Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mücevher nostaljik imajlar ile sunulsa dahi son teknolojiden sürekli faydalanırken, teknoloji pırlantalar ile süslenmesine rağmen bir türlü mücevhere dönüşemiyor. Yeniliklere dayalı bir beyin fırtınası…
Mercek gibi gözlükleriyle küçük ahşap masası üzerine eğilmiş çalışan beyaz saçlı bir amca... Mücevher ustası denince akılda beliren bu romantik görüntünün doğruluk payı var, ancak perdeler arkasında işleyen kompleks üretim aşamaları olduğu da bir gerçek. Dev markalar, köklü tarihlerini vurgulamak ve zanaatkar imajlarını pekiştirmek için böylesi görüntülere başvurmakla beraber aslında high jewellery atölyeleri ve araştırma-geliştirme stüdyoları dışında son sürüm makine ve üretim süreçlerinden yararlanıyorlar. Hikaye anlatıcılığı konusundaki başarılarından olsa gerek, mücevher ve teknoloji kelimeleri beraber kullanıldıklarında pazarlama stratejileriyle şartlanmış algılarımızdan red yiyorlar. Oysa günümüz mücevherinde neredeyse her şeyi teknolojiye borçluyuz; ham bir elmasın hangi açılardan nasıl kesilirse optimum kalitede pırlantalar sağlayacağını hesaplayan programlardan o kesim işlemini yapan lazer cihazına, CAD yazılım üzerinde çizilen bir tasarımdan onun üzerine 3D printing metoduyla ölçeklenerek oturtulan taşlara, biz farkında olmasak da modern mücevher son tekniklerle şekilleniyor. Tam da bu yüzden tarihi el zanaatlarının tehlikede olduğunu ve korunmaları gerektiğini sürekli duyuyoruz.
Boucheron Halo Bilezik
Seri üretime karşı tek örnek, canavar makinelere karşı tonton usta… Aslında bu iki cephe sürekli savaş halinde değiller, beraber güzel işler de çıkarıyorlar. Birkaç yıl önce Boucheron, profesyonel bir havacılık şirketiyle çalışarak gümüş ve titanyum püskürtme tekniğiyle kaya kristali üzerinde muazzam gökkuşağı etkileri yaratan Holographique high jewellery koleksiyonu sunmuştu. Asya’nın yükselen isimlerinden G Suen sanal gerçeklik ve yüzlerce yıllık yeşim taşı oymacılığını buluştururken, Plevé değerli taşları klasik altın montürün tırnaklarından faydalanmak yerine özel geliştirilen bir çeşit sıvı seramik içine yerleştirerek minyatür mozaikleri andıran parçalar hazırlıyor. Günümüzde Vhernier’den Boghosssian’a farklı markaların atölyelerine sızan ve mücevherde kullanımı gittikçe sıklaşan titanyum ise binlerce yıllık mücevher geleneğine hafif ve dayanıklı olmasıyla daha yeni katılan bir malzeme. Özetle büyüklü küçüklü marka ve tasarımcılar, özgün işler ortaya koymak istediklerinde geleneksel işlemlere bir tutam teknoloji serpiştirme ihtiyacı duyuyorlar. Teknoloji kendi başına mücevhere ilham kaynağı dahi olabiliyor; Paola Mirai ve Oushaba, elektronik atıkları zanaat ve değerli madenlerle upcycle ederek pop-art tadında parçalar hazırlıyorlar.
Samsung Galaxy’nin iOS ile uyumlu Oura yüzüklere rakip olarak Android işletmelerle uyumlu lanse ettiği akıllı yüzük
Artırılmış gerçeklik sayesinde sanal olarak deneniyor ya da AI analizlerden sonra müşteri alışkanlık ve tercihlerine birebir hitap edecek şekle girebiliyorlar; mücevherler teknolojiden faydalanıyor ama teknoloji bir türlü mücevhere dönüşemiyor. Kablosuz kulaklıkları bir küpe gibi altınla süsleyen Planet Beyond ya da Apple Watch için pırlantalı bilezikler tasarlayan Margot McKinney gibi örnekler artmıyor, hatta tek atışlık PR projesi olarak kalıyor ve benimsenemiyorlar. Bu cihazların değerli taşlarla kaplanması onları otomatik olarak mücevher statüsüne yükseltemiyor çünkü en temelde mücevher ile fonksiyonellik doku uyuşmazlığı yaşıyor. Sadece estetik ve zanaat uğruna yaratılan kişisel bir süs objesi ile kalp ritmini, vücut ısısını hatta menstrüasyon döngüsünü takip edebilen bir bilezik ya da kolye, gümüş zinciri ya da pırlantalarına rağmen aynı şekilde algılanamıyor. Mücevher sadece duygusal bir hatırat olarak kalmak istiyor, karat ve gramaj değerleriyle bir yatırım aracına dönüştüğü okazyonları bize unutturulmaya çalışılıyor. Bilim insanları ve girişimciler ise ten ile etkileşim içinde olmasından ötürü mücevheri bir araç olarak ele almaya devam ediyorlar. Washington Üniversitesi’ndeki araştırmacı bir ekibin vücut ısısını takip etmesi için hazırladığı küpe ya da Samsung Galaxy’nin iOS ile uyumlu Oura yüzüklere rakip olarak Android işletmelerle uyumlu lanse ettiği akıllı yüzük bunun son örnekleri. Belki takanın hayatını dahi kurtarabilirler ama ne bir sevgilinin hediye edeceği ne de bir büyükanneden yadigar kalacak bir yüzüğün manevi yerini tutamayacakları kesin.