Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İstanbul ve Bursa arasında merak uyandıran bir hayat yaşayan, stili ve nezaketiyle bakışları üzerine toplayan Nazlı Kayı’yı yakından tanıyoruz.
Fotoğraf: Barbaros Cangürgel
Nazlı Kayı, şu sıralar yaşamındaki “mükemmel” dediği dengeyi bu iki şehir arasında kurduğu düzene borçlu: İstanbul’da yoğun ve hareketli, Bursa’da ise bir o kadar sakin ve dingin günler geçiriyor; ailesine ve keyif aldığı aktivitelere zaman yaratıyor: “İstanbul’da hayat çok hızlı akıyor. Şehir durmuyor, etkinlik ve davetlerin ardı arkası kesilmiyor. Hem sevgiline hem arkadaşlarına hem de programlara yetişmeye çalışırken kendine, kişisel zevklerine vakit ayıramıyorsun. Oysa ben smoothie bowl’unu alıp sakin sakin dizi izlemeyi de seven biriyim. O yüzden haftanın iki-üç günü Bursa’da olmak, biraz durup dinlenmek, ailemle vakit geçirmek bana iyi geliyor.”
Eğer Nazlı’yı Instagram’dan takip eden 135 bin kişiden biriyseniz, bu sözler sizi biraz şaşırtmış olabilir. “Sosyal medyadaki takipçilerim sürekli gezdiğimi, seyahat ettiğimi düşünüyor ama her şey orada göründüğü gibi değil. Ben yeni yerler gördükçe, yeni şeyler keşfettikçe fotoğraf çekmeyi ve paylaşmayı seviyorum. Bu yüzden beni Instagram’dan takip edenler, İstanbul ve Bursa’daki sıradan bir günümden çok, renkli hayatıma, eğlenceli anlarıma tanık oluyorlar ve beni hep hareket halinde sanıyorlar.”
Fotoğraf: Barbaros Cangürgel
Gelelim profesyonel yaşamına… Üniversite eğitimini Londra’da gören, University of Westminster’da Hukuk okuyan Nazlı, eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda kariyer yapmayı düşünmediğine karar vermiş. Lise yıllarında başlayan, üniversitede şiddetlenen sanat tutkusu, hukuk sonrası onu bu alanda derinleşmeye yöneltmiş. Sanat tarihine yoğunlaşan eğitimler almış, hâlâ da almaya devam ediyor. Yakın gelecekte adını nerelerde duyacağız diye sorduğumda, ilk olarak bu alanı işaret ediyor.
Öte yandan modaya olan ilgisi aşikar. Giyinmeyi seviyor, stili beğeniliyor, hali hazırda markalarla sosyal medya işbirliklerine imza atıyor. Ama o, bu işbirliklerini vitrinlere de taşımaya kararlı. Kendi stilini yansıttığını düşündüğü bir markayla beraber özel bir koleksiyon hazırlamak istiyor. Bunu da en kısa vadede gerçekleştireceği gelecek planı olarak lanse ediyor.
Olası bir ortak projede bizi nasıl bir koleksiyonun beklediğini anlamak için favori tasarımcısını soruyorum. Hiç düşünmeden iddialı ama zamansız tasarımlarına hayranlık duyduğu Anthony Vaccarello’nun adını veriyor. Hemen ardından, hem tasarımları hem de imza attığı büyüleyici şovlarla kalbini çalan Simon Porte Jacquemus’ü ekliyor. Giyimiyle ona en çok ilham verenlerse Victoria Beckham ve Olivia Palermo. Stilini bu iki ismin bir karışımı olarak tanımlıyor.
Fotoğraf: Barbaros Cangürgel
Şu sıralar omuz ve kol bölgesi hareketli parçalara ayrı bir zaafı var. Bu çekim için tercih ettiği görünümlere de yansıdığı üzere, gardırobunda özgüveni temsil eden detaylara sıkça rastlamak mümkün. Peki ya Nazlı’nın üzerinde hiçbir zaman göremeyeceğimiz, gardırobunun yasaklı parçaları neler? Yıllar içinde değişen zevklerini göz önünde bulundurarak, giymem dediği parçaların güncel yorumlarının ne kadar ikna edici olabildiğini anımsayarak bu soruya temkinli yaklaşan Nazlı, biraz düşündükten sonra büyük logolara sahip, marka adının ön planda olduğu tasarımlara kırmızı ışık yakmakta sakınca görmüyor.