Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Burberry’den Dries Van Noten’e, Etro’dan Conner Ives’e kadar pek çok marka, 'püskül'ü yalnızca bohem bir sembol değil, modern zarafetin güçlü bir ifadesi olarak yorumluyor.
Moda dünyası döngüseldir; çoğu zaman geçmişte bıraktığımızı düşündüğümüz birçok trend, yeni bir yorumla yeniden karşımıza çıkar. 2026 İlkbahar/Yaz sezonu da bu döngünün bir kanıtı niteliğinde: Püskül detayları güçlü bir dönüş yapıyor. Üstelik bu kez yalnızca bohem festival tarzının bir sembolü olarak değil, modern zarafetin ifadesi olarak podyumlarda yerini alıyor.
Paris, Milano, Londra ve New York Moda Haftaları boyunca gözle görülür bir biçimde ortaya çıkan püskül akımı, hem büyük moda evlerinin hem de genç tasarımcıların koleksiyonlarında kendini gösterdi. Burberry, Daniel Lee’nin vizyonuyla birlikte püskülü yepyeni bir forma taşıdı: Turkuaz ve lavanta tonlarındaki deri dış giyim parçaları, uçlarından zarifçe sarkan püsküllerle hareket kazandı. Aynı koleksiyonda örgü atkıların uçları da 2000’ler havası taşıyan tiftik püsküllerle tamamlandı.
Fotoğraf: Burberry 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Dries Van Noten, Milano’da sahneyi devraldı ve püskülü daha deneysel bir biçimde ele aldı. Boncuk püsküllerle süslenmiş mikro şortlar ve mavi tonlarda el çantaları, püskülün yalnızca bohem değil, aynı zamanda lüks ve avangard bir detay da olabileceğini gösterdi. Daha küçük ölçekli markalar da bu trendi kendi özgün dilleriyle yeniden yorumladı. Hodakova, metal çubuklardan oluşturduğu yapılandırılmış eteklerle, püskülün tanımını neredeyse yeniden yaptı; geleneksel kumaşların yerine endüstriyel materyaller kullanarak modada sınırların ne kadar esneyebileceğini kanıtladı.
Fotoğraf: Conner Ives 2026 İlkbahar/Yaz, Vogue Runway
Conner Ives, son dönemde viral olan “Protect the Dolls” tişörtlerinden sonra bu kez duygusal bir zarafetle karşımıza çıktı. Mint yeşili tonlarındaki ipeksi, püsküllü elbisesi, püskülün hareketiyle feminen enerjiyi bir araya getirdi. Etro ise köklerine dönerek, markayla özdeşleşmiş bohem estetiği öne çıkardı: Süet, zımbalı, püsküllü çantalar ve ceketlerle, 70’lerin özgür ruhunu çağdaş bir perspektifle yeniden yorumladı.
Bu sezonun püskül trendi yalnızca nostaljiyle sınırlı değil; aynı zamanda hareketin, dinamizmin ve dokunun kutlaması. Modern tasarımcılar püskülü, kumaşla vücut arasında bir köprü gibi kullanarak her adımda akışkanlık hissi yaratıyor. Sonuç olarak, 70’lerin bohem cazibesinden ilham alan püskül, 2025’te yeniden sahnede ama bu kez daha rafine, daha özgür ve daha çok yönlü. İster lüks deri ceketlerin kenarında, ister atkıların uçlarında, isterse de sade bir elbisenin etek kısmında olsun, püskül detayları modaya hareket, karakter ve nostaljik bir dokunuş kazandırıyor.