Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Bu sonbahar ve kış aylarında sadece 4 saatlik bir uçak yolculuğuyla, vizesiz gidebileceğiniz sıcak bir tatil için önerimiz var. İlham verici müzeleri, sanat eserleri, yüksek standarttaki restoranlarıyla Katar. Takı tasarımcısı Evren Kayar ve iç mimar Mehmet Yücebaşoğlu ile birlikte Katar’ın başkenti Doha’yı keşfettik.
Doha, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Son aylarda Katar adını çok sık duyar olmuştum. Yenilikçi bir anlayışla ziyaretçilerini cezbeden müzelerinden, ünlü şeflerin imzasını taşıyan restoranlarına bir yanda da otantik dokusunu korumayı başarabilmiş bir destinasyon olarak Katar ve başkenti Doha ilgimi cezbetmeyi başarmıştı. Ortadoğu’da mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir 21. yüzyıl destinasyonu olduğuna da bu seyahatimden sonra emin oldum. Takı tasarımcısı Evren Kayar ve iç mimar Mehmet Yücebaşoğlu ile birlikte Doha’da 2 günlük bir keşfe çıktık. Öncelikle gözünüzde canlanması açısından şu bilgileri vereyim… Katar küçük bir yarımada, 2,5 milyonluk bir nüfusu var ve sadece 450 bini Katar kökenli. Yani yabancıların ağırlıkta yaşadığı bir ülke. Şu anki Katar Şeyhi Temim El-Thani. Şeyhliği üç yıl önce babasından devralmış. Baba Hamad El-Thani ülkede çok önemli bir figür. 2022 Dünya Kupası’nın Katar’da yapılacak olmasını sağlayan kişi. Anne Mozah ise şeika (şeyhin eşi) olduğu dönemde şık kıyafetleriyle uluslararası basının gündeminde yer alan bir isimdi. Ancak Doha’yı gezdikçe Mozah’nın bir stil figürü değil, ülkenin sanat ve kültür faaliyetlerinin arkasındaki vizyoner isim olduğunu anlıyorsunuz. Doha’yı gezerken bu isimleri sıkça duyacağınızdan onlar için açtığım parantezi kapatıp Doha’yı keşfimize geri dönüyorum.
Evren Kayar ve Mehmet Yücebaşoğlu, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha kamusal alanda dünyaca ünlü sanatçıların eserlerini görebileceğiniz ender kentlerden biri. Damien Hirst’ün The Miraculous Journey adlı eseri bir hastanenin bahçesinde, Richard Serra’nın East-West/West-East adlı dev sütunlardan oluşan eseri ise çölde sergileniyor örneğin. Lorenzo Quinn’in Katara Kültür Köyü’nde yer alan Doğanın Gücü II adlı heykeli ise çoktan Doha’nın sembollerinden biri haline geldi. Doha’daki çağdaş mimari örnekleri de birer sanat eseri görünümünde desek yanlış olmaz. Paris Louvre Müzesinin bahçesindeki Piramit’in de yaratıcısı ve geometrik mimarinin en önemli temsilcilerinden olan I M Pei’nin tasarladığı İslam Sanatları Müzesi’nin en üst katında peçeli bir kadının gözlerini görüyorsunuz.
Doğanın Gücü II-Lorenzo Quinn, Fotoğraf: Dinçer Dinç
2018’in başında kapılarını açacak olan Fransız mimar Jean Nouvel imzalı Katar Ulusal Müzesi’nin katlı ve kıvrımlı formu ise çöl gülünden esinlenilerek inşa edilmiş.
Sanattan bahsetmişken, daha şimdiden dünyanın çeşitli yerlerinden birçok sanatçı için çekim merkezi haline gelmiş Katara Kültür Köyü’ne de değinmek gerek. Katar Müzik Akademisi, Katar Film Enstitüsü, Opera Salonu, sanat galerileri ve sanatçı atölyelerine ev sahipliği yapan bu komplekste çıplak seslerin kullanılabildiği bir amfi tiyatro da yer alıyor. Şehrin en iyi restoranlarını da bulabileceğiniz bu komplekste ister açık alandaki heykelleri (Subodh Gupta’nın Üç Maymun adlı eseri oldukça dikkat çekici) inceleyebilir, isterseniz de deniz kenarında sahil boyunca yürüyüş yapabilirsiniz.
