Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sanatın kendisini ifade etmek için mükemmel bir araç olduğunu düşünen Hayal Pozanti, doğanın güzelliğinden İlham alarak yeni dünyalara yolculuk yapıyor. Sanatçının New York’ta açılan The World For A Mirror başlıklı sergisi vesilesiyle kendisini daha yakından tanıyoruz.
Hayatta kimi zaman yürümekte olduğumuz yoldan uzaklaşıp heyecan verici yeni patikalara doğru adımlar atabiliyoruz. Bir sanatçının kariyer yolculuğunda görmeye alışkın olduğumuz bu değişimler, ressam Hayal Pozanti’nin hikayesinde de karşımıza çıkıyor. Onun hikayesini başa sardığımızda, yaşamında klasik bir “Evreka!” ânı olmadığını görüyoruz. Sanata ilgi duyduğunu fark ettiği belirli bir an olmadığını ancak küçüklüğünden itibaren bu yönde bir eğilimi olduğunu söylüyor Pozanti. Bu ilgiyi fark eden ailesinin ve öğretmenlerinin yönlendirmeleriyle sanat yolculuğuna başlıyor. Sanatçı oluşu bilinçli bir kararla olmasa da, ifade etmek istediği bir şeyler olduğunu ve sanatın bunun için mükemmel bir araç olduğunu anlatıyor. Yani yolunu kendini dinleyerek bulanlardan o da. Sanat eğitimini Türkiye’de alan Pozanti, buradaki eğitimin kavramsal odaklı olduğunu; bunun da nesneleri göz ardı etmemek ve fikirlerine odaklanması için onu teşvik ettiğini anlatıyor: “Bu bana, yaptığım şeyleri neden yaptığımı, bunların ne anlama gelebileceğini ve bunları yapmanın neden gerekli olduğunu iyice sorgulama gücünü verdi.”
Pozanti’nin çalışmaları resim, dijital kolajlar ve gif’ler etrafında şekillenmiş olsa da son beş yılda çalışmalarında belirgin bir değişim görülüyor. Sanatçı, birkaç yıldır hiç kolaj veya gif yapmadığını, şu anki tek odağının resme yönelmek olduğunu söylüyor. Mevcut çalışmaları, doğal peyzajın güzelliğinden ilham alan yeni dünyalara davet ediyor bizi. İlham bulmak için ise doğaya döndürüyor rotasını. Günlük yürüyüşlerin, çiçek bahçesinin ve seyahatlerinin kendisine ilham verdiğini söylüyor. Üretim sürecini şöyle anlatıyor: “Açık havada çalışmalar yapıyorum ve bu çalışmaları öğeler eklemek üzere stüdyoma götürüyorum. Bu eskizleri tamamladıktan sonra, çalışmayı ve eskizi birleştirerek tuvale aktarıyorum. Yağlı boya kalemleri kullanıyorum ve parmaklarımla karıştırarak boyuyorum.”
Pozanti, resim yapmanın kendisini fiziksel gerçekliğe bağladığını ve ekrana bakmadan geçen bu süreçte dünyayla bağlantı kurmasına yardım ettiğini vurguluyor. Bu durumdan da çok memnun. Ancak yine de sanatın özgürleştirici bir deneyim olduğunun ve sınırlamaların anlamsızlığının farkında: “Bence çağdaş sanatçılar kendilerini ifade etmek için ne kullanmak istiyorlarsa onu kullanmalılar.”
Pozanti’nin gidecek çok uzun bir yolculuğu olduğunu biliyoruz. Ancak onu bir zaman yolculuğuna davet ediyoruz ve bu zamana kadar katıldığı en heyecan verici sergiye uzanıyoruz. İstikamet, New York Halk Kütüphanesi’nin bünyesinde yer alan Stavros Niarchos Foundation Kütüphanesi. Orada bulunan Instant Paradise isimli kalıcı yerleştirmesini anlatmaya başlıyor sanatçı: “Ana rafın dört kat yüksekliğindeki tavana asılan, bulmaca gibi bir yapı. 95 orta yoğunluklu fiber levhadan oluşan çalışma, boyanmış ve 12 kümeye ayrılmıştı. Her bir küme, yazılı iletişimin gelişimine önemli katkıları olan nesnelerin veya kavramların yaratıldığı tarihlerin şifrelemesi gibiydi. Bu kilometre taşlarının listesi; M.Ö. dördüncü bin yılda Mezopotamya’da kil tabletlerinden Braille alfabesine, daktilonun icadından 20. yüzyılın sonuna doğru elektronik mürekkebin icadına kadar pek çok şeyi kapsıyordu. Bu çalışma benim için gerçekten önemli çünkü iletişimin evrensel bir eylem olarak görülmesinin yanı sıra sınırları, milliyetleri ve katı kategorik ayrımları aşan bir şey olduğunu hatırlatıyor. Bu da izleyicilere, küresel bir kolektif amacı hatırlatıyor.”
Fotoğraf: Didem Çıvgınoğlu
Pozanti uzun bir süre dünyanın en önemli sanat metropollerinden New York’taydı. Yedi yıllık New York macerasını harika bir deneyim olarak hatırlayan sanatçı; “Orada başarılı olursan her yerde başarılı olabilirsin klişesi kesinlikle doğru” diyor. Şehrin enerjisi, hızı ve sosyal ortamlarıyla kendisini beslediğini ama bir yandan da meydan okuduğunu söylüyor. Bu meydan okumanın da hem zihinsel hem fiziksel olarak kendi ayakları üzerinde durmasına destek olduğunu öğreniyoruz.
Pozanti, 2018’de Los Angeles’a gitmek için New York’tan ayrılma kararı aldığında gerçek bir yerli gibi hissetmek için minik bir maceraya başlamış: “Hayatımda ilk kez hareketli bir şehir ortamının dışında yaşamayı deneyimledim. Bu durum sanat yapma biçimimi ve yaşamak isteyebileceğim yerlerde nelere değer verdiğimle ilgili düşüncelerimi önemli ölçüde etkiledi” diyerek anlatıyor. Pozanti şu an Vermont’ta yaşıyor. New York’taki yaşamına göre daha sakin bir tempoda geçen bir rutini var artık: “Buradaki hayatım doğa yürüyüşleri, şelaleler ve vahşi hayvanlarla dolu ama aynı zamanda yaşadığım kasabada gerçekten güzel restoranlar, barlar ve mağazalar var, bu yüzden bir şekilde şehir dürtüsünü tatmin ediyor.” Bu arada New York ile bağını koparmış değil, sık sık ziyaret ettiğini sözlerine ekliyor.
Pozanti için yakın gelecekte bir Türkiye sergisi görünmüyor ancak şu anda New York’ta sanatseverlerle buluşan bir sergisi var. The World For A Mirror başlıklı sergi için; “Doğanın organik formlarından ilham alan yeni dünyalar hayal ettim” diyor. 27 Mayıs’a kadar devam edecek sergide, izleyicileri nelerin beklediğini az çok öğreniyoruz Pozanti’den. Peki, bundan sonrası için onu ne bekliyor, gelecek neler getirecek? Yanıtlıyor: “Daha çok eskiz, daha çok resim ve daha çok hayal.”