Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Sokak kültüründen beslenen sneakerhead’lerin yatırım enstrümanı olan spor ayakkabılar, takım elbiseli Wall Street yatırımcılarını geride bırakan kâr oranları sağlayarak yeni dünyanın yatırım dinamiklerini belirliyor. Peki, metaverse’teki NFT sneaker’lar aynı değerleri yaratabilir mi? Neden hiç giymeyeceğiniz bir ayakkabıyı satın almalısınız?
160 dolarınız var. Dört yıl içinde bu paradan en az yüzde 150 kâr etmek istiyorsunuz. Yatırımınızı neye yapardınız? S&P’deki şirketlere mi, Apple hisselerine mi yatırırdınız; yoksa bir çift Nike mı satın alırdınız? Muhtemelen birçoğunuz ikinci el bir moda ürününün dört yıl içinde eskiyeceğini ve değerinin de buna oranla giderek azalacağını düşünüyordur. Bu nedenle teknoloji devi Apple’a ya da yıllardır sapasağlam duran S&P 500 şirketlerine yatırım yapmanın daha güvenli olacağını varsayıyorsu-
nuzdur.
Ancak, 2011 yılında, 160 dolar verip Nike Air Jordan 3 Black Cement modelini satın alsaydınız, 2015 yılında yüzde 162 kâr ederdiniz. 160 dolarınızı Apple’a yatırmayı seçseydiniz yüzde 132, S&P şirketlerini seçseydiniz yüzde 82 oranında kâr edecektiniz. Eğer bu senaryodaki 160 dolarlık ürün Nike olmasaydı belki sonuç tahminlerinizdeki gibi olabilirdi. Spor giyimin tüm dinamiklerini değiştiren Nike, spor ayakkabıların adeta borsasını yarattı ve “sneakerhead” kültürünün doğmasını sağladı.
Peki, bir spor ayakkabı nasıl dünyanın en değerli şirketlerini geride bırakarak bir yatırım aracı olabildi? Spor ayakkabı tutkunları olarak adlandırabileceğimiz sneakerhead’ler bu ayakkabıların borsada işlem gören bir varlık kadar değerli olmasını nasıl sağladı? Aynı değer Web 3.0 modasının en gözde ürünü NFT sneaker’lar için de yaratılabilir mi? Sneakerhead kültürü metaverse’te nasıl şekilleniyor?
Yazım boyunca bu soruların yanıtlarını ararken, aynı zamanda kısa süre önce Nike tarafından satın alınan Web 3.0 şirketi RTFKT’in kurucu ortağı Steven Vasilev ve metaverse moda markası Space Runners’ın kurucu ortağı Deniz Özgür ile söyleşiler gerçekleştirdim. Konuyu metaverse modasını inşa eden markaların kurucularının gözünden de değerlendirdiğimde ortaya çıkan sonuç büyük resmi görmek için bir anahtar niteliğinde.
Fotoğraf: Jens Ingvarsson; Moda editörü: Marina Gallo
Sneakerhead kimdir?
Aslında spor ayakkabı tutkusu 1980’lerin ortasında Amerika’da başladı. O dönemlerde basketbolun ve hip-hop müziğinin popülerliğinin artmasıyla spor ayakkabı koleksiyonculuğu kısa süre içinde yükselişe geçti ve bir alt kültür yarattı. Hatta aynı dönemlerde Michael Jordan’ın Nike ile birlikte Air Jordan 1s’leri piyasaya sürmesi bir dönüm noktası oldu. Jordan, Air Jordan 1s’leri giydiği her maçta NBA’in giyim kurallarını ihlal ettiği gerekçesiyle beş bin dolar ceza ödese de bu tutkusundan vazgeçmedi. 2010’lara geldiğimizde ise bu alt kültürün Avrupa’ya yayılmasına tanıklık ettik. Yıllar içinde spor ayakkabı koleksiyonculuğu adidas, Yeezy, Off-White gibi markaların çıkardıkları tasarımlarla geçici bir hazdan çok öte bir yerde olduğunu ve sneakerhead alt kültürünün aslında birçok markanın strateji dinamiklerini değiştirdiğini bizlere gösterdi.