İslam Sanatları Müzesi (MIA), Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’nın mutlaka ziyaret edilmesi gereken müzesi ne diye soracak olursanız cevabım herkesin MIA diye kısalttığı İslam Sanatları Müzesi olurdu. Geometrik mimarinin hakim olduğu bina Corniche adlı sahil şeridinin bir ucunda deniz kıyısından çok uzak olmayan bir adaya konumlanmış. Hem mimari açıdan hem de eserlerin sunum şekliyle çok etkileyici. Ortadoğu ve Türkiye’nin dışında İspanya, Hindistan ve Çin’den 25 yılda toplanmış, 7’nci yüzyıl ile 20’nci yüzyıl arasını kapsayan İslam kültür ve sanatını şekillendirmiş el yazmaları, seramik, cam, fildişi, tekstil, ahşap ve değerli taşlardan oluşan müze koleksiyonu gerçekten görülmeye değer.
Pearl, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Katarlıların geçmişine, bugününe ve geleceğine, gelenekleri ve yaşam tarzlarına yakından bakmak; bir zamanlar inci avıyla geçinen bir ulusun, petrolün bulunmasıyla değişen kaderine göz atmak isterseniz adresiniz dört ayrı evden oluşan Msheireb müzeleri olmalı. Bu merkezi gördükten sonra Katar ve Katarlılara bakışınız değişiyor diyebilirim.
Doha’da şaşırtıcı ve etkileyici çok yer var. Onlardan biri de kuşkusuz Pearl. Kent merkezinden görülebilen insan yapımı bir ada üzerine son derece lüks bir ‘kent’ inşa edilmiş desek abartmış olmayız. Burası daha çok yabancıların ev sahibi oldukları bir yer çünkü Katar anakarasında yabancılar mülk satın alamıyor. Pearl’de lüks alışveriş caddeleri, alışveriş merkezleri, açık meydanlar, marinalar, gökdelenler, deniz kenarında yatınızı bağlayabileceğiniz villalar gibi birbirinden farklı konseptte yapılar bulunuyor. Jean Nouvel imzalı 2381 metre yüksekliğindeki Doha Tower, dışından bir dantelle kaplanmış gibi görünüyor. Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’nın sanat kadar güçlü olduğu bir alan daha var. O da yemekler… Arap mutfağının en leziz örneklerini tadacağınız otantik mekanlardan tutun da dünyaca ünlü şeflerin başında olduğu seçkin restoranlara kadar geniş bir seçki var. Çok taze ve çeşitli deniz ürününü tadabileceğiniz bir kentte olduğunuzu da belirtmeden geçmeyeyim. Örneğin Katara Kültür Köyü’nde denizin yanı başına konumlanan L’wzaar Seafood Market, taptaze balık, ıstakoz, karides, yengeç ve istiridyeleri tezgahtan seçip istediğiniz usulde pişirtebileceğiniz bir deniz ürünleri lokantası. Hem öğlen hem de akşam yemekleri için ideal.
Katara Kültür Köyü, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Alain Ducasse’ın, İslam Sanatları Müzesi’nin içinde açtığı IDAM, lokal tatlarla birleşmiş Fransız mutfağının örneklerini sunuyor. Müzeyi gezerken bir öğle yemeği molası için ya da sırf Philippe Starck’ın imza attığı iç dekorasyonu görmek için bile gidilir. Yine Fransız mutfağının klasik tatlarını Fransız bistrosu havasında sunan La Mer Bistro ise The Ritz Carlton Doha’nın içinde konumlanıyor.
Fas mutfağına meraklıysanız Souq Wakif’in tam kalbinde yer alan El Jasra butik otelin içindeki Argan tavsiyelerim arasında.
Katar'da yapılacak aktivitelerden biri de 4x4 ciplerle kum tepelerinin üzerinde yapılan çöl safarisi. Mesaieed Çölü'nde yapılabilecek safarinin ardından müthiş bir gün batımı izleyebilirsiniz. Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’da uluslararası alanda ün yapmış birçok restoranın beş yıldızlı otellerin bünyesinde olduğunu söylemekte yarar var. St. Regis’in içindeki Uzakdoğu restoranı Hakkasan ve Gordon Ramsay Mediterranean, Four Seasons’ta hizmet veren Nobu, W Hotel’deki Market by Jean Georges ile Tayland ve Vietnam ağırlıklı Spice Market’ı öne çıkanlar arasında sayabilirim.
