Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Kutsal ormanlar, dağlar ve şelaleler arasından geçen bu eski yol, Japonlar için basit bir yürüyüş rotasından çok daha fazlasını ifade ediyor.
Dünyada kutsal sayılan üç yürüyüş yolu var. Eski zamanlarda “İbrahim’in Yolu” olarak bilinen ve Yahudilerce kutsal sayılan, Hazreti İbrahim’in doğduğu, günümüzün Urfa şehri olduğu tahmin edilen yerden son durağı İsrail sınırları içindeki Negev Çölü’nde biten yol, bunlardan biri. İkincisi, Katoliklerce kutsal sayılan Aziz Yakup’un vatanı İspanya’nın Galiçya bölgesindeki Santiago de Compostela civarında 30 günde yürünen ve Camino de Santiago adıyla anılan 60 kilometrelik yol. Üçüncü ve en az bilineniyse Japonya’nın Kansai bölgesinde yer yer tehlikeli dağ yollarının kıyısında yer alan üç kutsal tapınağa (Sanzan) uğrayarak tamamlanan, Kii yarımadasındaki UNESCO tescilli 70 kilometrelik Kumano Kodo.
Kodo, Japonca’da “tarihi yol” demek ve bu yol adını Kumano şehrinden alıyor. Zorlu bir yolda yürüyüp kendini fiziken ve ruhen geliştirip aşma söz konusu olduğundan böyle ulvi bir amaç için yola çıkan insanların tanrılar karşısında eşitlendiğine inanılıyor. Geçmişte emekliye ayrılmış Japon imparatorlar ve aristokratlar da, yoksul köylüler de Kumano Kodo’yu yürümüşler. Yazarlar, şairler ve sanatçılar ilham almak için, münzevi rahipler de çile çekmek için yürümüşler bu yolu. Bu yüzden yol boyunca meditasyon noktaları sıralanıyor.
Kumano Kodo, bazılarına göre Japonya’nın ruhani merkezi. Japonya’nın şaman kökenli geleneksel dini Şinto’ya göre doğanın ruhuna tapan, tarih öncesi ağaçların ve şelalelerin, Budist tanrıların yeryüzündeki yansımaları olduğunu varsayan bir inanç sistemi. Efsaneye göre Japonya’yı doğuran ana tanrıça Amaterasu’nun kökenlerinden gelen Jimmu, göklerden yere inip ülkenin ilk imparatoru olmak için savaş veriyor. Kumano’nun dağlarını Yatagarasu adlı kutsal üç ayaklı bir karganın rehberliğinde aşıp zafere ulaşıyor.
Hem Kumano’yu ve hem de Camino de Santiago’yu yürüyenlere “çifte hacı” deniyor. Bu kişiler yolun bitiminde törenle karşılanıyor ve kutsal taiko davullarını çalıp ruhsal yolculuklarının tamamlanışını ilan ediyor. Bir de tabii festivaller var. Şubat ayında Kumano Kodo rotasında Oto Matsuri adlı bir ateş festivali düzenleniyor. Katılımcılar beyazlar giyinip beyaz renkli yiyecekler yiyorlar, zira bu renk saflığı temsil ediyor. Her biri ellerinde kutsal ateşten tutuşturulmuş meşalelerle ümitlerini göğe bırakıyorlar. Bazıları da 794 - 1185 yılları arasında ilk defa Kumano’yu yürüyerek bu geleneği başlatan Heian dönemi saray halkının giydiği kıyafetlerle yolu tamamlıyor.
BBC’ye konuşan 41 yaşındaki Tokyolu sistem mühendisi Ayuko Abe bunlardan biri. 2015’te Kumano’yu, 2018’de de Camino de Santiago’yu yürümüş, hem de kalça eklemi probleminden mustarip olmasına rağmen. Ama onu bu yola baş koymaya iten ve ilham kaynağı olan kişi, kız kardeşi Akiko. Dünya tavla şampiyonlarından Akiko, kanserle mücadele etmiş biri. Ayuko, Kumano Kodo’yu yürürken hissettikleriyle ilgili konuşurken aklına ünlü Japon anime filmi yönetmeni Hayao Miyazaki geliyor. “Onun Prenses Mononoke filminde Kodama adlı bir orman cini vardır. Ormanda yürürken onu göremesem de varlığını kesinlikle hissettim” diyor.
NELER GÖRDÜK?
Covid-19 pandemisinin dünyayı eve hapsetmesinden bir önceki bahar biz de iki yetişkin ve 15 yaşında bir ergen, ellerimizde haritalar Tokyo’dan Kumano’ya doğru yola çıktık. Haneda Havaalanı’ndan kalkışlı 70 dakika süren uçak yolculuğunun ardından, yerel havalimanı Nanki-Shirahama’ya indikten sonra trene binip deniz kıyısındaki Kumano kentine geldik.
Dağlık yollarda yapılacak bir yürüyüş için arazi rehberinden yardım almak iyi bir fikir. Biz de oraya gitmeden önce bir rehberle anlaşmıştık. Minyon tipine karşın dik yokuşlara ve engebeli araziye bana mısın demeyen rehberimizle olan harika deneyimimiz, kendisinden hizmet almakla ne kadar iyi yaptığımızı gezi boyunca sayısız kereler bize hatırlattı.
Yürüyüşte uğrayıp feyz alınacak üç kutsal tapınağın adı Hongu, Hayatama ve Nachi. Kimi deniz esintili Pasifik Okyanusu kıyısını dolaşan, kimi kutsal ormanların içinden kıvrılıp geçen beş farklı rotada yürünebiliyor. Biz 10. yüzyıldan beri imparatorluk ailesi mensuplarının yürüdüğü Nakahechi rotasını seçtik. Konfor alanımızdan çıkıp kendimizi dağlara bayırlara vurmanın güzelliği anlatılamaz.
Ormanların içinde kurulu tahta yataklara yatıp gökyüzüne bakarak shinrin-yoku (orman banyosu) yapan Japonlara özendik. Küçük köylerde karşılaştığımız yaşlı teyzelerin bahçelerinden ev yapımı erik turşusu satın aldık. Bölgeye özgü “sessizlik çayı”ndan içtik. Ve elbette Japon felsefesinde en önemli unsurlardan biri olan çay seremonisini geliştiren Sen no Rikyū’nun çay evinin mütevazılığını görüp bir kez daha bulduğunla yetinmenin güzelliğine hayran kaldık.
Kutsal yürüyüşün sonunda ulaştığımız deniz ve kayalıklarda bizi bir sürpriz karşıladı. Bu kayalıklar, 1890 yılında Sultan Abdülhamit’in Japon İmparatoru Meiji’ye yolladığı Ertuğrul fırkateyninin geri dönüş yolunda çıkan tayfunda battığı ve 500 leventten sadece 69’unun son anda Japon köylüler tarafından kurtarıldığı yer. Türk - Japon dostluğunun başladığı bu yerde bugün bir anıt da mevcut.