Hem sokak modası markalarının hem de lüks markaların bu alana yaptıkları yatırımlar, 1985 yılından beri spor ayakkabı pazarının giderek büyümesini sağladı. Sneakerhead’lik bir alt kültür olmaktan çıkıp ünlülerin de bu pazara katılmasını sağlayan büyük bir kültür oldu. 2016’da DJ Khaled, 10 bin adet spor ayakkabısı olduğunu belirterek sneakerhead’liğini dünya önünde tescilledi. 2020 yılına geldiğimizde, ikinci el spor ayakkabının küresel pazar değeri 6 milyar dolara ulaştı. Bu fitili ateşleyen ise aslında Nike’ın bir pazarlama stratejisi oldu. Nike’ın bu stratejisi sayesinde markanın ikinci el spor ayakkabılarının ticaretini yapan müşterilerinin toplam kazancı, Nike’ın rakiplerinin kazancını geçti. Peki, bu nasıl oldu? Bu strateji NFT sneaker’lara da uygulandığında işe yarar mı?
Arz - talep ilişkisinde Nike, belirli tasarımlarda ürettiği çok sınırlı sayıdaki spor ayakkabılarını küresel çapta satışını yapan mağazalarına oldukça sınırlı sayıda göndererek, Apple’ın her yeni ürün çıkardığındaki mağazasının önündeki kuyrukları moda sektörü için oluşturdu. Nike’ın Miami mağazasındaki bir modelin, Los Angeles mağazasında olmaması bile, arzı yeniden katmanlandırma konusunda kurgulanmış bir stratejiydi. Bu yöntem, sneakerhead’lerin belirli bir modeli satın alabilmek için şehirlerarası yolculuk yapmasını bile sağladı. Spor ayakkabı koleksiyonlarını büyütmek isteyen kişiler için ikinci el spor ayakkabı mağazaları ve yeni iş modelleri kuruldu. Hatta sneakerhead’lerin spor ayakkabı portföylerini yönetmelerini kolaylaştıran, değerlerinin tahminlerini yapan teknolojik çözümler ve hizmetler de bu sektördeki yerini aldı. Geldiğimiz noktada, Web 2.0’dan Web 3.0’a geçerken spor ayakkabı tutkunları ve koleksiyonları da metaverse’teki yerini almaya başlıyor.
Giyilemeyen ayakkabılar
Web 3.0, blokzinciri, kriptopara, NFT ve metaverse teknolojilerinin moda sektörünün dinamiklerini nasıl değiştirdiğini daha önceki yazılarımda kaleme almıştım. Modanın video oyunlarından başlayan avatar’lar için dijital ürün tasarımlarından Web 3.0 teknolojilerini kullanarak dijital ürünler yaratma sürecine, spor ayakkabılar oldukça önemli bir pazar oluşturdu. Hem spor giyimi icat eden adidas, Nike, Asics gibi markalar hem de Gucci, Philipp Plein gibi üst segmentte yer alan markalar dijital spor ayakkabı ile Web 3.0’a giriş yaptı.
RTFK
Ancak asıl, dijital spor ayakkabıların NFT olarak tasarlanması ve bu konseptin Web 3.0’da yeni bir sneakerhead kültürüne kapı açması bizzat metaverse’ün içinde doğan markalarla mümkün oldu. İşte bu start-up’lardan ilki RTFKT. Benoit Pagotto, Chris Le ve Steven Vasilev’in video oyunları, sokak modası, spor ayakkabılar ve kripto tutkusunun bir sonucu olarak doğan RTFKT, 2020 yılında kuruldu. Yaratıcı ekonominin dijital ve fiziki dünyaları birleştirmesini bir fırsat olarak değerlendiren RTFKT, kurulduktan bir yıl sonra Nike tarafından satın alındı. RTFKT’in kurucu ortaklarından Steven Vasilev’le gerçekleştirdiğim söyleşide NFT olarak çıkardıkları ilk moda ürününün spor ayakkabı olmasını, sneaker’ların belirli topluluklar arasında ikonik ve kültürel statü sembolü olmasına bağlıyor. Bu noktada da spor ayakkabılarının yeniden satışının, ticaretinin ve koleksiyonunun yapılmasının blokzinciri teknolojisiyle geliştirilebileceğini düşündüklerini ve akıllı sözleşmelerle NFT’ler sayesinde spor ayakkabı koleksiyonu yapan kişilerin çok boyutlu deneyimler yaşayabileceğini dile getiriyor. Spor ayakkabıyı seçmelerinin bir başka nedeninin de spor ayakkabıların fiziki olarak üretilmesinin zor ve bağımsız tasarımcıların yüksek maliyetler sebebiyle spor ayakkabı üretimi yapamamaları olduğunu söyleyen Steven, RTFKT’in yaratımı demokratikleştirdiğini ve spor ayakkabıyı aslında sanatçıların “oynayabilmesi” için boş bir kanvas olarak kullandıklarını belirtiyor. Örneğin, Space Drip projesinde 19 bağımsız sanatçıyla çalışan RTFKT, sanatçıların tasarladıkları spor ayakkabıları NFT olarak üretti ve ardından kendi buldukları “Forge” metoduyla, NFT şeklinde üretilen spor ayakkabıların aynı zamanda fiziki olarak üretilmesini ve NFT’ye bağlanmasını sağladı.
