Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İster yeni ve parlak teknolojilerini sergileyen ister geri kabul planlarını tanıtan markalar olsun, son zamanlarda moda endüstrisinde geri dönüşüme dair birçok tartışma duyuluyor. Peki, giysilerimizin ne kadarı geri dönüştürülüyor?
İster yeni ve parlak teknolojilerini sergileyen ister geri kabul planlarını tanıtan markalar olsun, son zamanlarda moda endüstrisinde geri dönüşüme dair birçok tartışma duyuluyor. Peki, giysilerimizin ne kadarı geri dönüştürülüyor? Şaşırtıcı şekilde, Ellen MacArthur Foundation’a göre bu oran yüzde birden bile az. Yüzde 12’siyse yalıtım malzemesi, yatak dolgusu ve kumaş gibi daha az değerli parçalar üretmek adına “downcycle”lanıyor.
Dünya çapında her yıl 100 milyar parça giysinin üretildiğini düşünecek olursak eski kıyafetleri kullanarak yenilerini üretme fikri fazlasıyla görünür hâle geliyor. İleri dönüşüm adı verilen ve mevcut malzemelere değer katan bu pratik son yıllarda bilinirlik kazandı. Fakat genelde kıyafetlerin mekanik veya kimyasal yollarla parçalanmasını kapsayan geri dönüşüm birçok açıdan zorluk teşkil ediyor.
“Günümüzde kıyafetler geri dönüştürülmek üzere üretilmiyor,” diyor Laura Balmond Vogue’a; kendisi Ellen MacArthur Foundation’da Make Fashion Circular inisiyatifinin liderliğini üstleniyor. “Malzeme seçimi farklı karışımların yer aldığı kompleks bir sayıya eş geliyor; şu anda bunları ayırarak kaliteli ipliğe geri dönüştürecek ölçeklenmiş bir teknoloji bulunmuyor. Bir de moda endüstrisinde kullanılarak zorluk çıkaran [kimyasallar] var.”
Giysi üretmek için geri dönüştürülmüş malzeme kullanmak isteyen markaların da aşması gereken engeller bulunuyor. “Bu malzemelerin maliyeti daha yüksek olabiliyor ki bunların karşılanması bazı şirketler için zor olabiliyor,” diye açıklıyor Textile Exchange’in sentetik iplik ve malzeme strateji direktörü Kate Riley. “Bulunurluk anlamında da zorluklar olabilir.”
Geri dönüştürülmüş polyester, çevre üzerindeki etkilerini azaltmak isteyen markalar tarafından giderek daha sık tercih ediliyor fakat aslında bunun yüzde 95’i geri dönüştürülmüş giysilerden ziyade geri dönüştürülmüş PET şişelerden geliyor. “PET şişe kullandığınızda bu kapalı döngü sistemi kırmış oluyorsunuz çünkü şişeleri şişe olarak geri dönüştürmek çok kolay,” diyor Eco-Age’in sürdürülebilirlik danışmanı Phillipa Grogan. “Geri dönüştürülmüş polyesteri tekrar geri dönüştürmek çok zor.”
Söz konusu geri dönüştürülmüş pamuk olduğunda ipliğin kalitesini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. “Pamuğu geri dönüştürmenin en yaygın yolu mekaniktir ve iplikleri tekrar sardığınızda daha kısa oluyorlar, dolayısıyla zaman içerisinde kaliteyi düşürmüş oluyorsunuz,” diye açıklıyor Balmond. “Bunu sonucunda, ipliği sağlamlaştırma için kuruluşların polyester gibi başka malzemeler eklediğini görüyoruz. Farklı malzemeleri karıştırdığınız için yine bir engel oluşturmuş oluyorsunuz.”
Son yıllarda ümit vadeden birkaç yeni teknoloji bu meselelerin bazılarını çözmek adına ortaya çıktı. Tekstil atıklarını kullanarak malzeme üreten İsveçli şirket Renewcell ve karma tekstilleri geri dönüştürebilen Hong Kong Research Institute of Textiles ve H&M’in de desteklediği Apparel’s Green Machine bunlara yalnızca birkaç örnek.
Tek malzeme kullanmak ve kullanılan her bir parçanın geri dönüştürülebilir olmasını sağlamak gibi döngüselliğe yönelik tasarımlar da daha çok dikkat çekiyor. Bazı markalarsa tümüyle geri dönüştürülebilir giysiler üretmeye başladı bile; Stella McCartney X Adidas’ın Evrnu’nun NuCycle malzemeleri ile organik pamuktan ürettiği “Infinite Hoodie”si buna bir örnek. Yine de bu yeniliklerin çoğu, endüstri üzerinde önemli bir etki bırakmak için gerekli ölçeğe henüz ulaşmış değil.
Mevcut altyapının eksikliği, moda endüstrisinde geri dönüşümün artırılması söz konusu olduğunda sorun teşkil etmeye devam ediyor. “Dünyanın en geri dönüştürülebilir kıyafeti de olsa, doğru geri dönüşüm teknolojisini kullanmak için gereken altyapıya sahip değiliz ve burada eksik kalıyoruz,” diyor Riley. “Geleneksel anlamda, toplama ve ayrıştırma yeniden satış için yapılıyor ve bu, geri dönüşüm için ayrıştırmadan çok farklı.”
Moda endüstrisinde geri dönüşümü artırmanın, fazlasıyla yatırımın yanı sıra süreci hızlandırabilecek yeni yasalar gerektirdiğine şüphe yok. Şu sıralar Avrupa Birliği, Genişletilmiş Üretici Yükümlülüğü yasalarını getirmeye hazırlanıyor; bu yasa neticesinde tekstillerin toplanması, ayrıştırılması ve geri dönüştürülmesine dair finansal yükümlülük markalara ait olacak (Fransa ve İsveç gibi ülkelerde uygulama zaten bu şekilde.) “Gerekli hızlı karşılayabilmek için politikanın da devreye girmesi lazım. Ancak bu şekilde mümkün olabilir,” diyor Grogan.
Mevcut tüm engeller ve üretilen kıyafet hacmi düşünüldüğünde, geri dönüşüm modanın sürdürülebilirlik sorunlarına kolay bir yanıt olarak görülemeyeceğe benziyor. Kıyafetlerin yeniden satış, kiralama ve onarım gibi pratiklerle daha uzun süre dolaşımda kalması ve tükettiğimiz giysi miktarını azaltmak büyük önem arz ediyor. “Olması gereken şey, iş modellerinde gerçek bir değişim,” diyerek noktalıyor Balmond. “Endüstri, karşı karşıya olduğu zorluklardan geri dönüşümle kurtulamaz.”