Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Pandemi ve fiziksel mesafe önlemleriyle yaşamaya alıştığımız bu günlerde kültür sanat etkinlikleri de sürece uyum sağlıyor. Bahar aylarının gelmesiyle ajandalarımızdaki ağırlığı artan açık hava sergilerini ve pandemiyle dönüşen sanat etkinliklerini Pg Art Gallery kurucusu Pırıl Güleşçi Arıkonmaz ile konuştuk.
Pandemi ve fiziksel mesafe önlemleriyle yaşamaya alıştığımız bu günlerde kültür sanat etkinlikleri de sürece uyum sağlıyor. Bahar aylarının gelmesiyle ajandalarımızdaki ağırlığı artan açık hava sergilerini ve pandemiyle dönüşen sanat etkinliklerini Pg Art Gallery kurucusu Pırıl Güleşçi Arıkonmaz ile konuştuk.
Ayla Turan, "Tehlikeli Oyunlar" Sergisi, "Beni Bul" Heykeli/Özel Koleksiyon
Gittikçe dijitalleşen bir dünyadayız. Dijitalleşen dünyada galerilerin konumu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Pek çoğumuzun ilk kez pandemi sebebiyle deneyimleme fırsatı bulduğu online sergiler o günlerin olmazsa olmazıydı. Sanatseverlerin yoğun bir ilgiyle takip ettikleri online sergiler, yasaklar kalkınca yerini galeri mekanlarına bir anda bırakamadı maalesef. İzleyicinin sergileri yakından görme ve eserlerle bağ kurma arzuları, kapalı alanlara girme konusundaki çekinceleri ve tedirginlikleri karşısında sönük kaldı başlarda.
Şimdilerde ise Pg Art Gallery olarak hijyen ve sosyal mesafe koşullarını gözeterek belirli kısıtlamalar dahilinde sergiler açmaya ve ziyaretçilerimizi ağırlamaya devam ediyoruz. Randevu ile ziyaretçi kabul ettiğimiz bugünlerde, izleyicilerin kendilerini daha güvende hissederek sergi görmelerine olanak sağlıyoruz. Diğer yandan hala kapalı alanlara girmekte tereddüt eden, zorunlu olarak izolasyon hali devam eden ve bizleri evlerinden takip eden izleyicilerimiz için tüm süreçleri sosyal medya hesaplarımız üzerinden yoğun olarak paylaşmaya devam ediyoruz. Sanatın, sanatçının atölyesinden sanatsevere erişiminde köprü görevi gören galeriler ve müzeler için hızla gelişen teknolojik araçlar ve dijital platformlar, bu süreçte en önemli iletişim kaynakları. Yapılan işlerin görünürlüğünü arttırabilmek için her iki kanalda da varlığımızı sürdürmeli, ‘yeni normal’ diye tabir ettiğimiz bu düzenin, ‘hibrit’ bir yapı olduğunun farkına varmalıyız. Online platformların daha demokratik bir sergileme olanağı sunarak geniş kitlelere erişilmesini sağlaması, sonsuz mekan varyasyonu sunması, süre sınırlaması olmaması gibi başlıca nedenlerden dolayı artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası olacağını düşünüyorum.
Pandemi süreci de hali hazırda var olan dijital kaynakların etkinliğinin artığı bir dönem oldu. Pg Art Gallery olarak siz nasıl adımlar attınız? Pg Online hakkında bilgi verir misiniz?
