Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Gucci 2020 İlkbahar/Yaz defilesinde neler oldu? Moda duyarlı olmaya çalışırken bu dersten nasıl yeniden kaldı? Gucci ikilemi üzerinden bu soruların cevaplarını aradık.
Fotoğraf: @ayeshatanjones
Geçtiğimiz hafta Milano Moda Haftası’nın öne çıkan şovları arasında çok da sürpriz olmayan bir şekilde Gucci 2020 İlkbahar/Yaz defilesi de vardı. Trendleri domine eden İtalyan moda evi, göz alıcı, yüksek sesli koleksiyonu yanı sıra tartışmalı bir konuyla da gündeme geldi. Gucci 2020 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun açılışını beyaz üniformalar yaparken, bu parçaların bazılarının akıl hastanesindeki kıyafetlerle benzerliği de gözden kaçmadı. Defilede yürüyen modellerden Ayesha Tan-Jones ise bu durumu eline yazdığı "Mental health is not fashion" (ruh sağlığı moda değildir) yazısıyla podyumda protesto etti. Peki olayların arka planında neler var; Gucci'nin artistik direktörü Alessandro Michele'nin beyaz üniformalarla vermek istediği mesaj neydi; modelin podyumda beyaz üniformaları protesto etmesinin altına yatan neden ne; son olarak moda dünyasındaki en önemli soru ve sorunlardan biri nasıl tekrar yüz üstüne çıktı; moda duyarlı olmaya çalışırken nasıl bu dersten yine ve yeniden kalıyor mı? Gucci ikilemi üzerinden bu soruların cevaplarını yeniden arayalım...
Fotoğraf: @gucci
Birkaç parçası akıl hastanesindeki kıyafetlerden, halk arasındaki yaygın ama yanlış kullanımıyla "deli gömleğinden", ilham alan beyaz üniformaların altındaki mesaj neydi? Konu Gucci'nin artistik direktörü olunca bu soruyla başlamak en doğrusu! Gucci'yi moda dünyasının en trend markalarından birine dönüştüren Michele'nin sırrı yalnızca yüksek ışıltılı ve maksimalist kıyafetlerinde değil yüksek sesli manifestolarında yatıyor. Tasarım felsefesini manifestoya dönüştüren Michele, kıyafetlerinde estetik ve düşünceyi bir araya getirerek zengin, özgün ve postmodern bir marka kimliği yarattı. Michele'nin zengin hayal dünyasında birçok farklı kültürel referans yer alırken, İtalyan tasarımcı son dönemde Fransız felsefesinin popüler ismi Michel Foucault'nun etkisi altına girdi. Foucault'nun beden ve iktidar üzerinden kurguladığı biyopolitika teorisinden aldığı ilhamı son birkaç sezondur farklı şekillerde yorumlayan Michele, bu kez de üniformalarla karşımıza çıktı. İktidarın belli bir kesimin varlığını meşrulaştırırken, rejime uymayan, farklı ve normların dışına çıkan "diğerlerini" görünmez kılmasına karşı, Michele "modayı nasıl iktidara karşı çıkmak için bir araç olarak kullanabiliriz?" sorusunu deneyimledi. Defile notlarında "İzin verin insanlar ihtimallerle dolu bir alanda yürüyebilsin" ifadesini kullanan Gucci'nin artistik direktörü farklılık ve çeşitliliğin her formunu kutlamak için radikal bir yoldan ilerleyerek üniformanın akıllara gelen ve tarihteki en sert yorumu olan akıl hastanelerindeki hasta kıyafetlerini de biyopolitika yorumuna ekliyor. Şovu açan beyaz üniformaları ise gökkuşağı gibi rengarenk bir koleksiyon izledi.
Fotoğraf: @gucci
Michele, "Moda, bir direniş enstrümanı olabilir mi?" sorusuna Gucci 2020 İlkbahar/ Yaz koleksiyonuyla yanıt ararken defile arkasındaysa madalyonun diğer yüzüne tanıklık ediyoruz. Sanatçı/model olan Ayesha Tan-Jones, yüksek modanın bu sözde direnişini bayağı ve zevksiz buldu ve tepkisini de defilede protesto ederek gösterdi. Yaya-Bones adıyla da bilinen Tan-Jones, olaylı defile yürüyüşünün ardından Instagram'da bu durumdan neden rahatsız olduğu uzun bir metinle açıkladı: "Ruh sağlığıyla ilgili zorluklar yaşayan bir sanatçı ve model olarak, ayrıca depresyon, endişe bozukluğu, bipolar ve şizofreniden etkilenen ailem ve sevdiklerim adına da söyleyebilirim ki, Gucci gibi büyük bir moda evinin bu imajı kısa bir moda anı için bir konsepte dönüştürmesini, oldukça kırıcı ve duyarsız buluyorum." Ayesha, LGBTQIA+ topluluğunun bir üyesi olarak konunun ciddiyetine dikkat çekti. Protestodan günler sonra Tan-Jones, Gucci defilesinde yürüyen birçok modelin moda evinden aldıkları ücretleri ruh sağlığı derneklerine bağışladıklarını da duyurdu.
Fotoğraf: @gucci
Gucci tarafından cevap gecikmedi; İtalyan moda evi, Instagram üzerinden beyaz üniformaların koleksiyonun bir parçası olmadığını ve satılmayacağını, sadece bir mesaj vermek için kullanıldığını paylaştı. Michele bu olaylardan sonra sessizliğini The New York Times’a verdiği basın açıklamayla bozdu; “Günümüz toplumunda sınırlandırılan bireysellik sorununu ve bu soruna nasıl Gucci'nin panzehir olabileceğini göstermek istedim. Benim için bu şov, benzerlik ve uyumdan özgürlük ve yaratıcılığa giden bir yolculuk. Üniformalar, tektip kıyafetler ve deli gömlekleri, toplum tarafından empoze ve kontrol edilen bu kısıtlamanın en uç versiyonları olarak moda şovunda yer aldılar. Bu kıyafetler, moda şovu için bir ifade ve bir performansın parçası." Michele, bunu sadece performans sanatı olarak değerlendirse de ruh sağlığı konusunda zorluk yaşayan bireyi ve belki de birden çok bireyi incittiği aşikar. Gucci cephesinde başka bir açıklama da trans model Hari Nef'ten geldi; bu provokatif eylemi kasten üzücü olarak tanımladı, ama yine de koleksiyonun bireyselliği kutladığını belirtti ve Michele'nin Foucault'dan ilham alan manifestosundan bir kesit paylaştı. Duyar kelimesinin mayın tarlasına dönüştüğü günümüzde, lüks moda markalarının sistemi eleştirirken sistemin içinde olduğunu unutması böyle haber başlıklarına neden oluyor. Duyar ve duyarsızlık arasında kurulu Gucci ikilemi, sosyal medya sayesinde toplumsal sorunlara karşı daha duyarlı sayılan son dönemde, başka bir soruna duyarsız kalmadan bir probleme dikkat çekmenin ne zorlu bir görev olduğunu da göstermiş oldu!