Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Ayakkabı sektöründe uzun yıllar edindiği tecrübe, bilgi ve kreatif fikirleri zanaat ile işliyor. İncelikli, yenilikçi çanta ve ayakkabılarıyla Serena Uziyel, markalaşma hikayesini ve pandemi sürecinin işine ve yaşamına etkilerini anlatıyor.
Parsons School of Design’da aldığım lisans eğitimim sırasında ayakkabı tasarımı kursları almaya başladım. Calvin Klein, Donna Karan, Moschino, Alberta Ferretti gibi markaların çanta ve ayakkabı tasarımı bölümlerinde staj yaptım, her biri benim için paha biçilmez tecrübelerdi. Mezun olduktan sonra Milano’da Arsutoria adında, ayakkabı yapımı üzerine eğitim veren bir okula gittim, ardından tekrar New York’a döndüm. New York’ta Devi Kroell markasında tasarım asistanı olarak çalışmaya başlasam da aklım hep Avrupa’daydı. Öyle ki bir süre sonra Floransa’ya gittim, freelance olarak Judith Leiber ve Escada gibi markalarda ayakkabı tasarımcısı olarak çalışma fırsatı yakaladım. Hayatımın en büyük dönüm noktalarından biriyse seksen altı yaşındaki mentorum, zanaatkar Guiseppe ile tanışmaktı. Zamanında Prada ve Salvatore Ferragamo’da çalışmış, gerçek anlamda bir ayakkabı duayeniydi Guiseppe. Onun yanında ayakkabı yapımı hakkında her detayı ve inceliği öğrendim. Ardından İspanya’ya gittim ve Zara’da ayakkabı tasarımcısı olarak çalışmaya başladım. Yaklaşık iki sene İspanya’da kaldım, ardından Türkiye’ye döndüm. Bu süreçte kendi markamı kurma fikri, birikimlerim doğrultusunda kendiliğinden gelişti. Çalıştığım markalar sayesinde birçok deneyim kazandım, dünyanın farklı yerlerinde yaşamış biri olarak birçok farklı kültür ve insanla iç içe oldum, etrafımdaki şeylere dokunarak ve hissederek öğrenme imkanı buldum. Makineleşmiş lüks tüketim dünyasının dışında kalarak, atölyelerde kendi kendime zaman geçirerek, unutulmaya yüz tutmuş, el emeğiyle oluşan farklı teknikleri modernleştirmeyi hedefleyerek çıktım bu yola. Tasarımın her detayını özenle yapmak ve bu sayede insanlara zanaatkarlığın, el emeğinin ne kadar değerli olduğunu tekrar hatırlatmak en büyük amacım.
Püsküllerin, halatların, değerli taşların, satenin, derinin, rafyanın ve antik altının gümüşle kombine edidiği; fildişi, roze, lacivert ve yakutla eşleştiği bir koleksiyon. Dolgu topuk veya düz sandaletler, topuklu ayakkabılar, parmak arası terliklerle ilkbahar ve yaz mevsiminin bizlere hissettirdiği tüm duyguları bu koleksiyonda yansıtıyoruz. İtalya’nın Toskana bölgesine yakın Umbria’da Monastero San Lorenzo adında, yüzlerce yıllık zeytin ağaçlarıyla çevrelenmiş eski bir manastır keşfettim. 1200’lerden kalma bu kutsal yapı, İkinci Dünya Savaşı zamanında zeytin ve buğday ihtiyacını karşılamak için değirmen olarak kullanılmış. O dönemden beri buranın sahibi olan ailenin üçüncü jenerasyon üyeleri, burayı hem zeytin imalatı yapılan büyük bir villaya, hem de romanesk mimarisi, taş havuzları, ahşap mobilyalarıyla doğanın ortasında bir Orta Çağ ambiyansında rahatlamak isteyen konukların ağırlandığı büyülü bir yere çevirmiş. Mekan, orada gerçekleştirdiğimiz kampanya çekimimize ve moodboard’uma eşlik etti.
