler uyandıran elbiselerin altında onun imzası var. Sisters markasını, kurucusu Senem Mursaloğlu’ndan dinledik.
Elbiselerini Berlin’de tasarlıyor, İstanbul’da üretiyor. Koleksiyonlarını, hızlı moda çarkına teslim olmadan, sektörün ajandasına yetişmek için ruhunu kaybetmeden, keyif alarak çıkarıyor. Sisters’ın kurucusu Senem Mursaloğlu, hem markasını hem de yaşadığı izolasyon sürecini anlatıyor.
Bize markanın hikayesinden kısaca bahseder misiniz?
Yaklaşık dört sene önce kişisel ihtiyaçlardan ve kız arkadaşlarımla yürüttüğümüz ortak akıldan doğan; kadınlar tarafından kadınlar için üretilen bir marka Sisters. İlk günden beri hayalim, kolayca üzerimize geçirip evden çıkabileceğimiz ve içinde kendimizi çok iyi hissedebileceğimiz elbiseler tasarlamaktı. Bu elbiseleri arayan kadınlarla buluşmamız ise kendiliğinden gelişti. Markanın adıyla uyumlu, kız kardeşlerden oluşan kocaman bir kız grubu olduk.
Tasarım vizyonunuzu nasıl özetlersiniz? “Asla” ve “daima”larınız var mı?
Vizyonumuz, kurduğu komüniteye derinden bağlı, ilhamını bire bir bu topluluktan alan, tasarım odağı elbise olan bir marka olmak. İçinde bulunduğum sektörü göz önünde bulundurunca “asla” demeyi riskli buluyorum ama el çizimi vintage görünümlü desenlerimizin koleksiyonlarımızda “daima” yer alacağından eminim.
Berlin’de yaşamanın markanız için avantaj ve dezavantajları neler?
Berlin bir tasarımcı için çok ufuk açıcı ama genç bir moda markası için epey sınırlayıcı olabiliyor. Şehirde sanat ve tasarım alanında oldukça fazla aktivite gerçekleşmesine rağmen, moda kulvarında yeni ve gelişen markaların kendilerini gösterebilmesi için pek fırsat sunulmuyor. İnsanlar büyük oranda ikinci el butiklerden alışveriş yapıyor. Lüks tüketim ise belli başlı sokak modası markalarına yoğunlaşmış. Tabii tüm bunların dışında bana kişisel olarak ne hissettiğimi sorarsanız, Berlin’e bayıldığımı söylerim! Burası bir vintage cenneti, çok özel parçalara diğer Avrupa şehirlerine kıyasla çok daha uygun fiyatlarda ulaşabiliyorsunuz. Sisters koleksiyonlarının yaratım aşamasında bu ikinci el dükkanların altını üstüne getiriyorum diyebilirim.
Pandemi süreci Sisters’ı ve yaratma motivasyonunuzu nasıl etkiledi?
Salgın, benim İstanbul’da çok sıkı bir sezon hazırlık süreci geçirip, Berlin’e dönüşümün hemen ardından Türkiye’de başladı. Neyse ki durum ciddiyet kazanmadan tüm toplantılarımızı yapmış, satın almalarımızı tamamlamış ve üretim planımızı netleştirmiştik. Hazırlıklı olmamız bize pandemi döneminde nefes aldırdı ve esneklik kazandırdı. Çok yavaş ve kontrollü şekilde üretim sürecimizi devam ettirebildik. Şu an ekip olarak evlerimizden koordine şekilde günlük iş rutinimizi olabildiğince sürdürmeye devam ediyoruz. Benim de tüm konsantrasyonum ve heyecanım 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonu üzerinde. Bir an önce sağlıklı günlere kavuşmayı ve elbiselerimizle güzel günlerin tadını çıkarmayı hayal ediyorum.
Sisters’ın bu süreçte ve sonrasında atacağı adımlar ya da değiştireceği stratejileri var mı?
Sisters, içinde bulunduğu şartlara rağmen üretmeyi, çalışırken keyif almanın önüne koymayan bir marka. Otomatikleşmiş düzende, maksimum hızla, nefes almadan, düşünmeden, sadece sezona yetişmek için çıkarılmış koleksiyonlar Sisters’ın ruhuyla özdeşleşmiyor. Tedarikçilerimizin üretim sürecinde sosyal ve ekolojik sürdürülebilirlik standartlarına bağlı kalmasını sağlamak, bizim için çok öncelikli bir konu. Elbiselerimizin dikiminde emeği geçen kadın zanaatkarlarımız, erkek iş ortaklarıyla eşit çalışma haklarına sahip. Bu konulara öncelik vererek, koleksiyonlarımızı çıkarırken daha yavaş ama daha güçlü ve emin adımlarla ilerlemeye gayret ediyoruz. Bu süreçte bunların Sisters için ne kadar doğru stratejiler olduğundan bir kez daha emin oldum. Zor günler sona erdiğinde de yolumuza aynı zihniyetle devam edeceğiz.
İzolasyon sürecini nasıl geçiyorsunuz? Rutinleriniz var mı?
Son beş senedir çoğunlukla evden çalışıyorum. Hem marka sahibi hem de hâlâ freelance tasarımcı olarak evden yürüttüğüm bir düzenim, çalışma saatlerim ve alışkanlıklarım zaten vardı. Değişen, eşimin de benim rutinime dahil olmasıyla home office saatlerimizi paylaşmak oldu. Son günlerde sabahlarım normale göre daha geç başlıyor. Sabah uyandığımda ruh halime göre günlük sporumu yapıyorum, bazen bu rutini akşama alıyorum, bazense tamamen boş veriyorum. Bazı günler tembellik ediyorum, bazı günler canavar gibi çalışkanım. Mutfakta ve telefonda çok daha fazla zaman geçiriyor, beş aylık yeğenimle sık sık FaceTime yapıyorum.
Fotoğraf: Sebastian Geis