Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Mitolojik ilhamlar, geri dönüştürülmüş malzeme ve ışık enerjisi, geçmişten çıkagelen ikonlar... Cartier’nin çarpıcı yeniliklerini saat tasarım direktörü Marie-Laure Cérède ile konuştuk.
Sürdürülebilirlik; tüm dünyanın dilindeki kelime. Cartier, ortak kurucularından olduğu Responsible Jewellery Council’in adil ve dürüst prensipleriyle 2005’ten bu yana doğa dostu üretim yapmak için kafa yoruyor. Bu yıl en somut örneğiyle dijital ortamda gerçekleşen Watches & Wonders fuarında tanıştık: Geri dönüştürülmüş malzemeden kayışıyla Tank Must, atık ve elmasları yan yana getiren, Cartier zarafeti ve ustalığıyla donatılmış klasik ama bir o kadar yenilikçi bir tasarım. Kasasında gizli SolarBeat adlı fotovoltaik mekanizmasıyla bu saat, herhangi bir deri kayış üretimine kıyasla altı kat daha az karbon ayak izi bırakıyor. Elbette X bir moda markasının seri üretimiyle lüks bir mücevher evinin sunduğu zanaat eserlerinin adedi, doğa tahribatı alanında karşılaştırılamaz. Özellikle bu yıla ait Libre serisindeki tsavoritlerle süslü özel edisyon Baignoire modelinden sadece 50 adet veya 734 tane pırlantanın heykelsi bir pantere şekil verdiği mine işlemeli Panthère Songeuse modelinden sadece 30 adet üreteceği hesaba katılırsa, aile yadigarı, zamansız ve bir ömür boyu olmasıyla halihazırda doğasında sürdürülebilirlik olan Cartier’nin tabiatı kollayışı ayrı bir saygı uyandırıyor. Tank Must ve diğer yenilikleri, saat tasarım direktörü Marie-Laure Cérède’den dinledik.
Dünya büyük bir şok atlatıyor, lüksün temsilcilerinden Cartier üzerinde bunun nasıl bir etki yarattığını gözlemliyorsunuz?
Kreatif açıdan bakarsak dünyanın geçtiğimiz yıldan beri yaşamakta olduğu bu süreç, yaratma felsefemizi etkiledi. Daha gelişmiş bir tasarım ve daha gelişmiş bir zanaat talep eder olduk; lüks saat işinde olan bizler için bu ikili günümüz koleksiyonlarının temelini oluşturuyor. Artık telefonunuzdan bilgisayarınıza her yerde zamanı takip etmeniz mümkün ve bizden beklenen safi saat değil, güçlü bir tasarım, zanaat ve hatta sürdürülebilirlik söylevi olan yaratımlar. Bu açıdan Tank Must örnek teşkil eden bir yenilik. Tank zarafetini temsil etmesi, güncellenmiş bir tasarım ve mantıklı bir fiyata sahip olması ve sürdürülebilir olması için bu model üzerinde uzun zamandır çalışıyoruz.
Evet, bu yıl sunduğunuz yenilikler arasında en çarpıcı olanı, içinde yer alan fotovoltaik hücreler sayesinde ışık enerjisiyle çalışan mekanizmaya sahip Tank Must. Bu tasarımın hazırlık sürecinde özellikle teknik olarak ne gibi zorluklar aşıldı?
Cartier’de tasarım fikrinin kendisi her zaman merkezdedir, yani teknik detayların tasarıma hizmet etmesi gerekir. Genellikle teknik çözümler üzerine çalışarak estetik kriterlerimizi yerine getirmeye alışığız. Solar beat movement’ı bu saate kazandırmak oldukça karmaşık bir süreçti çünkü estetikten asla feragat etmememiz gerekiyordu. Örneğin; ışığı absorbe eden Romen rakamlarının doğru boyutlarda kadranda yer almaları ve böylece kusursuz proporsiyonla uyum ve bütünlük içinde olmaları gerekiyordu.
