Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
BİFO ile dünyaca ünlü piyanist Chloe Ji-Yeong Mun, verecekleri konserde müzik tutkunlarını Mozart’ın dünyası ile buluşturacak.
Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası (BİFO), 28 Kasım Perşembe günü onursal şefi Gürer Aykal yönetiminde, dünyaca ünlü piyanist Chloe Ji-Yeong Mun’a eşlik edeceği Mozart’tan Sevgilerle adını taşıyan konserde, Mozart’ın farklı dönemlerine ait eserlerini seslendirecek. Türkiye’yi ilk kez ziyaret edecek olan piyanist Chloe Ji-Yeong Mun, burada gerçekleştireceği ilk konserin BİFO ve Gürer Aykal ile olmasının kendisi adına bir onur olduğunu Vogue Türkiye’ye anlattı.
Beş yaşındayken bir gün anaokulundan döndüğümde anneme piyano çalmayı öğrenmek istediğimi söyledim. Öğretmenimiz, şarkı söylememiz için piyano çalardı ama ben şarkı söylemekten çok piyanoyla ilgileniyordum. İşte böyle başladım. Bu olayların çoğunu hatırlamıyorum ama sanırım o an bir hayranlık duydum ve hâlâ öyleyim.
Bu yarışmalara katıldığımda çok gençtim -18-19 yaşlarında- ve müzik dünyası hakkında pek bir şey bilmiyordum. Tek istediğim ilerleme kaydetmek, sahnede olmayı öğrenmek ve kendime dürüst olmaktı. Yarışmaların ardından bir anda çok fazla konser vermeye başladığımda açıkçası kafam karıştı ve buna hazır olmadığımı hissettim. Oldukça zor birkaç yıl geçirdim. Pandemi döneminde, çoğu konser iptal edildiğinde, sonunda düşünmeye, kendimi daha iyi anlamaya ve düşüncelerimi toparlamaya zamanım oldu. Böylece ne yapabileceğimi ve ne yapmak istediğimi daha iyi kavradım. Ancak şüphesiz, bu yarışmalar bana dünyanın farklı ülkelerinde performans sergileme fırsatları sundu ve hâlâ da sunmaya devam ediyor.
İkisine de ihtiyacım var. Biz piyanistler, keşfetmek ve incelemek için çok geniş bir repertuvara sahip olduğumuz için şanslıyız. Oda müziği çalmanın verdiği keyif ise muazzam. İyi bir dengeyle insan nasıl daha fazlasını isteyebilir?
Büyük orkestra şeflerinin vizyonu, içgüdüsü ve öngörüleri sayesinde çok şey öğreniyoruz ve ilham alıyoruz. Bir piyanist olarak, bir orkestranın içinde olup büyük senfonileri bir arada çalmanın nasıl bir his olduğunu merak ediyorum. Bir orkestrayla çaldığımda açık fikirli bir şekilde birbirimize bağlandığımızı hissettiğimde, bu tamamen farklı bir dünya oluyor ve bu deneyimi başka hiçbir şeyde yaşayamazsınız. Bana daha büyük bir perspektif kazandırıyor; her enstrümanın farklı sesini hayal etmeme ve daha geniş bir vizyona sahip olmama yardımcı oluyor.
Müzik aracılığıyla gerçeği ve yaşamın özünü aramak ve bunu insanlarla paylaşmak istiyorum. Bu hem bu dünyayla ilgili hem de bu dünyanın ötesinde bir şey. Birinin kalbine ve ruhuna ulaşabilir ve onları doldurabilirsem, bu benim için bir anlam ifade ederdi.
Bu, Türkiye’ye ilk gelişim ve ilk konserimin BİFO ve Maestro Gürer Aykal ile olması benim için büyük bir onur ve mutluluk kaynağı. Ayrıca Mozart’ın güzel programını çalacağımız için mutluyum. Türkiye’den değerli arkadaşlarım var ve bana Türklerle Güney Koreliler arasında birçok benzerlik olduğunu söylerlerdi. Bu, benim için unutulmaz bir deneyim ve anı olacak.
Bana göre Mozart’ı diğerlerinden ayıran şey, müziğinin adeta gökten geliyor olması. Onun müziğini dinlediğimde kalbime doğal bir şekilde ulaşıyor ve beni etkiliyor ama çaldığımda çok yüksek bir yerden geldiğini ve erişilmez olduğunu hissediyorum. Yine de beni en çok etkileyen onun karanlık tarafı. Gülümsüyor gibi görünüyor ama içinde acı, karanlık ve melankoli var. Elbette bu sadece benim hissettiğim bir şey. Daha saf bir yaklaşım sergilemeye ve dâhinin müziğinin kendisini konuşturmasına izin vermeye çalışıyorum.
Büyük sanat eserleri zamansızdır diyebilirim. Yüzyıllar sonra bile hâlâ var olan, bizi etkilemeye, öğretmeye ve daha iyi olmamıza yardımcı olmaya devam eden tablolar, klasikler gibi. Mozart, Bach ve Beethoven’ın müzikleri de bu şekilde.
Kore’de 10 yıl boyunca eğitim aldığım eski öğretmenim Profesör Daejin Kim ve 2022’den beri mentorum olan Sir András Schiff. Onlara minnettarım. Ayrıca çok hayranlık duyduğum büyük müzisyenleri de anmak isterim: Cortot, Schnabel, Heifetz, Casals.
Bir müzisyen olarak benim için en önemli şey, kendimi geliştirmeyi asla bırakmamak. Daima daha yüksek ve daha büyük bir şeyin peşinden gitmek, çünkü müziğin dünyası sınırsız. Bu bir yandan acı verici olsa da aynı zamanda gerçekten sevdiğimiz işi ömrümüzün sonuna kadar yapabiliyor olmamız bizi şanslı kılıyor. Müziğin olmadığı bir hayatı hayal edemem.