Souq Wakif, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’dan almadan gelmeyin diyebileceğim en önemli şey tabii ki inci. İncinin yanı sıra renk renk kumaşlar, çeşit çeşit baharatlar ve daha birçok yerel ürünü bulabileceğiniz Souq Wakif’i mutlaka gezmelisiniz. Şehrin tarihi kent merkezinde bulunan bu dar sokaklarla birbirine bağlanmış açık hava çarşı alanı biraz Kapalıçarşı’yı andırıyor. Kumaşçılar, baharatçılar, mücevherciler sokak sokak ayrılmış. Bu arada size bir tüyo; esnafın söylediği fiyatı asla ödemeyin, mutlaka pazarlık yapın. Bu ritüelin de alışverişin bir parçası olduğunu unutmayın. Otantik bir alışverişin yanı sıra yeni nesil alışveriş merkezleri ve içlerinde konumlanmış uluslararası markalarıyla da çok iddialı Doha. Venedik’ten esinlenerek inşa edilmiş olan Villagio Mall’da mağazalar arasında isterseniz gondolla dolaşabiliyorsunuz. Louis Vuitton, Prada, Chanel gibi birçok lüks markanın burada bulunduğunu belirteyim. Mall of Qatar, Festival City gibi alışveriş merkezleri yine marka ve tasarımcı mağazalarını bulabileceğiniz mekanlar.
Mehmet Yücebaşoğlu, Souq Wakif'ta gezerken Arap erkeklerinin geleneksel giysilerinden denedi ve hatıra olarak aldı. Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha'ya gitmek İstanbul'dan sadece 4 saat sürüyor. Katar Havayolları, İstanbul Atatürk ve Sabiha Gökçen havalimanlarından Doha'ya haftada 10 sefer düzenliyor. Ankara Esenboğa'dan ise haftanın her günü uçuş var. Servis konusunda oldukça iddialı olan havayolunun uçaklarında koltuklardaki diz aralığı oldukça geniş. Türkiye'de henüz vizyona girmemiş en yeni filmleri de izleyebiliyorsunuz.
Amfi Tiyatro/ Katara Kültür Köyü, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Katar’da en çok dikkatini çeken neydi?
Her yerin çok temiz olması.
Sence neden Katar’a gitmeli?
Bir Arap ülkesinin ne kadar modern olduğunu görmek için gidilir.
Doha’da en çok etkilendiğin yer neresi oldu?
İslam Sanatları Müzesi MIA.
Seni en çok şaşırtan neydi?
Müze girişlerinin ücretsiz olması.
Katar’a gidenlerin yapmadan dönmemesi gerekenler neler?
Çölde safari yapabilirler ya da küçük feribotlara atlayıp Maldivler’i andıran Banana Island Resort’a gidebilirler. Bir de restoran önerebilirim. Geleneksel Arap mutfağından Katara Kültür Köyü’nün içindeki Ard Canaan. Özellikle mezeler çok lezzetli. Arap coğrafyasından farklı lezzetler var menüsünde.
MIA ve Katara Kültür Köyü sende nasıl izler bıraktı?
MIA, uzun zamandır en çok etkilendiğim müze. Mimarisi, ışıklandırması, sunumu kısacası her şeyiyle çok etkilendim. Katara Kültür Köyü de güzel bir proje. Çıplak sesler kullanılan etkileyici bir amfi tiyatrosu var.
Bir mimar olarak Doha’nın mimarisiyle ilgili fikirlerini alabilir miyiz?
Genel olarak modern Arap mimarisinde başarılı bir şehir Doha. Müzeler ve yeni binalar çok başarılı. Özellikle Doha Tower kesinlikle gezilmeli. Binanın kabuğuyla mekan arasındaki terasta yürümek biraz korkutucu olsa da şehre hakim olmak açısından heyecanlı bir deneyimdi. Pearl oldukça büyük bir proje. İçinde her türlü imkan var; oldukça gösterişli ve modern.
Güvercin Kuleleri-Katara Kültür Köyü, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’da en çok dikkatini çeken neydi?
Doha’nın temiz ve modern hali dikkatimi çeken ilk şey oldu. Kendi geleneksel yapıları içinde modernizmi şehre çok doğru uyguladıklarını düşünüyorum. Ayrıca çölde, denizin insana verdiği huzuru, çölün uçsuz bucaksızlığında bulabiliyor insan.
Neden Katar’a gitmeli?
