Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Lewis Carroll’ın romanı Alice Harikalar Diyarında, Comme Des Garçons’un Rei Kawakubo’sundan Vivienne Westwood’a dek birçok isme ilham verdi. Şimdiyse hikâyenin baş kahramanı yeni bir serginin yıldızı oluyor.
Beyaz bir tavşan. Bir cep saati. Bir çay partisi. Gülümseyen bir kedi. Belki birkaç boyalı kırmızı gül ve reçelli turta ya da bir iskambil destesi ve bir iki flamingo. Kesinlikle mavi bir elbise ve saç bandı (çizgili çoraplar tercihe bağlı). Kitabın isminden ya da yazarından bahsetmesem de muhtemelen hangi kitaptan bahsettiğimi çoktan anladınız. Bu karakterler ve görsel ipuçları öyle bir tanınırlığa sahip ki neden bahsedildiğini anlamak için “Alice” ya da “Harikalar Diyarı” kelimelerini duymamıza gerek bile yok.
Fotoğraf: Natalia Vodianova, Annie Leibovitz
1865 yılında Alice’in Harikalar Diyarındaki Maceraları’nın yayımlanmasıyla Alice bir tavşan deliğine düşüp toplum bilincine girdiğinden bu yana, Lewis Caroll’ın (gerçek adıyla Charles Dodgson’ın) hayal gücünden doğan bu meraklı, faydacı ve bazen de huysuz küçük kız sıra dışı bir edebî sembol ve şaşırtıcı bir görsel ikon hâline geldi. Çizgi filmlere, filmlere, moda çekimlerine ve sürreal tablolara konuk oldu. İllüstratör John Tenniel’in kabarık yenler ve göğüslüklerle dolu orijinal nükteli çizgilerinden, sanatçı ve yazar Tove Jansson’un kitabın 1966 tarihli İsveççe edisyonunda kullanılan büyülü, nispeten melankolik imgelerine dek sayısız defa resmedildi.
Londra’daki Victoria & Albert Müzesi’nin yeni sergisi Alice: Curiouser and Curiouser, karakteri bir kez daha sahne ışığının altına davet ediyor. Cesur setlere, artırılmış gerçeklik deneyimlerine ve el yazmalarından sahne kostümlerine Alice ile alakalı birçok nesneye ev sahipliği yapan sergi Alice’in köklerinin, yeniden tasarımlarının ve son 156 yıldaki kapsamlı kültürel nüfuzunun izlerini sürüyor. Alice’in etkisi 1960’ların psikedelik halüsinatif kesitlerinden Tim Burton’ın 2010’daki film uyarlamasında tekvücut olan kitsch tuhaflığa dek her yerde hissedilebiliyor. Keşfettiği (ve çılgın şapkacılara, nargile tüttüren tırtıllara, gerçekten sel olan gözyaşlarına ve tehlikeli bir Kupa Kraliçesi’ne ev sahipliği yapan) harikalar diyarı da bir o kadar ünlü; tasarlandığı sayfaların dışına taşıp kendi dünyasını kuruyor.
Fotoğraf: Natalia Vodianova, Annie Leibovitz
Alice’in mirası çok farklı yönlere dağılıyor olsa da bilhassa moda dünyası üzerinde önemli bir etkiye sahip. Söz konusu sergide Iris van Herpen, Viktor & Rolf ve Vivienne Westwood gibi tasarımcıların önemli işleri yer alıyor. Westwood, 2015 yılında Carroll’ın kitabı için özel bir kapak tasarladı ve kitaba övgü niyetiyle yazdığı sunuş metninde merak duygusundan ve yetişkin otoritesine güvenmemekten bahsetti. Bu tasarımcılar Carroll’ın yarattığı son derece hayal ürünü bu dünyadan ilham alan tek isimler değil. Hatta, harikalar diyarı birçok tasarımcı kuşağı ve dolayısıyla moda için zengin bir bölgeydi; onlar da karşılığında Alice’e ve çevresindeki karakterlere dair algımızı şekillendirdi.
O büyüyüp küçülen ve her türlü tuhaf karşılaşmanın üstesinden gelen küçük kızı düşündüğümüzde mavi elbisesi ve kendine has saç bandıyla hayal ediyoruz. Oz Büyücüsü’nde Dorothy’nin giydiği pötikareli elbise ve yakut rengi ayakkabılar ya da Kırmızı Başlıklı Kız’ın kırmızı başlığı gibi Alice’in kıyafeti de anında tanınıyor. Ancak kitabın ilk onaylanmış renkli versiyonunda elbisesi sarı renkteymiş.