Kendine güvenen, meraklı, aile değerlerine ve bağlarına sahip çıkan, geleneklerini özümseyen ve koruyan biri canlanıyor zihnimde. Aynı zamanda modern hayata ayak uydurmayı bilen, kendi ayakları üzerinde duran, ruhuna uygun olanı seçen, stilinde nicelikten ziyade niteliği el üstünde tutan, doğaya, hayvanlara ve insanlara saygısını koruyan kadınlara hitap ettiğimizi düşünüyorum.
Yeni hayatımıza adapte olmaya çalışıyoruz diyebiliriz. Bu durum her bakımdan zorlayıcı fakat elimizden geldiğince pozitif kalmaya çalışıyoruz. Marka olarak henüz yolun başındayız ve küçük bir marka olduğumuz için süreci idare etmemiz nispeten kolay oluyor. Tabii üretimimiz İtalya ve Hindistan’da olduğundan bizim için şu anki durumun oldukça zor olduğunu da eklemeliyim. Ancak bütün iş ortaklarımızla sürekli iletişim halindeyiz. Şu anda mağazamız kapalı fakat serenauziyel.com üzerinden hizmet vermeye devam ediyoruz.
Seyahat ederek yürüttüğümüz işlerimizi uzaktan, telefon ve video görüşmeleriyle halletmeyi öğreniyoruz. Müşterilerimizle direkt iletişimin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. İnternet sitemiz üzerinden hizmet vermeye, sosyal medya aracılığıyla iletişimde kalmaya önem gösteriyoruz. İlkbahar/Yaz koleksiyonunun online satışa çıkmasıyla birlikte Birleşmiş Milletler ile ortak bir çalışmamız olacak. İnternet sitemizden yapılan her alışverişte gelirin yüzde 10’u koronavirüs pandemisini içeren çalışmaları desteklemek için kurulan COVID-19 Dayanışma Müdahale Fonu’na bağışlanacak. Koleksiyonun yurtdışındaki sunumu da normal şartlarda mayıs sonunda yapılacaktı. Ancak şimdilik bu düşük bir ihtimal, bu yüzden dijital bir showroom kurmak için çalışmalara başladık. Yeni parçalarımızı dijital toplantılarla sunmayı planlıyoruz.
Dünyanın yavaşladığı, hatta neredeyse durduğu bu zaman diliminde hiç olmadığı kadar tek başıma kalıp, evimde zaman geçirebiliyorum. Ayın neredeyse üç haftası seyahat eden biri olarak gerçekten ilginç bir süreç yaşıyorum. Son zamanlarda yaşadığımız koşullar sebebiyle aklımda binlerce soruyla uyuyorum. Şu an içinde bulunduğumuz durumda korkmamak ya da endişelenmemek mümkün değil bence ve hepimizin, yalnızca yarın yapacağımız işleri düşünerek uyuduğu günleri özlediğine eminim. Bir diğer yandan okumaya fırsat bulamadığım kitaplara, izleyemediğim filmlere ayıracak vaktim oluyor. Bu zamana kadar araştırmak isteyip vakit bulamadığım konulara eğilip, duygu ve düşüncelere yoğunlaşıp kendimi geliştirebiliyorum. Meditasyon yapıyorum, haftada iki ya da üç gün mutlaka yogaya zaman ayırıyorum. Arkadaşlarımla uzun sohbetler edebiliyorum. Tüm bunları yaşarken modanın neden var olduğunu hatırlamamız gerektiğini düşündüğüm zamanlar da oluyor. Moda, benim için insanların kendini ifade etme biçimi ve bunun yavaş yavaş, sindirilerek yapılması gerektiğine inanıyorum. Daha önce sorguladığım düşünceler bu süreçte su yüzüne çıkıyor diyebilirim. Umarım ki bu süreçten doğaya, hayvanlara, birbirimize ve kendimize daha iyi davranmayı öğrenerek çıkarız.