Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Third’ün kurucusu ve tasarımcısı Tuğçe Özocak’la markasının içine girdiği dönüşüm sürecini ve evde geçen hayatın Third’ü ve kendisini nasıl etkilediği üzerine konuştuk.
Third’ü uzun zamandır takip ediyoruz ancak markanın hikayesini bir de senden dinleyelim.
Zevkle! Markamı 6 sene önce kurdum. Aksesuarla başlamıştım ve benim için önemli olan hikayemi en renkli şekilde anlatabilmekti. Ailemin üçüncü çocuğu olduğum içinde markamın adını Third koydum. Bu altı sene içinde, aksesuardan genişleyerek, örmeye sonra da bütün bir koleksiyona geçtim. Bu süreçte ihracat yaptım, MBFWI kapsamında iki sezon üst üste defile yaptım. İki sene boyunca da Nişantaşı’nda bir showroomda tatlı perakende denemelerine de bir girip çıktım. Sektörde 12 senelik kariyerimin yarısını önce part-time sonra da full-time olmak üzere Third’ e verdim diyebilirim. Yani çocuğum olduğunu düşünürsek, şu an Prep Class!
Değişen ve gelişen alışveriş alışkanlıkları ve dijitalleşen moda sahnesi Third’ü de bir değişim süreci içine soktu. Bu süreçten ve değişimin marka üzerindeki etkisinden bahsedebilir misin?
Değişen alışveriş alışkanlıkları ve modanın dijitalleşmesinin yanı sıra içinde bulunduğumuz ekonomik şartlar, dünyada olup bitenler de bence insanları ve doğal olarak biz markaları değişime soktu. Ben açıkçası değişime hiç karşı olmadım. Hatta olan biten her yeniliği bilmeyi, sosyal medya trendlerini takip etmeyi de seviyorum. Ama son dönem tüketimin bu denli hızlanması, ne kadar yaparsan yap doyuramıyor olma hissi beni biraz yormaya başlamıştı. Zaten 2019 senesini bitirirken büyük değişiklikler yapmaya başlamıştık. Öncelikle Nişantaşı showroom’umuzu kapayıp online shop’umuza ağırlık verdik. Sonra Hipicon ile yine online satışta olan bir işbirliği yaptık ve keyifli bir koleksiyon çıkarttık. Hipicon ile yaptığımız koleksiyonda da hikayenin yanı sıra, ulaşılabilir olması önemliydi. Bu yüzden Third’ün başlangıcına dönüp, eskisi gibi yine aksesuarın da bol olduğu bir koleksiyon tasarladım ve başarılı olduk. Bu bağlamda 2019’u kapatırken aldığımız bir ikinci karar ise aksesuarı tekrar canlandırmaktı.
Third’ü ve Third kadınını nasıl betimlersin? Tasarım aşamanda ilham panonda neler asılı?
Renk ve rafine bir espri anlayışı seven bir kadın olarak betimlerim. Third ise renk, doku ve hikaye sever bir marka, konuşmayı anlatmayı ve bunun üzerinden var olmayı da ayrıca önemseyen...
İlham panomda an itibariyle çok daha farklı şeyler var.. Eskiden daha çok seyahat, film, doku, kumaş vardı.. Bu sorunun cevabı da bende hep seyahat ve etnik dokulardı. Ama bu kadar evde kaldığım bir dönemde hiç olmadığım kadar çok ilham doluyum ve bu defa panomdaki tek şey içinde yaşadığım ruh hali ve kendime dönme durumum.
Peki global pandemi Third’ü ve bir hem bir tasarımcı olarak, hem de kişisel olarak Tuğçe’yi nasıl etkiledi?
