Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Son zamanlarda model Jon Kortajarena’nın Instagram hesabına girdiyeseniz onun Bio’sundaki değişiklik gözünüze çarpmıştır: www.bosquejonkortajarena.com. Kortajarena ile bu değişikliği konuşmak için buluştuk.
Son zamanlarda model Jon Kortajarena’nın Instagram hesabına girdiyeseniz onun Bio’sundaki değişiklik gözünüze çarpmıştır: www.bosquejonkortajarena.com. Kortajarena ile bu değişikliği konuşmak için buluştuk. Jon Kortajarena, Bosque Jon Kortajarena ağaçlandırma projesi kapsamında Vogue Türkiye’ye özel olarak ormanlara yazdığı mektubu paylaşıyor.
Fotoğraf: Bartek Szmigulski
Çocukken ağaçlara sarılırdım. Bu konuda resmen takıntılıydım. Bir ağaca sarıldığımda kendimi farklı bir enerji kaynağına bağlı hissederdim. Ve şanslıydım ki o yaşta aileden birisi bu durumu görmüş ve beni bu konuda yönlendirmişti. Zira bu konuda değişim yaratmak küçük yaşta verilen bir eğitimden geçiyor. Yengem bir süpermarkette çalışıyordu. Kendine bir amaç koymuştu ve kendi mahallesinde komşularının çevresel konulara dokunan davranışlarını değiştiriyordu. Çalıştığı marketteki ürünlerin satın alma süreçlerinde aktif rol alıp markette daha sürdürülebilir ürünlerin satılması, çevreye zarar veren ürünlerin market tarafından satın alınmaması için büyük çaba sarf ediyordu. Bakınca bu küçük bir mahallede gerçekleşiyordu. Bense (bu sayede) artık Instagram gibi bir platformu kullanarak bu hareketin bir başka versiyonunu yaratabileceğimi biliyordum.
Yakın zaman önce Greenpeace beni elçileri olarak Pasifik Adaları’na davet ettiğinde orada ilk defa iklim mültecileri ile tanıştım. İklim ile ilgili tehlikenin geleceğin bir sorunu değil, halihazırda bugün sonuçlarını yaşadığımız bir problem olduğunu gözlerimle tekrar gördüm. Ben tarih okuyordum ve inanamıyordum, tarihte yaşanan ve kabul edilemez olayları görünce “nasıl oluyor da insanlar bu konuda bir şey yapmamış” diyordum. Şimdi iklim konusunda benzer bir noktadayız. Bizden sonraki nesiller “bu insanlar ne yapmış böyle” diyecekler, ya da "ne yapmamış" bunu biliyorum. Öyle bir toplumun içinde yaşıyoruz ki bu konu hakkında bir değişiklik yapabilecek ilk ve son nesiliz. Devletlerin ekoloji politikaları hakkında daha büyük bir ciddiyetle konuşmamız gerekiyor. Ve bu politikalar artık 5 yıllık planların ötesine geçmeli. Al Gore ile katıldığımız konferansta onun altını çizerek söylediği üzere 2050’de okyanuslardan artık bir şey yiyememe olasılığımız var.
İklim krizi politikaları etkileyecek. Yiyecek bir şeyimiz kalmadığında başka ülkelere gitmek zorunda kalacağız. Unutmayalım ki hükümetler bu konulara bir çözüm bulmak konusunda konfor alanlarından çıkmamak için elinden geleni yapacak. Ve burada bize iş düşüyor. Çünkü bu belli bir kesimin sorunu değil ve hepimizin hareketine ihtiyaç var. Ve bir toplumun alışkanlıklarını değiştirmek o kadar da kolay değil. Ben de hala öğreniyorum. Bu konuya dair merakım var. Ben bu konuda uzman olduğumu söylemiyorum, bu konuda öğrenmeye ve bu konuya çözümler bulmaya çalışıyorum. Hala uçağa biniyorum ama çevre konusunda çaba sarf eden havayolu şirketlerine bakıyorum.
Bütün bunlar aklımda Bosque Jon Kortajarena projesini başlattım. Proje farklı kişi ve şirketlerden ağaçlandırma alanlarına yatırım yapmalarını istiyor. Ama önemli olan bir başka nokta var ki o da ekonomik olarak ağaç dikmeye olanağı olmayanların da projeye dahil olabilmesi. Çünkü bu kişisel ve toplumsal bir hatıra yaratıyor. Ve bu hatıra ileride o kişide bu konuya dair çevresel bir farkındalığa dönüşecek: daha iyi bir ekosistem yaratmak için. Doğada bir gün geçirmek sonrasında geri dönmek insanı dönüştürdüğü için.
Bir ağaç diktiğinde aslında sadece bir ağaç dikmiyorsun, geleceğe dair bir tohum ekiyorsun. Bir ağaç dikerken aslında ekosisteme katkıda bulunuyorsun, orada yaşayan hayvanlara bir alan açıyorsun. Ağaç dikmek ağaç dikmekten daha büyük bir eylem. Bir bağ yaratmak, ve bir davranışı değiştirmek için yapıyoruz bunu aslında. Arkadaşlarımla ve ailemle birlikte ağaç dikmeye gittiğimizde bu hiçbir zaman sadece ağaç dikmekle alakalı değildi. Kendimize yeni bir paylaşım ve farkındalık alanı açtık. Şu an bu projeye Madrid’de başladık. 3 ayda 2000 ağaç diktik. Bunu bütün dünyaya yaymak istiyoruz. Mesela Türkiye’de ağaçlandırma için bir alan bağışlamak isteyen olursa orada da yapalım.
Bazen gerçeklerle yüzleşmekten korktuğumuz için sorunlu alanlardan kaçarız. Çevreye dair içinde olduğumuz sorunu hala kabul etmek istemiyoruz. Ama artık kabul etmemiz gerekiyor. Ve bu konuda bir şeyler yaparsak çok daha mutlu insanlar olacağız. Mutluluk dediğimiz şey kendimizi dinlemekle ve sevgiyle hareket etmekte alakalı. Ve unutmayalım günün 24 saati boyunca mutlu olamayız. Belki 24 saat boyunca mutlu olamayız ama 24 saat boyunca sevgi, saygı ve nezaket çerçevesinde hareket edebiliriz. Bu da kendimizi ve başkalarını severek mümkün oluyor. Ve de bizi neyin mutlu ettiğini bularak. Mutluluk her şeye sahip olmakla değil, sahip olduklarınla yetinebilmekle alakalı.