Farklı bir kültür ve bambaşka bir yer. Bizim gibi tasarımcıların farklı kültürlerden ilham alması önemli. Elbette pek çok yeni proje ile karşılaşıyorsunuz, bu da yatırımcılar için önemli bir fırsat olsa gerek.
Doha’da en çok etkilendiğin yer neresi oldu?
Çöl… Katara Kültür Köyü’nde gördüğümüz, güvercinler serinlesin diye yapılan kuleler (sağda) ve elbette İslam Sanatları Müzesi…Paris’teki Louvre Piramidi eseriyle tanınan ünlü mimar I M Pei tarafından inşa edilen yapı dışarıdan bakınca peçeli bir kadın görünümüne sahip. Müzede sergilenen mücevherler, İznik çinileri gibi eserler ve elbette bunların sergilenme şekilleri etkileyiciydi.
Seni en çok şaşırtan neydi?
Doha’daki standardı yüksek binalar ve ileri teknoloji… Gelenekselle gelecek arasında kurdukları bağ ve en önemli şeylerden biri olan misafirperverlikleri. Bir de ülkede petrolün keşfedilmesinden önce ekonominin balıkçılık ve inciye bağlı olması.
Katar’a gidenlerin yapmadan dönmemesi gereken neler sence?
MIA’yı gezmeliler, çölde safari yapmalılar ve tabii Katara Kültür Köyü’nü gezmeliler.
Souq Vakif sende nasıl bir iz bıraktı?
Aslında bizim çok alışık olduğumuz Kapalıçarşı kültürünün orada farklı bir örneğini yaşadık. Öncelikle tabii çok otantik bir yer. Heykel ve takı atölyelerinde ustaların ortaya çıkardığı yaratıcı ürünleri yerinde, üretim halinde görebiliyorsunuz. Ayrıca şahinlerin satıldığı Şahin Souq ve yanındaki şahin hastanesi ilk dikkatimi çekenler oldu.
Bir tasarımcı olarak orada incelediğin mücevher tasarımlarıyla ilgili fikirlerini alabilir miyiz?
Değerli taş kullanmayı sevmeleri ve motifleri kullanma şekilleri dikkatimi çekti. Mimaride de motif ve kafes ilişkisinin gizemli ve çağdaş uygulamalarına rastladım.
Banana Island Resort, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’dan kalkan özel bir tekneyle 25 dakikada bir adaya ulaşıyorsunuz: Banana Island Resort. Bembeyaz kumları açık mavi deniziyle Maldivler’i andıran resort, özellikle balayı çiftlerine unutamayacakları bir deneyim yaşatıyor. Dünya mutfaklarından restoranlar, spa’da çiftlere özel terapiler size nerede olduğunuzu unutturacak. 141 oda, suit ve villası olan merkezde birçok suit ve villanın kendine ait havuzu, güneşlenme ve denize girme alanı bulunuyor. Tenis, golf ve bovling oynama olanaklarının dışında 30 yatlık marinası, tam donanımlı bir dalış merkezine de sahip. Ayrıca kapalı botanik bahçesinde de yürüyüş yapabilirsiniz.
The Ritz-Carlton Doha, Fotoğraf: Dinçer Dinç
Doha’daki oteller özellikle lüks konaklama alanında çıtayı oldukça yukarı çekmiş. Otellerin birçoğu iç tasarımlarında geleneksel ve abartılı dekorasyondan uzak daha minimalist ve modern bir yaklaşıma sahipler. Bunlardan biri de köprülerle birbirine bağlanmış insan yapımı iki adanın üzerine kurulmuş olan The Ritz-Carlton Doha. Otelin son dönemde renovasyondan geçmiş geniş odalarında kendinizi evinizde hissetmeniz için en küçük detaylar bile atlanmıyor. 23’üncü katında sizinle özel olarak ilgilenen sıcakkanlı çalışanlarıyla hizmet veren Club Lounge ise daha da ayrıcalıklı bir deneyim sunuyor. Mutfak, yemek salonu, kütüphane gibi bölümlerden oluşan Club Lounge, kalabalıktan uzak kalmak isteyenler için bire bir. Kapalı yüzme havuzu ve fitness salonu dışında Katar’ın kültürü ve geleneklerinde büyük yeri olan inciden ilham alan terapilerin uygulandığı 7 odasıyla hizmet veren spa ise yorucu bir günün ardından sizi iyi hissettirecek.
Daha fazla bilgi için: www.visitqatar.qa/tr