NFT spor ayakkabılarının gerçek spor ayakkabıların yerini alıp alamayacağını sorduğumda ise Steven şu sözlerle yorumluyor: “Zaman geçtikçe daha fazla sneakerhead’in NFT spor ayakkabısı koleksiyonu yapacağına inanıyoruz. Fiziki spor ayakkabısı koleksiyonu yapan orijinal sneakerhead’lerin birçoğu zaten ayakkabıları ilk hallerindeki gibi tutmak için giymiyor; saklıyor ve bakımını yapmak zorunda kalıyor. Ancak dijital spor ayakkabılarınızı sanal ortamlarda giyebilirsiniz, hikayesini ve kime ait olduğunu görüntüleyebilirsiniz. Şu an bu teknolojinin birçok açığı var, yeni kullanıcılar için karışık olabilir. Metaverse’ün kendisi hâlâ bir konsept ancak NFT konseptinin ana kilidini açan şey dijital ortamdaki sahipliğin belirlenebilmesi durumu oldu.”
Steven aynı zamanda, şimdiki çocukların Fortnite gibi bilgisayar oyunları oynarken şahit olduğumuz gibi, kişilerin dijitaldeki kimliklerinin fiziki dünyadaki kimliklerden daha önemli olduğu bir dünyaya doğru ilerlediğimizi düşünüyor. NFT projelerinde en kilit noktanın NFT’yi elinde bulunduran topluluk olduğunu belirten Steven, RTFKT’in böylesine vizyoner, yetenekli ve işbirlikçi bir topluluğu olmasaydı şirketlerinin bir konseptten öteye gidemeyeceğinin altını çiziyor.
Metaverse’te doğan bir başka Web 3.0 markası Space Runners da kurulduktan çok kısa süre sonra Polychain, Pantera, Jump Capital ve Accel gibi oldukça güçlü yatırımcılardan 10 milyon dolar yatırım aldı ve moda markaları ve oyun/metaverse şirketleri arasında köprü olarak giyilebilir dijital ürünlerle NFT’ler yarattı. Balmain, NBA şampiyonları Kyle Kuzma ve Nick Young, boksör ve influencer Logan ve Jake Paul ve boksör Tyson Fury ile çalışarak NFT spor ayakkabılar çıkaran Space Runners’ın koleksiyonları dünyada büyük ilgi uyandırıyor. Hatta NBA oyuncularıyla çıkardıkları 10 bin parçalık NFT spor ayakkabı koleksiyonu 9 dakikadan kısa bir süre içinde tükendi.
Space Runners’ın kurucu ortaklarından Deniz Özgür ile gerçekleştirdiğim söyleşide, kendisi, moda sektöründeki yüksek operasyon maliyetleri, kısıtlı yaratıcılık, sınırlı müşteri etkileşimi ve yeni pazarlara erişim gibi moda alanındaki problemlerin bir bölümünün Web 3.0 ile çözülebilir olduğuna inandıklarını dile getirdi. Bu doğrultuda, NFT uygulamaları için moda ürünleri arasında özellikle spor ayakkabıları seçmelerinin nedenini sneakerhead’lerin sadık ve büyük bir topluluğa sahip olmasına bağlayan Deniz, aynı zamanda bu topluluğun koleksiyonculuk yaklaşımının NFT alım-satım motivasyonuyla örtüştüğünü düşünüyor. Metaverse ile sneakerhead kültürünün geliştiğini düşünen Deniz’e, NFT’lerin fiziki spor ayakkabıların yerini tutup tutamayacağını sorduğumda ise; “NFT sneaker’lardan beklenti, özellikle işlevsellik anlamında fiziksel bir sneaker ile aynı olamaz. Space Runners olarak bizler sanal moda ürünlerinin fiziksel ürünler ve deneyimlere bir tehditten çok, bir tamamlayıcı ve geliştirici olacağına inanıyoruz” diyor ve “YouTube’un 10 sene önce televizyona yaptığı şeyi, metaverse tasarım dünyasına yapabilir. Markalar ürünlerinin sanal versiyonları üzerinden dünyanın her yerinden bağımsız tasarımcılarla çalışabilir. Özellikle sneaker gibi yaratıcılık ihtiyacının çok önemli olduğu bir ürün için bunun etkilerini hızlı şekilde göreceğiz” şeklinde ekliyor.
