Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sokak için tasarım yapan lüks markaların ortak paydasında, tasarım odaklı urban bir anlatım ve mesaj kaygısı var. Bugün moda dünyasını en çok heyecanlandıran bu markalar, sokağın birleştirici ruhunu yansıtıyorlar.
VETEMENTS
Parisli tasarım kolekti Vetements’nun kendi içinde küçük bir dünya oluşu, markanın kısa sürede dünyanın dört bir yanında alıcı bulmasının sebeplerinden biri olmalı. Gürcistan asıllı Gvasalia kardeşlerin tasarım ekibinde Brezilya, Romanya, Suriye, Fransa, Belçika, Rusya gibi farklı ülkelerden çalışanlar var. Demna Gvasalia, Vetements koleksiyonlarının hazırlık sürecinde ekibinden esinlendiğini söylüyor. Sokaktan, gençlik kültüründen ve altkültür akımlarından ilham alan markanın yaratıcı o sinde, hitap ettikleri kitleyi farklı ülkeler adına temsil eden elçiler var sanki...
Gvasalia, çağdaş kültür dergisi 032c’ye, gençlik kültürüne dair tanımlamaların geçmişte çok dar kalıpları olduğunu söylüyor. “Bu kültürden bahsederken akla hoşnutsuz, suratsız, yalnızca belirli bir müzik türünü dinleyen gençler geliyordu. Bu algı değişti. Gençler internet sayesinde global anlamda iletişimde ve her şeyden haberdarlar. Bugün R&B dinlersin, yarın punk konserine gidersin; bu da gayet normal. Ayrıca genç olmak artık agresif, kızgın olmak anlamına da gelmiyor. Bence bugünün gençleri, kızgın olanlara kızgınlar.”
Streetwear yani sokak giyiminin, sörf altkültürü sayesinde sokağa kıyıdan vurmuş olması, temelinde hip hop ve kaykay kültürünü barındırması, kavramın dinamik yapısını özetliyor. Sokak giyimi kavramını yaratanlar, kim olduklarını, nereden geldiklerini ve tutkularını giysileriyle anlatanlar. Sokağın değişen dinamiği, bugün sokak giyimini net kalıplar üzerinden tanımlamayı güçleştirse de, tişört, jean, sneaker gibi parçalar; sloganlar ve logolar, daima nakarattalar. Sokak giyimini temsil eden markaların ortak paydasında, konforu öne çıkaran parçalara odaklı urban bir anlatım var.
Gvasalia’ya göre Vetements, modayla ilgilenmeyenlere hitap edebilecek bir marka değil. Ürün odaklı olmasına rağmen, bunu moda çerçevesinde yapan bir marka. Trend öngörüleri yapan Lidewij Edelkoort, Demna Gvasalia’nın, modanın öykülemelerden ziyade dolaysız olarak giysilere odaklandığı bu dönemin sembollerinden biri olduğunu söylüyor. Edelkoort’a göre, Gvasalia gibi moda tasarımcıları, bu kri bir adım öteye götürerek, giysilerin karakterinin giyenin ruh hali ve tavrını nasıl etkilediğini sorguluyorlar. Gvasalia’nın, geçtiğimiz yıl Business of Fashion’ın kurucusu Imran Amed’e söylediği şu sözlere kulak verelim: “Giysi bir üründür. Yalnızca mesleğini, tasarımı sevmek yetmez; tasarladığın ürünü de sevmelisin. Örneğin kapüşonlu bir sweatshirt üzerinde çalışıyorum ve bu kapüşonlu sweatshirt üzerinde çalışmayı seviyorum. Fikri ve yaratıcılığı geliştiren de bu hissin ta kendisi.”
YEEZY
“Başkan adaylığı ve sweatshirt’ler.” Kanye West, 2015 sonbaharında, Yeezy’nin ikinci sezonunda, Vanity Fair’e konuşmuştu; yazının başlığını bu sözler süslüyordu. “Sweatshirt’ler gelecek demek” diyordu, West. “Sweatshirt’ler acayip önemliler! Kulağa komik geliyor olabilir; bir yandan 2020 yılında Amerika başkanlığına adaylığımı koyacağımı söylüyorum, diğer yanda durmuş sweatshirt’lerin öneminden dem vuruyorum. Ama böyle, önemliler. Bu sözlerimin altını çizin, Mark Twain’in sözlerinin altını çizer gibi...”
