Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Uzun bir aradan sonra ofise döndüğümüz bu günlerde profesyonel ve güçlü görünümün kodları, konfor ve şıklığın birlikteliğiyle yeniden yazılıyor.
İkinci dalga feminizmin etkisiyle 1970’li yıllarda iş dünyasında yer alan kadınların sayısında dramatik bir artış görüldü. Erkek egemen profesyonel ortamda var olmaya çabalayan kadınlar, benzer bir stil benimsemenin onları eşit kılacağı inancıyla giyimlerinde maskülen parçaları tercih ettiler. Amerikalı yazar John T. Molloy’un iş hayatında başarı getirecek giyim stiline dair ipuçlarını verdiği çok satan Dress for success ve The Woman’s dress for success kitapları da, kadınların saygınlık görmek için bu tür bir stil benimsemesi gerektiği fikrini pekiştirdi. Power dressing olarak adlandırılan bu konsept, söz konusu dönem için takım elbise ve vatkalı ceket gibi parçalardan oluşuyordu. Ancak 80’li yıllarda maskülen tasarımlar yumuşamaya başladı.
Donna Karan ve Giorgio Armani gibi tasarımcıların da çabalarıyla, iş kadınlarının gardırobu erkeklerinkinin bir kopyası olmayı bırakıp daha feminen parçalarla zenginleşti. Günümüzdeyse güç ve otorite, feminen ya da maskülen, pek çok farklı şekilde ifade edilebiliyor. Üstelik rahatlığa vurgu da gün geçtikçe artıyor; bunda zamanımızın çoğunu evde geçirmemize sebep olan pandeminin rolü elbette aşikar. Kamu, bankacılık, finans gibi “resmiyet” ile özdeşleşmiş sektörlerde henüz bariz şekilde gözlenebilir olmasa da, teknoloji dünyasının öncülük ettiği konfor ve şıklığı buluşturan profesyonel giyim stili, geniş kitleler tarafından benimsenecek gibi duruyor. Kariyer geçmişinde yolu moda sektörünün öncü oyuncularıyla kesişen, son 10 yıldır ise start-up’larda görev alan Esra Yüksel’le bir araya geliyoruz. Şu anda Norma isimli finans teknolojisi şirketinde hem ortak hem de CFO olarak görev alan Yüksel, profesyonel giyim kodlarının zaman içinde nasıl değiştiğini kendi hayatından bir örnekle çok iyi ifade ediyor: “İlk işe başladığım denetim şirketinde yöneticilerim öncelikli olarak en az iki adet ceket satın almamı, işe her gün ceket giyerek gelmemi istemişlerdi. 10 yıl sonra Trendyol’a başladığımdaysa, ofiste topuklu ayakkabı sesim çok dikkat çekiyordu. Çünkü herkes spor ayakkabı ve jean’le ofise geliyordu.” Yaşadığı şaşkınlığı atlattıktan sonrasını gülümseyerek anlatıyor; “Bundan çok kısa bir süre sonra iş görüşmesi yaptığım bir adaya ‘İşe parmak arası terlikle gelebilirsin’ derken buldum kendimi.” İki farklı uygulamayı karşılaştırmasını istediğimde, rahat çalışabileceği kıyafetlerin vazgeçilmezi olduğunu, ancak şıklıktan da ödün vermemeye çalıştığını söylüyor. “Güçlü giyim benim için karşı tarafa verilen hissi güçlendirmeye yarayan araç” diyor ancak altını çiziyor; “Bu sadece ilk izlenim için geçerli.” Sözü bu kez “kural koyucu”lardan birine, yeni nesil teknoloji danışmanlık şirketi DefineX’te İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak rol alan Dilge Doğan’a veriyorum.
York Üniversitesi İnsan Kaynakları Yönetimi lisans mezunu olan, Londra’da Örgütsel Davranış Bilimleri üzerine yüksek lisans yapan Doğan, 15 yılı aşkın süredir teknoloji dünyasında. Ofis içi giyim kurallarını belirlerken nelere dikkat ettiklerini merak ediyorum. “DefineX’te giyim kuralları, ‘profesyonel davranma politikası’ altında yer verdiğimiz bir başlık” diye açıklıyor ve devam ediyor; “Genel olarak amacımız takımın profesyonellik düzeyini sürdürmek açısından ne beklendiğini anlaması ve hizmet verilen çalışma ortamına uygun bir şekilde giyinmelerini sağlayarak kişisel markalarını da güçlendirmeleri.” Bununla beraber müşterilerin iş ortamının her zaman öncelikli olduğunu belirtiyor. Bu nedenle müşterileri ziyaret eden ekip üyeleri, buna göre giyim tercihinde bulunuyorlar. Kendi deneyimini sorduğumda Doğan’dan aldığım yanıt da Yüksel’inkine benzer oluyor; “İş hayatına ilk adım attığımda, deneyimsiz ve henüz keşfetme sürecinde olduğumdan bugünkü hâlimden çok daha klasik ve maskülen seçimler yapıyordum. Çünkü ‘kariyerinde olmak istediğin pozisyon gibi giyin’ kuramını benimsiyordum.
