Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Retrofication isimli koleksiyonunu Fashion Week Istanbul’da tanıtan Tuğba Atasoy’un ilham kaynağı, paylaşımın doyasıya yaşanmasına duyulan özlem ve 70’lerin özgürlükçü tavrı…
70’lerin özgür tavrı, Tuğba Atasoy’un Fashion Week Istanbul kapsamında tanıttığı Retrofication isimli koleksiyonunun en önemli parçalarından birini oluşturuyor. O dönemin ruhunu çağdaş dokunuşlarla harmanlarken, hem tasarımcı kimliğine hem de koleksiyona dair detayları bizlerle paylaştı.
Tuğba Atasoy
Öncelikle moda yolculuğunuzun nasıl başladığından bahsedebilir misiniz?
Çocukken pembe ve minyatür dikiş makinemle Barbie bebeklerime diktiğim elbiseleri saymazsak moda yolculuğum okulda başladı. Yeditepe Üniversitesi’nin Moda ve Tekstil Tasarımı bölümünde okudum. Çok çalışkan bir öğrenciydim diyebilirim. Okulu bitirdikten sonra üzerine grafik tasarım yüksek lisansı yapmak istedim. Bu sırada sektörle tanışmaya başlamıştım zaten. İlk yılım ünlü isimlerin styling’ini yapmakla geçti. 2011 yılında ise kendi markamı kurdum. Nişantaşı’nda showroom ve atölye açtım. 10 yıldır hem koleksiyon hazırlıyorum hem de kişiye özel kıyafetler dikiyorum. Bunun yanı sıra bazı tekstil firmalarına koleksiyon hazırlama süreçlerinde profesyonel destek veriyorum. Medya şirketlerine styling konusunda danışmanlık yapmaya da devam ediyorum.
Bir koleksiyonun sizin için olmazsa olmaz elementleri nelerdir?
Bu soruya süreklilik ve yenilik şeklinde yanıt verebilirim. Markanızın bir felsefesi olmalı. Temanızı, moda yolculuğunuzda anlamlı bir bütün oluşturacak şekilde belirlemelisiniz. Sürekli değişen şeylerle pek değişmeyen şeyler arasında bir denge kurmalısınız. Zamana direnmek kadar güncel ve çağdaş olmak da öne çıkıyor. En önemlisi de her koleksiyonunuzun bir hikayesi olmalı. Çizgileriniz, renkleriniz ve kullandığınız materyaller bu hikayeyi anlatmalı.
Markanızın nasıl bir DNA’sı var?
Sürdürülebilirliği önemsiyorum. Hem doğanın sürdürülebilirliğini hem de tasarımın kendisini sürdürme potansiyelini… Ayrıca giyilebilir sanat fikrine de yakın hissediyorum kendimi. Stil sahibi olmak için gardırobunuzun dolup taşması gerekmez. Aksine ne istediğini bilen bir insan için kapsül gardırop yeterli. Markamın DNA’sında fast fashion’dan ve plastik içerikli malzemelerden uzak durmak, sadelik ve yüksek işçilik var.
Yaratım süreciniz nasıl ilerliyor? Nelerden ilham alıyorsunuz?
Doğadan ve doğanın kentteki yansımalarından ilham alıyorum. “Sanatçı öncelikle büyük bir göz olmalıdır.” fikrine katılıyorum. Duyargalarınız açık olduğunda gördüğünüz, duyduğunuz ve hissettiğiniz her şey yaratım sürecinizin bir parçası haline geliyor. Buna toplumsal olaylar da dahil.
Kişiye özel tasarımlar yapmaya sizi çeken şey ne oldu?
Mesleğime, kişiye özel tasarımlar yaparak başladım. Hala yapıyorum ve bundan büyük bir haz duyuyorum. Bir kadının fiziksel özelliklerini, hayat tarzını, cemiyet hayatındaki konumunu, kıyafetin giyileceği yeri ve zamanı analiz etmek, sonra da bunları bir üst boyuta taşıyıp eşsiz bir kıyafet tasarlamak bende bir tutku. Bunu yaparken bire bir temasta olmaktan, kişinin saçından makyajına, takılarından ayakkabılarına tüm imajı ile ilgilenmekten büyük keyif alıyorum.
Fashion Week Istanbul kapsamında sunduğunuz koleksiyonun detayları hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bir couture tasarımcısı olarak yüksek işçilikli detayları günlük giyime uyarladım. 70’lerin siluetlerini çağdaş detaylarla birleştirdim. Yönetmenim Zeki Subaşı koleksiyonumu çok iyi anladı ve bana platoda kendi dünyamı yarattı. Takıları Hazel Erdem koleksiyonuma özel olarak tasarladı. Divan Kundura bazıları kıyafetle aynı malzemeden olan özel ayakkabılar hazırladı. Özetinde güzel bir ekip çalışması oldu.
Koleksiyonu tasarlarken zihninizde nasıl bir imaj canlandırdınız?
Pandeminin etkilerinden arınmaya başlamış, normalleşen, uyanan, yaşama sevincini tekrar kazanan, içindeki müziği duymaya başlayan, dans etmeye hazır bir kadın.
Ne gibi parçalar kendine yer buluyor?
Takım elbiseler markamın önemli görünümlerini oluşturuyor. Bu koleksiyonumda da çokça suit ve tailor görebilirsiniz. Uzun gömlek, ceket, yüksek belli pantolonlar, kokteyl ve midi boy elbiseler de koleksiyonda yer alıyor.
Bu koleksiyonu üç kelimeyle nasıl özetleyebilirsiniz?
Cool, rahat ve sofistike.
Gelecekte markanız için ne gibi yenilikler planlıyorsunuz?
Beş yıl içerisinde markama erkek ve sports wear koleksiyonları eklemeyi planlıyorum.