Kanye West ve Adidas Originals işbirliğiyle lanse edilen Yeezy, önce sneaker’larıyla popüler oldu. Yeezy Boost 350 modeli, Pharrell Williams’dan Gigi Hadid’e ünlü isimlerin sokak görünümlerini tamamladı. Çarpıcı prezentasyonlarla basın karşısına çıkan Yeezy koleksiyonları, sportif bir sadeliğin seksiliğe dönüştüğü tasarımlarıyla, üzerindeki ilgiyi her sezon artırarak ilerledi. Geçtiğimiz New York Moda Haftasından sonra, Vogue Amerika’nın kıdemli editörleri defileleri online olarak “kendi aralarında” tartışırken, Yeezy, vurgulanan birkaç markadan biriydi.
GYPSY SPORT
Kaldı ki, Vogue editörlerini en çok heyecanlandıranlar, lüks sokak giyimi markalarının defileleriydi. Örneğin Sally Singer ve Chioma Nnadi, Gypsy Sport’dan etkilendiklerini söyledi.
Gypsy Sport’un 2017-18 Sonbahar/Kış defilesi, alıştığımız gibi, yükselen müzik sesinin salondaki uğultuyu bastırması ve ilk modelin sahneye adım atmasıyla başlamadı. Kreatif direktör Rio Uribe, sahne arkasından izleyicilere seslendi ve de lesini sokaklarda yaşayanlara adadığını söyledi. Uniseks marka, sunumlarında farklı bir yol izleyeceğinin sinyalini, çıkış de lesini Washington Square Park’ta yaparak vermişti. Uribe, adında “çingene” geçen markasının spor ve sokak giyimini temel aldığını söylüyor. “Çingeneler bir altkültür hareketine dahiller; benim için birilerine, bir hedef kitlesine bağlanırken diğerlerini yok saymamak demekler. Çingeneler, ırk, cinsiyet, din ve milliyetin ötesine geçebilenler...”
Sokak için tasarım yapan markalar, sokağın birleştirici ruhunu yansıtıyorlar. Ünlü celebrity stylist Andrea Lieberman’ın 2009 yılında lanse ettiği markası A.L.C.’nin manifestosu bakın ne söylüyor: “Biz daima arkanızdayız. Biz birbirimizi hep kollarız.” Los Angeles’ın çeşitliliğinden, ışığından ve hip hop kültüründen ilham alan A.L.C.’nin ilkesi, bir tasarım markasının kalitesini makul yat politikasıyla sunmak. Markanın New York’un DNA’sı ve Melekler Şehri’nin rahatlığını öne çıkaran stili, Vogue.com’dan Kristin Anderson’a göre, kadınlar bugün nasıl giyiniyorsa onu yansıtıyor.
PUBLIC SCHOOL
Çıkış koleksiyonunu Chinatown’daki David Lewis Galeri’de sunan Section 8, Vogue editörlerinin konuştuğu bir diğer markaydı. Section 8’i kimin tasarladığı öne çıkarılmadı, marka bir kolektif olarak takdim edildi. Kolektife dahil olan isimlerden ikisi ise tanıdık: Tasarımcı Ryohei Kawanishi ve Hood By Air’in stylisti Akeem Smith. Smith, Section 8’in bu ilk koleksiyonunda, Trump kampanyasında çalışan bir hayali stajyerin gardırobundan ilham aldıklarını söyledi. Bir diğer hareket noktası ise insanların demode, ucuz hatta komik buldukları parçaları ciddi bir havaya büründürmekti. Kolekti n 90’larda lanse edilen spor ve hip hop markası Fubu kazaktan tasarladıkları etek de bu motivasyonun bir eseri.
Dao-Yi Chow ve Maxwell Osborne’un markası Public School, sokağa çıkmaya çalışan “moda giysiler” yapmaktan çok, moda olmayı hede eyen “sokak giysileri” yapıyor. Markanın de lelerinin styling’ini yapan Eugene Tong’a göre, sokak giyimine lüks kumaşlar ve sıkı bir terzilik anlayışıyla yaklaşan Public School gibi markalar, özgün bir janrı temsil ediyorlar. Business of Fashion’ın Public School’u “terzilik görmüş sokak giyimi markası” olarak tanımlaması da bunu vurguluyor.
Kumaş, kalıp ve imalat konusunda en iyiyi sunmak, Virgil Abloh’un Milano’da üretilen markası O White’ın da temel değerlerinden. Sokak giyimi markası Pyrex Vision’ın kurucusu, Jay Z ve Kanye West’in işbirliği yaptığı Watch the Throne albümünün sanat direktörü Abloh’un, sokağın ruhundan ne kadar iyi anladığı aşikar. Abloh, New York Times’a bugünün modası için “Tommy Ton sokak stilinin ve self- styling’in dönemi” diyor: “Kızlar Celine giyiyor, erkek arkadaşlarının ayağında Air Force 1 var. Genç moda müşterisi için tasarım yapan bir marka yarattım. Çünkü bir tasarımcı olarak ben bu kültürün bir parçasıyım.”