Bu sürece hızla uyum sağlamamız ve izleyicilerden aldığımız olumlu geri dönüşler sayesinde ilk başlarda yaşadığımız tedirginlik ortadan kalktı. Teknik konulardaki becerilerimiz arttı, kullandığımız dil gelişti, izleyici kitlemiz genişledi, diyaloglarımız çoğaldı... Bu durum bize, dijitalleşmenin geçici bir çözümden ziyade sürdürülebilir bir alan sağladığını ve gerekliliğini gösterdi. Bu ana fikirden yola çıkarak yeni sergi hazırlıklarına başlayıp Ahmet Rüstem Ekici tarafından tasarlanan dijital sergi platformumuz Pg Online’ı hayata geçirdik. Genç ve bağımsız sanatçıları desteklemek amacıyla kurduğumuz Pg Basement’ta açmayı planladığımız Hakan Sorar’ın kişisel sergisini izleyicilerle buluşturduk. Sanatseverlerin zaman, mekan gözetmeksizin telefon, tablet ve bilgisayar ile ziyaret edebilecekleri sergi, VR gözlüklerle de gezilebildi. Bu olağandışı sergileme biçimimize farklı bir boyut katacağını düşünerek sanatsever dostlarımıza VR gözlükler gönderdik. Dijital kanallar artık hayatımızın bir parçası haline geldi ve bundan sonra da Pg Online’da belli periyotlarda sergiler açmaya devam edeceğiz.
Pandemi sonrası dönemde sizce geleneksel sergileme biçimlerini yerlerini koruyacak mı, nasıl değişimler ön görüyorsunuz? Bu dönemde birçok sergi dijitale taşındı. Sizce sürdürülebilirliği var mı?
Pandemi döneminde pek çok galeri, müze ve fuar etkinliklerini çevirimiçi olarak sürdürdü. Bizim açımızdan sanatseverlerle diyalog kurabilmek adına oldukça verimli idi. Ancak okuduğum yorumlara ve edindiğim tecrübelere dayanarak söylemeliyim ki fiziksel olarak bir sergiyi deneyimlemenin keyfi bambaşka. Öte yandan zaman içinde özellikle uluslararası fuarlar, çevirimiçi platformlarını rayına oturtarak galerilere profesyonel sergileme biçimleri sunmaya ve gerçeğe en yakın şekilde izleyiciye ulaşmaya başladığında başka bir boyuta geçilecektir. Eğer gelişmek ve dünyaya açılmayı hedefliyorsak bizim de global olarak atılan her adımı itinayla takip etmemiz gerektiğini düşünüyorum.
Gate 27 Beyaz Sergisi'nde Pırıl Güleşçi Arıkonmaz ve Günnur Özsoy
Açıkhava sergileri de gün geçtikçe önem kazanıyor. Pg Art Gallery olarak sizin de açık hava sergi deneyimleriniz bulunuyor. Bu süreçten biraz bahseder misiniz?
Pandeminin herkes üzerindeki etkisi farklıydı ancak özlem duyulan şeyler ortaktı sanırım. Birçok olumsuz yönüne rağmen pandemi sürecinin, Pg Art Gallery ailesi olarak bize pozitif anlamda çok şey kattığını, her şarta adapte olabilmenin önemini fark ettiğimizden bahsetmiştim.
Sergi takvimimizde 2020 Mayıs ayında Çukurcuma’da açılması planlanan Günnur Özsoy’un ‘Beyaz’ adlı sergisini, pandemi nedeniyle beklettik. Günnur’la birlikte açılışı Eylül ayında yapmaya karar verdik. Hem Günnur hem de ben böylesi alışılmadık bir dönemde bu sergiyi iç mekana izleyicisiz hapsetmeye kıyamadık ve açık alan arayış sürecimiz başladı. İlk aklıma gelen sevgili Melisa Tapan’ın kurucusu olduğu, şimdilerde sanatçı konuk programları düzenleyen Gate 27 oldu. Günnur da bu muhteşem bahçeyi gezdiği an sergiyi burada gerçekleştirmeye karar verdi. Melisa’nın da bu fikre en az bizim kadar heyecanla yaklaşması, müthiş bir sinerjiye dönüştü.
Deneyimlediğiniz bu açık hava sergisi hakkında neler söylemek istersiniz? Bu sergiyi diğerlerinden ayıran unsurlar nelerdir?
