Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Conde Nast College of Fashion and Design’in Dünyada ilk Vogue Diploması alan öğrencileri olarak Stella McCartney ve Sarah Mower ile buluşuyoruz.
Okumayı Söktüğün O İlk Günü Hatırlıyor Musun?
Birazdan Stella McCartney’nin kendisi ile sürdürülebilirlik hakkında konuşacağım için heyecanlıyım ama bu buluşmanın beni daha çok heyecanlandıran bir tarafı var. Okula dönüş. Yıllar sonra mezun olduğum okulum Conde Nast College of Fashion of Design’ın sanal bir Zoom odasındayım. Londra Greek Street’deki okula girerken bize her sabah şekerleme ikram eden okulun tatlı görevlisi Marcia odada yerine almış. Okulun işbirliklerinden sorumlu Zoe Souter iki Zoom kutucuğu altımda oturuyor (Zoe bize ders vermesi için Tommy Hilfiger’ı bir günlüğüne New York’tan Londra’ya uçuran kişi. Helena Bonham Carter ile okulun önündeki ders arası sohbetlere veya onun sayesinde V&A müzesinde David Bowie sergisinin yapılışına tanık olmamızı saymayacağım bile). Bugün Conde Nast College’ın Dünyada ilk Vogue Diploması alan öğrencileri olarak tekrar (sanal) sıralarımızdayız ve Stella McCartney ve Sarah Mower ile buluşuyoruz. Moda alfabesini okumayı söktüğümüz bu sınıf bugün her harfini çok iyi öğrenmemiz gereken başka bir alfabeden konuşmak için toplandı: sürdürülebilirlik alfabesi.
Dilimin Sınırları Dünyamın Sınırlarını İmler
Stella McCartney bütün rahatlığıyla karşımda. İngilitere’nin bir kasabasında yüksek tavanlı bir evde, tavandan yere uzanan dökümlü perdelerin önünde bir koltukta oturuyor. Ona sabahtan beri mesaj atmayı bırakmayan yakın arkadaşının artık bir noktada dur demesi gerektiğinden bahsederek Zoom mikrofonunu açmış bulunuyor. Whatsapp mesajları ile cebimize düşen cümleler, SMS’in bize ulaştırdığı kelimeler ve bugün bu sanal Zoom odasında, içinde olduğumuz diyalog. Wittgenstein’ın ‘Dilimin sınırları dünyamın sınırlarını imler’ cümlesi bugünü özetlemek için en güzel söz belki de. Dil ve o dili kullandığımız farklı platformların bir bakıma dünyamızı da belirliyor olması. Bugün endüstrideki çoğu kimse ‘sürdürülebilirlik’ kelimesini kullanmaktan çekinmezken kullandığımız dilin ve de sözcüklerin etkisinin gerçekten farkında mıyız? Stella McCartney yıllardır farkında. Ve kıyafetlerden konuşmaktansa bugün de bu dil hakkında konuşuyor. Yakın zamanlarda yarattığı McCartney A-Z Manifesto (sürdürülebilirlik alfabesi) bunun en güncel örneği. ‘Karantina sürecinde, bu yaptığım işi neden yapıyorum ve bu yaptığım şey neden insanların umrunda diye sordum kendime. Bir ürün yaratmak ne kadar önemli? Pandemi sonuçta bitecek ama bu konular baki. Bu soruları ve bu farkındalığı bir manifestoya dönüştürdük. Tasarım ekibiyle birlikte bir alfabe yarattık’. McCartney alfabedeki her harfi aralarında Cindy Sherman veya Rashid Johnson gibi sanatçıların da katılımıyla sürdürülebilirliğe dair bir kelimeyle eşleştirdiği manifestoyu böyle anlatıyor.
Ne Kadar Hesap Verebilirsin?
‘Zaten sürdürülebilirlik işimizin merkezinde. Ama bu sefer de konuya tekrardan baktık. Biz başka markalar gibi arta kalan ürünleri yakmıyoruz. 9 sene önce yaptığımız bir koleksiyondan kalan bir kumaşı kullandık örneğin. Bu ‘hesap verebilmek’le çok yakından alakalı. Doğaya ve insanlığa. İşte bu yüzden A için Accountability (Hesap Verebilirlik) dedik örneğin.’ şeklinde ekliyor. Hesap verebilmenin onun için ne demek olduğunu sorduğumda bana bir soruyla geliyor. ‘Sen kendine ne sözler verebiliyorsun?’ Konu burada başlıyor. Sen neler yapabiliyorsun? Çünkü insanlar sürdürülebilirlik hakkında konuşurken genelde yaptığı iyi şeylerden bahsediyor ama konuşulması gereken şey: iyi gitmeyenler.’
McCartney A-Z Manifestosu
McCartney’ye bu yarattıkları alfabeden en çok hangi kelimeyi kullandığını soruyorum. Şöyle cevap veriyor: ‘McCartney A - Z Manifesto’sundan en çok kullandığım harfi seçmek oldukça zor çünkü her kelimeyi özenle seçtik ve hepsinin arkasında bir değerler bütünü var. Bununla birlikte A - Accountability (Hesap Verilebilirlik) McCartney A- Z Manifesto’sunun başlangıç noktasıydı. Hesap verebilir olmak bugünün dünyasında çok önemli. Vaat verdiğimiz konuları kendi hayatlarımızda uygulayabilmeli ve kelime anlamıyla dünyanın iyi birer vatandaşı olmalıyız. A harfi ve hesap verilebilirliği hayal ederken artık kumaşlara ve eski sezonlardan elimizde kalan yapay kürklere baktık. O kalanlardan yeni patchwork işler ürettik. Bu çok heyecan verici çünkü eski sezonlardan kumaşlar tükenince bu atıklarla sınırlı sayıda özel üretimler de yapabiliyoruz. Önce gelen kapar anlayışının burada baskın olduğunu unutmayalım’. Son cümlesiyle birlikte gülüyor. Alfabenin harflerine baktığınızda da fark edeceksiniz o hep bir yandan gülüyor, sürdürülebilirlik konusunu en çok aksiyona dönüştüren ve konu hakkında en ciddi çalışan markalardan biriyken bunu hep yüzünde bir gülümseme ve birazdan ortaya patlatacağı bir espiri ile yapıyor. İnanmıyorsanız alfabenin bazı harflerine bakın.
Sen Hangi Alfabeyi Konuşacaksın?
Ayrılırken bir derin nefes alıp şöyle söylüyor: ‘Yaptığın işte tutkulu olman lazım. Ben bu yaşadığımız sürecin sonunda bugün hayvanlar kaybettirdikleri haklarını biraz olsun geri kazandı diye mutlu hissediyorum. Şu anda bu doğru hissediliyor benim için.’
Bunu Stella McCartney söylemedi ama ayrılırken bana bakışından ben şunu sorduğunu çıkardım: Peki senin için ne doğru hissediliyor, sen alfabeni hangi kelimeler üzerine kurup hangi öncelikler üzerine konuşacaksın? Senin alfabende en çok kullandığın harfler ne olacak? Kelimelerini hangi konuyu savunmak için kullanacak, kalemini hangi hak için kağıda değdireceksin?