Tank Must geri dönüştürülmüş malzemeden kayışıyla da Cartier için bir ilk.
Deri olmayan doğru malzemeyi bulmak için pek çok araştırma yaptık. Bulduktan sonra da doğru dokunuşlar ve uygulamalar için tedarikçiyle uzun görüşmelerimiz oldu. Ortaya çıkan tasarım çok doğal dursa da hazırlık süreci çok da basit değildi.
Mücevher ve saat zanaatlarının yüceltildiği Precious Watches serinizde mine işçiliğiyle öne çıkan Panthère Songeuse modelinde vurgulamak için neden mavi rengi tercih ettiniz?
Bu saatte soyut olmayan, çok figüratif bir panter yer alıyor ve tasarım sürecinde onu modernize etmemiz çok önemliydi. Mitolojideki Narcissus hikayesini resmetmek istedik aslında; onu suya bakıp, kendi yansımasında hayale dalmış şekilde görmek istedik. Hayal kuran bir panter tavrı üzerine çalışırken, onu saat kadranına bakarken, zamanın su gibi akışını izlerken düşledik ve böylece mavi renk doğal olarak öne çıktı. Champlevé yöntemiyle çalıştığımız mine işçiliğinde farklı mavi tonlar gözlemleyebilirsiniz; yeşilden griye geçişleri, aslında tüm bu renkler bizim su yüzeyini yansıtma isteğimizden doğdu.
Değerli taş kullanımı açısından hangi tasarımlarınızı daha dikkatli incelememizi önerirsiniz peki?
Cartier Libre serisinde yer alan iki modeli... Baignoire Turtle modelinde yeşil bir taş fark edeceksiniz; bu tsavorit zanaatkarlarımız tarafından çok gerçekçi bir kaplumbağa kabuğu görünümüne kavuşması için büyük özenle kesildi. Bu parçadaki taş ve kesimi bence çok özel. Tortue Snake’e bakarsanız da farklı tonlarda mine işçiliği göreceksiniz; turuncu renk mercan, mavi ve gri beyazlar ise kalsedon taşlarına birer referans olmaları için özellikle belirlendiler. Yani mine kullanarak değerli taş izlenimi yaratma ve değerli taş kullanarak da doğadaki öğeleri cisimleştirmek benim özellikle keyif aldığım süreçlerdi.
Gelenekseli alaşağı eden Libre serinizde ele alınan kaplumbağa ve yılan motifleri nasıl ortaya çıktı?
Cartier Libre serisi bizler için yaratıcılığın özgürlüğü demek. Tortue saatimiz üzerine beyin fırtınası yaparken kendi kendimize “Kaplumbağa bir yılana dönüşse nasıl olur?”, sonra yine kelimelerle oynarken de “Peki ya baignoire kaplumbağaya dönüşse?” diye sorular sorduğumuzu hatırlıyorum. Hayvan özelliklerini bir saate kazandırma fikrinden yola çıkarak hayvanlar alemi ve Cartier’nin ikonik kasa tasarımlarını buluşturduğumuz bir seri oldu.
Tarihi bir markanın tasarımcısı olarak efsane tasarımlarla dolu zengin bir arşive erişiminiz var. Bu sorumluluğu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne kadar köklü olursa olsun Cartier’de çalışma şeklimiz önsezilerle ilerliyor, her şey her zaman mantık dâhilinde açıklanamıyor. Yeni bir ikonu tanıtmamız veya bir klasiği yeniden ele alışımız çoğu zaman sezgilerden kaynaklanıyor. Örneğin; Privé koleksiyonumuzda bu yıl ele aldığımız Cloche saat. Privé’yi tasarlarken her seferinde bizden daha şaşırtıcı, daha nadide, daha çarpıcı parçalar beklendiğini hissettik. Ne zaman koleksiyonerler, müşteriler ve gençlerle konuşsak, arşivlerimizde yeniden ele alınmayı bekleyen çok farklı parçalar olduğunu fark ediyoruz. Cloche ise aslında güncelliğini hiç kaybetmemişti; saatlerin özellikle kasa şekilleriyle duyguları harekete geçirdiğini fark ettiğimiz şu dönemde, Cloche’u sunmak için en doğru zaman olduğuna karar verdik.