Takım giydiğimde daha ciddiye alınacağımı düşünüyordum, çok toydum.” Bugünse dolabının çok daha çeşitli parçalardan oluştuğunu söylüyor. Profesyonel hayatta güçlü giyinmenin anlamını ele alıyoruz Dilge Doğan ile. “Bireyin profesyonel arenadaki varlığını, yeterliliğini, ehliyetini, güvenilirliğini, gücünü ve otoritesini ‘çoğunluk gibi’ hareket ederek kanıtlayamayacağı kanaatindeyim” diye açıklıyor, “Hele ki teknoloji sektöründe ve bir uzmanlığın ortalama her bir buçuk yılda bir güncellendiği bir ortamda, bireylerin uzmanlığı, niş bilgisi ve güvenilirliği, o bireyin konumunu belirler.” Teknoloji sektöründe kıyafet seçimi için çok zaman harcanmadığını, bu sürenin katma değeri daha yüksek bir aksiyonla yer değiştirerek optimize edildiğini anlatıyor.
“Dolayısıyla, bizim sektörümüzde rahat ve spor kıyafetler ön plandadır. Ama önemli ve ani gelişebilecek müşteri toplantıları için de her zaman hazırlıklıyız.” Olağan iş akışının dışında, toplantılarda dikkat edilmesi gerekenleri soruyorum. “Önemli toplantılarda karşımdakinin bulunduğu ortamın normlarına hâkim olarak, temiz ve kendine ait bir tercih yapmış olmasına dikkat ederim. Mesela, ne kadar dikkatim dağılmaz desem de belki pırıltılı ve sallantılı bir küpe o an anlatılandan daha çok odak noktamda olabilir, çok dikkat dağıtabilecek unsurlardan kaçınarak sade ve uyumlu bir seçim tercih edilebilir. Ben de yaklaşık beş senedir bana göre ‘abartısız’ seçimlerle toplantılara ve görüşmelere katılıyorum.” Yüksel de benzer şekilde ekliyor; “Giydiklerimizin mutlaka temiz ve ütülü olması gerektiğini düşünüyorum, onun dışında kıyafet elbette herkesin kendi seçimidir. Ben kendim önemli görüşmelerde business ile smart casual arası tercihler yapıyorum.” Girişimcilerin hatırı sayılır bir kısmının gardırobunda tek tip kıyafet bulundurduğunu biliyoruz.
Teknoloji, konforu her zaman benimsemeye yatkın bir dünya oldu. Peki, pandemi bu süreci ne kadar hızlandırdı? Doğan; “Pandemiyle beraber yeni kurumsal normların esnediğini gözlemliyorum. Daha öze dönüldüğünü, rahatlık arayışının kıyafet seçimlerine belli ölçüde yansıdığını görebiliyorum” diyor ve ekliyor; “Lüzumsuz sıkışmışlıklardan kurtularak, salt bilgi ve yetkinliklerimize güvenmeyi öğrenerek kendimiz olabilmeyi deneyimliyoruz. Doğanın haykırışlarına kayıtsız kalamadığımız bu dönemde yeni normlarımızın daha tahammüllü, yapıcı, toleranslı, yargısız, esnek ve çevik olabilmek olduğunu hissediyorum.” Şirketinin faaliyet gösterdiği sektör sebebiyle bankacılar ve kamuyla dirsek temasında çalışan Yüksel ise bu değişimin yalnızca teknoloji dünyasıyla sınırlı kalmadığının, tüm sektörlere yayıldığının altını çiziyor: “Özellikle online yapılan toplantılarda artık herkes çok daha rahat kıyafetler tercih ediyor.” Yaklaşık son iki senede zamanımızın çoğunu evde bilgisayar başında geçirdik, özenle giyindiğimiz ofis günlerini özlediğimiz doğru. Ancak konforu elden bırakma niyetinde de değiliz. Bazı sektörlerde hızlı, bazılarında yavaş olsa da görünen o ki ofis giyiminde sonunda varacağımız nokta şıklık ile konforun buluştuğu yer olacak.
Fotoğraf: Thanwassis Krikis@10ArtistsManagement
Moda Editörü: George Karapetis
Saç & Makyaj: Hara Papanicolau@10ArtistsManagement
Modeller: Sarar. @AceModels, Maryse Kelem @Dmodels
Fotoğraf Asistanı: Marios Kazakos
Moda Asistanı: Chrysa Chroni