Aynı zamanda Space Runners olarak geliştirdikleri ve Spaceverse adını verdikleri metaverse’te birçok imkan sağlayacaklarını belirten Deniz, ekibiyle birlikte metaverse’ü e-ticaretle birleştirerek markaların satış yapmasını, oyunlaştırma yoluyla moda sektöründeki birçok sürecin farklılaştırılmasını ve konser, defile, eğitim gibi birçok sosyalleşme noktasını metaverse’e taşımayı sağlayacak hizmetler üzerinde çalışıyor.
Fotoğraf: Jens Ingvarsson; Moda editörü: Marina Gallo
Sneakerhead 2.0
Teknoloji ve internetle kurduğumuz bağın bambaşka bir noktaya evrildiği günümüzde, moda sektöründe de apayrı bir yere sahip olan spor ayakkabıların ve sneakerhead kültürünün evrimleşmesine şahit oluyoruz. Her ne kadar NFT teknolojisi yeni olsa da hem Steven’ın hem Deniz’in de belirttiği gibi aslında spor ayakkabı tutkunlarının koleksiyoner olma motivasyonunu sağlayan etken, NFT’lerin satın alınmasının da temelini oluşturuyor. Özetleyecek olursak; yazının başında belirttiğim gibi Nike’ın arz - talep ilişkisini farklı kurgulaması ve arzı çok kısıtlı tutması bize ikinci el spor ayakkabı pazarını ve sneakerhead’leri kazandırdı. NFT’ler de doğası gereği blokzincirinde üretildikleri an kaç adet olacağı değiştirilemez şekilde belirleniyor. Söz konusu tasarımdan bir adet NFT yapmaya karar verirseniz, bir daha o NFT’nin ikincisini üretme şansınız kalmıyor. İşte o biricik NFT de açık artırmayla ya da sizin belirlemenizle çok yüksek bir fiyata satılabiliyor. Hatta Milenyum ve Z jenerasyonunun en baskın alışveriş davranışlarından biri sayılan ve FOMO (Fear of Missing Out) olarak da bilinen Kaçırma Korkusu, NFT’lerin ilk çıktıkları anda dakikalar içinde tükenmesine neden oluyor. Tüm bu etkenler birleştiğinde ise durum 160 dolara aldığınız bir ayakkabıyı yüzde 162 kârla satmanıza benziyor.
Bununla birlikte fiziksel spor ayakkabı tutkunları satın aldıkları ayakkabıları asla giymeyip ısı ve nem bakımından koruyucu odalarda saklıyorlar. NFT spor ayakkabıların da hiçbir zaman gerçekten giyilemeyeceğini düşündüğümüzde, hatta Steven’ın da belirttiği gibi metaverse’te istediğimiz gibi giyip hep ilk günkü gibi kalmalarını sağlayabileceğimiz için bu açılardan da NFT spor ayakkabılar yatırım aracı olarak değerini koruyor. Spor ayakkabı koleksiyonerleri için en önemli kriterlerden bir diğerinin orijinallik olduğunu düşündüğümüzde, NFT’lerin zaten blokzinciri teknolojisi doğası sebebiyle orijinalliğin hemen kanıtlanabildiği spor ayakkabılar yarattığını söylemek mümkün. Nike örneğiyle başlamıştım, yine Nike örneğiyle bitireyim. Spor ayakkabı NFT’leri çıkaran ve indirilebilir ürün alanlarında da markasını tescil ettiren Nike, 2022 Kasım itibariyle tüm sektörlerdeki markaların yaptıkları NFT projeleri arasından en çok kazanan marka. Nike şimdiye kadar çıkardığı NFT koleksiyonlarının birincil ve ikincil satışlarından 185 milyon dolar gelir elde etti.
Tüm bunları göz önüne aldığımızda, ortaya belki de şu sonuç çıkıyor: Spor ayakkabılara yatırım yapmak için en iyi zaman 10 yıl önceydi, ikinci en iyi zamansa şimdi.