Mücevher ve saat zanaatlarının yüceltildiği Precious Watches serinizde mine işçiliğiyle öne çıkan Panthère Songeuse modelinde vurgulamak için neden mavi rengi tercih ettiniz?
Bu saatte soyut olmayan, çok figüratif bir panter yer alıyor ve tasarım sürecinde onu modernize etmemiz çok önemliydi. Mitolojideki Narcissus hikayesini resmetmek istedik aslında; onu suya bakıp, kendi yansımasında hayale dalmış şekilde görmek istedik. Hayal kuran bir panter tavrı üzerine çalışırken, onu saat kadranına bakarken, zamanın su gibi akışını izlerken düşledik ve böylece mavi renk doğal olarak öne çıktı. Champlevé yöntemiyle çalıştığımız mine işçiliğinde farklı mavi tonlar gözlemleyebilirsiniz; yeşilden griye geçişleri, aslında tüm bu renkler bizim su yüzeyini yansıtma isteğimizden doğdu.
Değerli taş kullanımı açısından hangi tasarımlarınızı daha dikkatli incelememizi önerirsiniz peki?
Cartier Libre serisinde yer alan iki modeli... Baignoire Turtle modelinde yeşil bir taş fark edeceksiniz; bu tsavorit zanaatkarlarımız tarafından çok gerçekçi bir kaplumbağa kabuğu görünümüne kavuşması için büyük özenle kesildi. Bu parçadaki taş ve kesimi bence çok özel. Tortue Snake’e bakarsanız da farklı tonlarda mine işçiliği göreceksiniz; turuncu renk mercan, mavi ve gri beyazlar ise kalsedon taşlarına birer referans olmaları için özellikle belirlendiler. Yani mine kullanarak değerli taş izlenimi yaratma ve değerli taş kullanarak da doğadaki öğeleri cisimleştirmek benim özellikle keyif aldığım süreçlerdi.
Gelenekseli alaşağı eden Libre serinizde ele alınan kaplumbağa ve yılan motifleri nasıl ortaya çıktı?
Cartier Libre serisi bizler için yaratıcılığın özgürlüğü demek. Tortue saatimiz üzerine beyin fırtınası yaparken kendi kendimize “Kaplumbağa bir yılana dönüşse nasıl olur?”, sonra yine kelimelerle oynarken de “Peki ya baignoire kaplumbağaya dönüşse?” diye sorular sorduğumuzu hatırlıyorum. Hayvan özelliklerini bir saate kazandırma fikrinden yola çıkarak hayvanlar alemi ve Cartier’nin ikonik kasa tasarımlarını buluşturduğumuz bir seri oldu.
Tarihi bir markanın tasarımcısı olarak efsane tasarımlarla dolu zengin bir arşive erişiminiz var. Bu sorumluluğu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne kadar köklü olursa olsun Cartier’de çalışma şeklimiz önsezilerle ilerliyor, her şey her zaman mantık dâhilinde açıklanamıyor. Yeni bir ikonu tanıtmamız veya bir klasiği yeniden ele alışımız çoğu zaman sezgilerden kaynaklanıyor. Örneğin; Privé koleksiyonumuzda bu yıl ele aldığımız Cloche saat. Privé’yi tasarlarken her seferinde bizden daha şaşırtıcı, daha nadide, daha çarpıcı parçalar beklendiğini hissettik. Ne zaman koleksiyonerler, müşteriler ve gençlerle konuşsak, arşivlerimizde yeniden ele alınmayı bekleyen çok farklı parçalar olduğunu fark ediyoruz. Cloche ise aslında güncelliğini hiç kaybetmemişti; saatlerin özellikle kasa şekilleriyle duyguları harekete geçirdiğini fark ettiğimiz şu dönemde, Cloche’u sunmak için en doğru zaman olduğuna karar verdik.