Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Arkeolojik buluntuları çağrıştıran, antik medeniyetlerden ilhamlar taşıyan mücevherler, günümüzden kaçışa yarayan bir çeşit portal görevinde.
Popüler kültürde gerçeklerden kaçışa dair bir yönelim var. Mavi canlıların yaşadığı paralel evreniyle Avatar, muzip gulyabanileriyle Wednesday ya da canavarların kol gezdiği Orta Dünya’sı ile The Witcher; çok tutan bu bilim kurgu ve fantastik yapımlar, çevrenizde aile dizimi ve transandantal meditasyon gibi ezoterik kişisel gelişim yöntemlerine merak sarmış grupların birer yansıması sayılabilir. Bilinmeyene olan ilgi yeni bir fenomen değil, ancak dini veya spiritüel sembollerin dışındaki geçmiş çağlara ait kadim motifler, bu akıma paralel olarak mücevher platformunda yükselişteler. Vintage değil daha çok “antik ilhamlı” olarak tanımlayabileceğimiz bu tasarımlar, dünyayı meşgul eden acı gündemden uzaklaşmaya yarayan, bir çeşit escapist tılsım görevi görüyor. “Önceki hayatımda Eski Mısır’da…” ile başlayan cümlelerin, sanki şimdiki hayattan memnuniyetsizliği ve bir sonrakine dair umutları temsil edişi gibi, bu tasarımlar da zamanın döngüsünü ve farklı yaşam hikayelerini anlatır gibiler. High jewellery alanından Messika’nın 110 karatlık ham bir elması özenle keserek hazırladığı Beyond the Light ve Silvia Furmanovich’in değerli taşlar ile el boyaması papirüs gibi malzemeleri buluşturup hiyeroglif ve sembollerle süslediği Egypt koleksiyonları gibi, yeni nesil markalardan Darius Jewels’ın pırlantalı altın figüratif çalışmaları ile Dyne’ın fütürizm ve arkeolojiyi kesiştirdiği yüzükleri, Antik Mısır’ı yad eden son örneklerden.
Eski çağları anmak için şekil kadar içeriğe önem veren isimler de var; tıpkı Gucci’nin son high jewellery koleksiyonunda yer verdiği ve Romalı niş mücevher markası Le Sibille’in uzmanlaştığı mikro-mozaik zanaatıyla bezeli parçalar gibi. New York merkezli Prounis, Greko-Romen ilhamları 22 karatlık altın montürlerde sergilerken, lapis lazuli ve karnelyan gibi taşları tarihi oymacılık zanaatı intaglio ile şekillendiren Benedetta Dubini ise 2014 yılından beri antika paraları Roma’daki atölyesinde mücevherlere entegre ediyor. Ham görünümlü madalyonları ile Greko-Romen çizgiyi son birkaç yıldır gündemde tutan Alighieri’yi de bu başlık altında unutmamalı. Mücevher meraklılarının yakın takibe alması gereken bir diğer yetenek ise Loren Nicole. Aslen bir arkeolog olan Nicole’ün Perslerden Vikinglere antik medeniyetleri tarihi tekniklerle atölyesinde ele aldığı çalışmaları, ören yeri kazılarında hasarsız ele geçirilmiş hazineleri çağrıştırıyor. Türkiye’den bu akımın temsilcilerine gelirsek; Hititler, Sümerler ve Göbeklitepe uygarlığı gibi Anadolu’dan izleri 1972’den bu yana koleksiyonlarına taşıyan Urart vazgeçilmez bir referans oluştururken, yeni jenerasyon tasarımcılardan mitolojik ve antik çağ motiflerini renkli değerli taş ve sarı altınla çalışan Rafael Indiana ve Anim ile yaptığı işbirliğiyle radarımıza takılan Daga Jewels’ı sayabiliriz. Arkeoloji ve el zanaatlarının kesişim kümesi Türkiye olunca, masallara doğru mücevherle yolculuğa çıkmak isteyenlerin kaçış bileti sayılabilecek tasarımları şanslıyız ki çok da uzaklarda aramamıza gerek yok.