Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Japon sanatçı Chiharu Shiota, İstanbul’un iki kıtayı birleştiren konumundan yola çıkarak ürettiği büyük ölçekli enstalasyonu Dünyalar Arasında ile İstanbul Modern'de
İstanbul Modern’de 6 Eylül’de açılan Chiharu Shiota: Dünyalar Arasında başlıklı sergi, uluslararası alanda tanınan performans ve enstalasyon sanatçısı Shiota’nın bellek, kimlik, göç ve yolculuk gibi temalar üzerine ürettiği eserlerine yer veriyor. Performans, video, yerleştirme ve resim gibi çeşitli formlarda işleri içeren sergi, aynı zamanda Japonya ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yıldönümünü taçlandırıyor ve sergiye adını veren Dünyalar Arasında adlı büyük ölçekli enstalasyonu merkezine alıyor. 2015 yılında Venedik Bienali’nde Japonya’yı temsil eden sanatçı, özellikle gündelik nesneleri birbirine eklemlediği ağlarla kurguladığı devasa enstalasyonlarda, farklı boyutlarda tezahür eden kişisel bilinç akışlarının duraklarına referans veriyor. Duyguların sıradan nesnelerle bağlandığı noktalarda, ipliklerle kurulan yapıtların içinde izleyici; anahtar, sandalye, yatak, elbise ve ayakkabı gibi gündelik eşyaları gözlemleyerek, kendi hafızasını ve zihnini uyaran unsurlarla karşılaşıyor. 1972 yılında Osaka’da do ğan sanatçı, tuvalden heykele, çizimden fotoğrafa farklı ifade biçimlerinde insanın varoluşuna dair kişisel ve kolektif süreçleri sorgularken, hafıza ve bilincin akışını sağlayan ağların tanımını yeniden yapıyor. 2008 yılında Japonya Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’nın Sanatçılar için Teşvik Ödülü’ne layık görülen sanatçının ipliklerle birbirine bağladığı yerleştirmelerle yarattığı eserlerinin, özellikle 2000’li yıllardan başlayarak günümüze değin sürdürdüğü pratiğini yapılandırdığını ve sanatının temel karakterini ördüğünü vurgulamak gerekli.
Japonya ve Türkiye arasındaki dostluğu kutlayan Chiharu Shiota: Dünyalar Arasında sergisi, aynı zamanda sanatçının İstanbul’daki deneyiminin de bir tercümesi. Shiota ile müze yayını için gerçekleştirilen söyleşide, sanatçının hem kentle ilgili tecrübesi hem de İstanbul Modern’e özel ürettiği enstalasyona dair noktalar oldukça ilginç. “Müzeyi gezdiğimde limanda o kadar çok gemi ve insan gördüm ki, buranın bir umut yuvası olduğunu düşündüm” diyor sanatçı. Onun için İstanbul, birçok insanın ve farklı kimlikleriyle kişilerin hareketini kapsayan bir sığınak. Mekana özgü eserler yaratan sanatçıların bir çeşit saha araştırması sürecinden geçtiği düşünüldüğünde, sanatçının hem şehri hem de İstanbul Modern’i kendi bağlamı içinde değerlendirdiğini görüyoruz. “İşlerimi üretirken, mevcut yapıları görürüm ve mekanın tarihi hakkında bilgi edinirim. İstanbul Modern’i ziyaretim sırasında müze programları ve müzeye ev sahipliği yapan liman hakkında detaylı şekilde konuştuk.” Dünyalar Arasında adlı yerleştirmesi için limana odaklanmayı tercih eden Shiota, sergi alanlarının pencerelerinden limanın görülebilmesinin de bu seçimde etkili olduğunu belirtiyor. “İstanbul, tarihi bir şehir ve çok eski bir limana sahip. Zaman çizelgesi milattan önce 6300 yılında başlıyor ve bugüne dek devam ediyor.”
Beyaz küpe benzeyen sergi alanında iplikleriyle üçboyutlu bir çizime benzeyen yeni bir alan yaratan sanatçı, ‘yokluk içinde varlık’ temasından yola çıkarak gerçekleştiriyor çalışmasını. Zira burada, tanımadığı insanlara ait olan nesneleri kullanarak anonim belleklere ait öğeleri somutlaştırıyor. İpliklerle bireysel hafızaları birbirine bağlayan sanatçının Dünyalar Arasında yerleştirmesinde kullandığı kırmızı, siyah ve beyaz ipliklere iliştirdiği bavullarla ilgili hikayesi ise oldukça enteresan. “Bit pazarını ilk ziyaret ettiğimde ve çantayı gördüğümde onu satın alma ihtiyacı duydum. Evde bavulu açtığımda el yazısıyla yazılmış bir liste buldum. 5 çift çorap, 5 gömlek gibi şeyler yazıyordu. Bu kişinin benim gibi olduğunu düşündüm. Bavul neredeyse 70 yıllıktı ama insanlar seyahat ederken eşyalar pek farklı olmuyor. Bu kişiyle hiç tanışmadım ama bu nesne aracılığıyla onu tanıyormuş gibi hissediyorum.”
Fotoğraf: İstanbul Modern
Çalışmalarında sınır mefhumunu araştıran Shiota’nın eserlerinde, kendi biyografisindeki yer değiştirmelerin ve yolculukların da katkısı yadsınamaz. Japonya’dan başka ülkelere taşınırken yanına aldığı eşyalar birer bellek parçası olarak yeni yaşamına katılıyor ve belirsizliğin içinde hafızaya tutunduğu noktalar olarak tezahür ediyor. “26 sene önce Japonya’dan Almanya’ya taşındığımdan beri ‘arada’ yaşıyormuş gibi hissediyorum. Japonya’da yaşarken milliyetim hakkında pek düşünmezdim, bazen Japon olduğumu bile unuturdum. Herkes seninle aynı kültürde yetiştiğinde, bu, etrafındaki hava gibi görünmez hale gelir. Ancak Almanya’da yaşadığım için milli kimliğimle daha fazla yüzleştim; birçok milletten insanın bulunduğu bir ortamda yaşıyorum ve hepimizin farklı kültürleri soluyup yaşayarak büyüdüğümüz çok aşikar.”
Üretimleriyle izleyicinin belleğinde kalan ve kendi hikayeleriyle ilintilenen imgeler bırakan Shiota, aslında sınır kavramından yola çıkarak hafızayı araçsallaştırıyor ve soyut düzlemde sınırsız evrenler yaratıyor. “Üçboyutlu alanlarla bir tuval arasında hiçbir fark olmadığını düşünüyorum. İp kullanmak nefesi ve mekanı keşfetmeme olanak tanıyor. Aynı zamanda iplik birikimleri bir yüzey oluşturuyor. Bu şekilde, yavaş yavaş bir evrene doğru genişleyen sınırsız alanlar yaratabiliyorum. Artık gözlerimle bir ipliği takip edemediğimde tamamlanmış gibi hissediyorum.” Bir anlamda sanatçı katmanlarla oluşturduğu birikimle, kendi kalbinden izleyicinin dimağına uzanan yüzeyler elde ediyor; ipliklerle yapıtlarına bağlıyor.
İstanbul Modern’de gerçekleşen Chiharu Shiota: Dünyalar Arasında başlıklı sergi 20 Nisan 2025 tarihine dek ziyaret edilebilir.