Geç Viktoryen dönemde çeşitli Alice’ler çeşitli renklerde tasvir edilse de (sapsarı saçları, mavi elbisesi ve minik siyah ayakkabılarıyla) bugün aklımıza gelen Alice imgesinin berraklaşması 1952 yılında yayınlanan Disney filmiyle oldu. Mary Blair’in çizimlerini temel alan bu versiyon, Tenniel’in orijinal çizimlerine şapka çıkarırken daha çağdaş referanslardan da faydalanıyordu. Aynı zamanda ABD’nin 26’ıncı başkanı Teddy Roosevelt’in en büyük kızı olan yazar Alice Roosevelt Longworth tarafından giyilmeden on yıllar önce bu renk Alice mavisi ismini almıştı. Silüetiyse Christian Dior’un geniş etekler ve çok daha belirgin bel kesimine sahip savaş sonrası “New Look”undan (Yeni Tarz) fazlasıyla etkilenmişti.
Bu elbise tasarımcılar ve fotoğrafçılar tarafından birçok kez kaynak gösterildi. 2003’te Amerikan Vogue Natalia Vodianova’nın Alice’i canlandırdığı ve bir dizi özel tasarım mavi giysiler giydiği unutulmaz bir çekime imza attı. Annie Leibovitz’in çektiği her bir karede Vodianova’ya bir tasarımcı, harikalar diyarından (ve birkaç tane de 1871 tarihli ikinci kitap olan Aynanın İçinden’den) karakterler olarak eşlik ediyordu. Viktor & Rolf, Tweedledum ve Tweedledee olmuştu. John Galliano, Kupa Kraliçesi idi. Tom Ford, Beyaz Tavşan olarak tasvir edilmişti. Stephen Jones tabii ki Çılgın Şapkacı’ydı. Amerivan Vogue’un eski kratif direktörü Grace Coddington bu deneyimi “yorucu, heyecan verici” ve “büyülü” bir çekim olarak tasvir ediyor. Vodianova ise Alice’in çağdaş yorumuna uyacak saf bir masumiyet ve asık suratlı bir mizah katmıştı fotoğraflara.
Daha yakın bir zamandaysa Tim Walker (ki geçmişine bakacak ve eksantrik karakterlere, rüya gibi senaryolara ve ölçek anlamında büyük zıtlıklara duyduğu ilgiyi düşünecek olursak, kendisine ait bir harikalar diyarı olduğunu söylemek mümkün) Carroll’ın masalını Pirelli’nin 2018 takvimi için yeniden anlattı. Tamamen Siyah modellerin yer aldığı çekimde manken Duckie Thot bebek mavisi ve platform topuklarıyla Alice’i canlandırırken drag süperyıldızı RuPaul büyüleyici derecede buyurgan Kupa Kraliçesi’ne hayat verdi.
Fotoğraf: Natalia Vodianova, Annie Leibovitz
Leibovitz ve Walker’ın fotoğrafları Alice’in moda cazibesini mükemmel bir şekilde gözler önüne seriyor. Söz konusu kareler son derece komik, tuhaf ve sıra dışı. Hayal ürünü bir dünyaya kendinizi tamamen kaptırmanızı sağlıyorlar ve izleyicinin hâlihazırda tanıdığı karakterler ve sahnelerle capcanlı bir kanvas sunuyorlar. Carroll’ın hikâyesi oldukça esnek. Hafif ve bol köpüklü bir yorumdan karanlık ve gergin bir tasvire uzanan çok sayıda seçeneği mümkün kılıyor; hangisini tercih edeceğiniz zarif çay seti mi yoksa bilinmeze uzanan tehlikeli yolculukları mı istediğinize göre değişiyor. Fakat her iki bağlamda da moda imgelemi sık sık saçmalığın yüce bir anlamına sığınıyor. Tabii harikalar diyarının allak bullak doğası da buna uyum sağlıyor. Ne de olsa zırvanın egemen olduğu ve dönüşümün (giysinin rahatlıkla sağladığı o kalite) kaçınılmaz olduğu bir yer.
Artık tavşan deliğinden düşmemiş ya da aynanın içinden geçmemiş bir tasarımcı, fotoğrafçı veya stilist bulmak oldukça güç; Miuccia Prada’nın bant sevgisi, Alice Temperley’nin Alice’in gerçekten kaçışına dair niyazları veya Comme Des Garçons’un Tenniel’in çizimlerinin kişiselleştirilmiş versiyonlarını taşıyan tişörtleri bunlardan yalnızca birkaçı.
Alice Curiouser & Curiouser, Mayıs 2021, Enstalasyon, Victoria and Albert Museum, Londra
Bu yaratıcıların ve markaların çoğu için Alice, ayrıca gençliğin hayal gücünün tesirine de doğrudan değiniyor. Modadaki isimler kendilerini bu tesirin etkisine zevkle bırakıp çocukluğun o bilindik kostüm sandığı imgesini yaratarak görsel şölenin heyecanına ve saçmalığına sahip çıkıyorlar. Alice’i çağırmak demek hepimizin tanıdığı ve yeniden yaratmaktan keyif aldığı bir fantezi dünyasına düşmek demek.
Alice Curiouser & Curiouser, Mayıs 2021, Enstalasyon, Victoria and Albert Museum, Londra
Alice: Curiouser and Curiouser31 Aralık 2021’e dek Londra’daki V&A Müzesi’nde görülebilir