Pandemiden önce bu sistemi ve markalaşmayı çok sorguluyordum. Ayrıca git gide ailemin üçüncü çocuğu olma hikayesinden, kendim olma hikayeme bir geçiş yaptığımı da fark ettim. Hepimizin önünde ‘başarı’ adına ulaşmak istediği ama bazen kendi gerçeğine çok uzak olan hedefler konuyor ya da biz kendimiz koyuyoruz. Bu çok yorucu olabiliyor. Pandemi ile beraber son bir kaç projemde iptal olunca önce panikledim. Sonra sağlık olduktan sonra gerisini yaparım dedim ve bu zamanı tamamen istediklerimi üreterek geçirmeye, kendimi dinlemeye verdim. Uzun süredir günlük kaygılar, sezonlara ayak uydurmalar ve olan bitenden dolayı bunu yapamaz olmuştum. Çevremdeki tüm tasarımcılara da baktığımda işimizin %30’unun tasarım, kalanının problem çözmek olduğunu ve aslında işin keyifli kısmından uzaklaştığımızı gördüm. En azından şimdilik pandemi beni bu farkındalığa daha da yaklaştırdı.
Evde nasıl bir rutinin var? Evde bir günün nasıl geçiyor?
Ben evde boş duramayan bir insanım. Geçen sene ailede bir rahatsızlığımız olmuştu ve aylar boyunca ev hastane gidip gelmiştik. O zamanda duramamıştım. Bu tip beni etkileyen dönemlerde benim beynim otomatik pilota geçip sadece bir şeyler üretmek istiyor. Bence duygusal olarak kendimi koruma şeklim bu. Bu yüzden kendime rutinler oturtmak benim için zor olmadı. Kaygılarım ve soru işaretlerim tabii benimde var ama savaşma yöntemlerimde var. Bu dönemde bol bol çiziyorum. Hatta şahsi Instagram hesabımdan bir proje başlattım. Herkese nasıl hissetiklerini, bu dönemle ilgili paylaşmak istediklerini sordum. Gelen cevaplara göre de illüstrasyon yapıp her gün 3 tane paylaşım yapıyorum. Bu da günümün en önemli ve keyifli rutini oldu bile. Ayrıca bu enerji öyle tatlı oldu ki, Mehtap Elaidi’nin #designwithME projesinin tüm illüstrasyonlarını ve La Patisserie Lune’ un sosyal medyası take away duyuru çizimlerini de bu dönemde yapma şansım oldu. Sonrasında kitap, yemek ve Netflix olarak devam ediyor. Mesela bugün, bir arkadaşımın doğum günü için, ona yaptığım bir çizimi gömleğe işledim. Günlük rutinlerde değişmeyen bir şey varsa o da sabah kalkar kalkmaz kahvemi yapıp hemen yatağa geri girerek kahve keyfi yapmak, aynısını öğleden sonra kanepede tekrarlamak.
Pandemi sonrası moda dünyasında değişiklikler yaşanacağını düşünüyor musun? Sence moda, nasıl bir forma evrilecek?
Kesinlikle düşünüyorum. Hatta Pandemi olmasa da olacaktı bence. Bu hıza, bu yoğunluğa dayanmak git gide herkes için zorlaşmıştı. Bence insanlar evdeki zamanlarında daha az tüketmeye, daha çok izlemeye ve kendilerini dinlemeye başladılar bile. Bu durum yemekle ilgili ilerlemişti bile. Herkes yediği ile ilgili bilinçlenmeye, sorgulamaya başlamıştı. Aynısı modaya da olacak. Bence bundan sonra tüketici neyin nereden geldiğine, içeriğine, hikayesine daha çok bakacak. Moda genel olarak nasıl bir forma girer bilmiyorum ama tasarımcılar kendi içlerinde farklı bir süreç yaşıyor ve kesinlikle bunu iş planlarına, koleksiyonlarına yansıtacaklar. Bence herkes kendine dönmenin zevklini, zorluğunu, kısaca duygu halini yaşıyor ve yaşayacak. Çoğumuz ekonomik olarak zorlanacağız bu kesin ama ya ayakta kalmanın bir yolunu bulacağız ki bu eskiye nazaran çok daha kreatif bir yol olacak, ya da ayakta kalmaya çalışmayacağız. Bence bu da güzel.