Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
İsviçre’nin etkileyici şehirlerinden Basel’de gerçekleşen 2025 Art Basel, bu yıl 289 galeriyi ağırlıyor.
Her yıl haziran ayında bir hafta boyunca, sanat dünyasının kalbi İsviçre’nin büyüleyici şehri Basel’de atıyor. 2025’te 56. kez düzenlenecek olan Art Basel, 17–22 Haziran tarihleri arasında 90.000’e yakın koleksiyoner, küratör, sanatçı ve sanatseveri Ren Nehri kıyısında bir araya getiriyor. Bu yıl 289 galeriyi ağırlayacak olan fuar, yalnızca sergi alanlarıyla sınırlı kalmayıp, tüm şehre yayılan enstalasyonlar, performanslar ve etkinliklerle gerçek bir sanat haftasına dönüşüyor. Stefanie Hessler küratörlüğündeki “Second Nature” temalı Parcours programı, yapay olanla organik olan arasındaki sınırları irdeleyen eserleriyle dikkat çekiyor. Liste, Volta ve Basel Social Club gibi alternatif fuarlar ise genç galerilere ve deneysel yaklaşımlara ev sahipliği yaparak sanatseverlere farklı perspektifler sunuyor. Yazının devamında bu yıl 2025 Art Basel’de öne çıkan sanat eserlerini inceleyin.
Sanatçının eşi Jean Tinguely’e adadığı bu kinetik heykel, izleyicinin varlığını algılayan bir fotosensörle çalışıyor. Renkli ve dinamik yapısıyla izleyiciyle etkileşime giren bu eser, sanat ve aşk arasında kurulmuş duygusal bir köprü gibi.
Color Field resminin öncülerinden Frankenthaler, bu işinde canlı mavi ve sarı tonları kullanarak soyut bir göl manzarası yaratıyor. Mavi boşluklarda ortaya çıkan kuş formları, soyutla figüratif arasındaki sınırları bulanıklaştırıyor ve izleyiciyi dikkatli bakmaya davet ediyor.
Lassnig’in nadiren sergilenen bu eseri, sanatçının genellikle figüratif olan tarzından uzaklaşarak daha soyut bir anlatım dili benimsediği bir dönemden geliyor. İçsel duyguların renkle ve biçimle dışavurumu, izleyiciye ruhsal bir otoportre sunuyor.
Büyük ölçekli bu dramatik resim, savaş nedeniyle zorunlu göç kavramını işlerken evrensel bir insanlık trajedisine dikkat çekiyor. Guston’un geç dönemine ait bu eserdeki figüratif anlatım, politik ve duygusal bir yoğunlukla birleşiyor.
Tinguely’nin kinetik heykel sanatına yaptığı devrimci katkının en güçlü örneklerinden biri olan Baluba II, hareket ve mekanizmanın sanattaki potansiyelini gösteriyor. Bu dinamik yapı, izleyiciyle etkileşime girerek klasik heykel anlayışını yerle bir ediyor.
Geometrik soyut sanatın öncülerinden Herrera’nın bu erken dönem çalışması, sade ama güçlü kompozisyonuyla dikkat çekiyor. Renk, çizgi ve boşluk arasındaki gerilim, sanatçının yıllar sonra hak ettiği itibara kavuşmasının temelini oluşturuyor.
Doğal malzemelerle – bitkiler, doldurulmuş bir ahtapot, süngerler – yapılan bu yenilikçi triptik açılıp kapanabilir özelliğiyle dikkat çekiyor. Doğanın sonsuz biçimsel olasılıklarını kutlayan bu eser, sınırları zorlayan materyal kullanımıyla öne çıkıyor.
Duchamp’ın 1919’daki ikonik Dadaist işi L.H.O.O.Q.’nun bu geç dönem versiyonu, orijinalinde Mona Lisa’ya eklenen bıyık ve Fransızca müstehcen kelime oyununu bu kez tersine çeviriyor: Bıyık silinmiş. Bu küçük müdahale bile Duchamp’ın sanatın kutsallığını ve ciddiyetini sorgulayan yaklaşımını sürdürdüğünü gösteriyor.