Günnur’un heykellerini tasarlarken özellikle kaidelerden bağımsız olmalarını sağlaması bize özgür bir alan tanıdı. Epeydir üzerine düşündüğüm ve girişimlerde bulunduğum ‘beyaz küpün katı sınırlarını aşma’ serüvenim, ‘Beyaz’ adlı sergi sayesinde doğayla olağanüstü bir buluşmaya sahne oldu. Sanatçının sergileme biçimine getirdiği bu taze dokunuş, eşsiz bir tecrübeye dönüştü. Herhangi bir aydınlatma kullanılmaması ve doğal ışığın sürekli değişkenlik göstermesiyle sergi, her saat her dakika hatta her saniye farklı bir duygu ile deneyimlendi. 28 yıllık galericilik hayatımda açtığımız yüzlerce serginin her birinin yeri bende apayrı. Ama böylesi bir dönemde geleceğe dair endişelerimizle yüzleşirken sergiyi bir bahçeye taşıma fikri hem izleyiciye hem sanatçıya hem de bizlere bir umut kaynağı oldu diye düşünüyorum. Kapalı ortamda izleyicileri nasıl ağırlayacağımızın kaygısını taşırken açık alanda her yaştan izleyicinin korkusuzca sergi ziyaret edebiliyor olmaları herkes için mutluluk vericiydi.
Bu serginin yanı sıra Ayla Turan, Cansu Sönmez, Emre Namyeter, Göksu Gül, Günnur Özsoy, Kemal Tufan, Mahmut Aydın gibi sanatçıların kamusal alanlara yayılan çalışmaları, sanatın erişilebilirliği ve izleyici ile gündelik yaşamlarında doğrudan temas halinde olmaları açısından oldukça kıymetli benim için.
Sosyalleşme arzumuz hepimizi kış aylarında bile açık alanlarda daha çok vakit geçirmeye yöneltti. Yaşadığımız bu sıra dışı dönemde koleksiyonerlerin evleri beraberinde balkon, teras ve bahçe gibi açık alanlarında da sergileyebilecekleri yapıtları sıklıkla koleksiyonlarına dahil etme eğilimlerinin arttığına değinmek isterim.
Kemal Tufan "Görünmez Çocukluğum" Heykeli/ Özel Koleksiyon
Dijital sergiler hayatımızın bir parçası haline gelse de fiziksel olarak sergi ve galerileri ziyaret etmeyi çok özledik. Sanatı ve açık hava etkinliklerini birleştirebileceğimiz açık hava etkinlikleri arasındaki favorilerinizi merak ediyoruz…
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Çağdaş İstanbul Vakfı tarafından düzenlenen, aralarında Pg Art Gallery sanatçılarından Ayşe Gül Süter, Emre Namyeter ve Melis Buyruk’un da farklı tekniklerde ürettikleri çalışmalarının bulunduğu ‘İstanbul The Lights’, şehrin farklı noktalarına yayılan en son deneyimlediğim etkinlikti. Açık havada düzenlenmesinin yanı sıra teknolojinin de dahil edilmesi, etkinliğe farklı bir boyut katarak, alıştığımız sergileme tekniklerinin gelecekte sınırlarının daha zorlanacağının ipuçlarını veriyordu.
Öne çıkan bir diğer açık hava etkinliği ise Ekim 2020’de Kemal Tufan küratörlüğünde dünyanın hala kullanımda olan en eski tersanesi olarak bilinen Haliç Tersanesi'nde düzenlendi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla gerçekleştirilen ‘Tersane-i Amire’de Çağdaş Sanat’ adlı sempozyum, Ayla Turan, Kadriye İnal ve Kemal Tufan’ın da aralarında bulunduğu 7 sanatçıyı bir araya getirdi. 16 gün süren bu sempozyuma katılan sanatçıların, tersanelerde ana malzeme olarak kullanılan paslanmaz çelik ve demirden ürettikleri büyük ölçekli heykelleri, İstanbul’un çeşitli bölgelerinde, kamusal alanlarda daimi olarak sanatseverlerle buluşacaklar.