Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Asya'da başlayan moda yolculuğunu Paris'te devam ettiren, dikkat çekici baskıları ve Doğu'dan ilham alan referanslarıyla uluslararası moda dünyasının dikkatini çekmeyi başaran Kenzo Takada, Covid-19 nedeniyle 3 Ekim'de 81 yaşında aramızdan ayrıldı.
Fotoğraf: Virgile Guinard
Kendi adını taşıyan markasıyla efsaneleşen tasarımcı Kenzo Takada, 4 Ekim 2020 Pazar günü 81 yaşında vefat etti.
Kenzo Takada, Issey Miyake ve Hanae Mori ile birlikte 1970'lerde Paris modasının seçkin dünyasına giren ilk Japon tasarımcı dalgasının bir parçasıydı. Parçalara yön verme şekliyle, yenilikçi yaklaşımı ve coşkulu renk ve desen kullanımıyla tanınan tasarımları, ilhamını farklı küresel stil ve kültürlerin eklektik bir karışımı olan seyahat tutkusundan alıyordu. Kendisi aynı zamanda defileleri teatral olarak ele alıp yeniden tasarlayanlar arasındaydı.
1939'da Japonya'nın Kansai bölgesindeki Himeji'de doğan Kenzo Takada, moda tasarımına aşırı ilgiliydi. Boş zamanlarını moda dergilerini inceleyerek ve kız kardeşlerinin bebekleri için elbiseler hazırlayarak geçiriyordu. Geleneksel bir otelci olan babası, oğlunun bir terzi olmasını istemiyordu. Ancak Takada, Bunka Moda Okulu'nun erkek çocukları kabul etmeye başladığını öğrendiğinde, ailesinin isteği dışında Tokyo'ya gitti. Takada, akşam dersleri aldı ve tabela ressamı ve tofu satıcısı olarak geçimini sağladı. Altı ay sonra ise üniversiteye kabul edildi.
Kenzo Takada ve Grace Jones, 1977 Fotoğraf: Getty Images Türkiye
Mezun olduktan sonra Avrupa'ya gitti ve 1965'te Paris'e yerleşti. Takada daha sonra Asya, Hindistan ve Afrika'daki duraklarda karşılaştığı kültürlerin, yaptığı tasarımlar üstünde önemli bir etkisi olduğunu söylemişti. O dönemlerde Paris'te geleneksel Haute Couture, hala moda sahnesinin hakimiydi. Beş yıl boyunca Takada freelance bir "stilist" olarak çalıştı, moda evlerine eskizler sattı ve ilk butiği olan Jungle Jap'ı 1970 yılında Galerie Vivienne'de açtı. Mekan, Henri Rousseau tarzında gösterişli duvar resimleriyle dekore edildi. Geleneksel Japon siluetleriyle birlikte ilk tasarımları devrim niteliğinde oldu.
2017'de "Markamı kurduğumda ve gerçekten bir kimlik bulup yeni bir şey yapmam gerektiğinin farkına vardığımda, köklerime geri dönmem gerektiğini fark ettim," diyen Takada, bu sebeple Avrupa kültürünü ve Japon etkilerini karıştırmaya başladı. Sonrasında ise diğer kültürlerden etkilendi. O zamanlar bu durum sektörde çok yeniydi ve bir şeyler yapmanın yepyeni bir yoluydu.
Kenzo Takada ve Carol la Brie, 1971 Fotoğraf: Getty Images Türkiye
Koleksiyonu, 1971 yılında New York’ta sunuldu. O yıl, tasarımları Amerika Vogue'da yer aldı ve Takada’nın ikonik elbiseleri ve baş döndürücü baskıları sayesinde butiği, Fransız başkentinin en şık alışveriş destinasyonlarından biri ilan edildi.
Eşsiz estetiği olan "şatafatlı pop renklerinde fantezi folkloru", moda basını ve dönemin en dinamik genç isimleri tarafından çok beğenildi. Hayranları arasında Grace Jones, Loulou de la Falaise ve Jerry Hall bulunuyordu. Gazeteci Bernadine Morris, tasarımcıyla ilgili 1973'te "Kenzo, dünyadaki en yaratıcı tasarımcılardan biri olmalı ve neyse ki kendisini fazla ciddiye almıyor." diye yazdı.
Fotoğraf: Getty Images Türkiye
Defileleri, dansçılar, patenciler ve performans sanatçılarıyla neşeyle dolup taşıyordu. 1977'de Studio 54'te bir defile düzenledi. Grace Jones sahne aldı ve Jerry Hall podyuma çıktı. 1978 ve 1979'da ise gösterilerini bir sirk çadırında yaptı. 1972'de "Moda azınlık için değil, tüm insanlar için" dedi ve ekledi "Çok ciddi olmamalı."…
1980’lerde Kenzo büyük bir patlama yaşadı. Takada, 1980 yılında iş ortağı Gilles Raysse'den ayrıldı ve işletme mezunu François Beaufumé'yi eş-yönetici olarak işe aldı. İş ilişkileri zaman zaman gergin olsa da, birlikte müthiş bir küresel iş kurdular. Marka imajı güçlendirildi, mağaza ağı uluslararası hale geldi ve Kenzo koku, iç mekan, erkek giyim, kot ve çocuk giyiminde çeşitlilik kazandı. Kenzo, 1988'de moda evleri için bunu yapmanın yaygınlaşmadığı zamanlarda, oldukça karlı olan parfüm bölümünü kurdu.
Kenzo 1992 Sonbahar/Kış koleksiyonu Fotoğraf: Getty Images Türkiye
LVMH, 1993'te moda evini satın aldıktan sonra ve 1999'da emekli olmadan önce coşkulu tasarımlarını yaratmaya devam etti. Tasarımcı emekli olduktan sonra Kenzo, ilk olarak Takada’nın eski asistanı Gilles Rosier ve ardından Antonio Marras tarafından tasarlandı. Sonrasında Opening Ceremony’den Humberto Leon ve Carol Lim bayrağı devralarak markayı adeta yeniden canlandırdı. Takada, Lim ve Leon ile sıkı arkadaş olmaya devam etti.
Humberto Leon 2012’de Vogue İngiltere’ye yaptığı açıklamada şunları söyledi; "Markaya genç bir ruh, eğlence ve küstahlık duygusu enjekte ettiğimizi umuyoruz. Ama aynı zamanda güçlü baskılar ve dünyevilik duygusu gibi Kenzo evinin geleneklerine saygı duymak ve onları korumak istiyoruz."
Fotoğraf: Getty Images Türkiye
Takada, emekli olduktan sonra her zaman yeni bir şeyler yaratmaya devam etti. Projeleri arasında yüksek kaliteli ev aksesuarları markası olan Gokan Kobo yer aldı ve 2016 yılında Avon, bir parfüm koleksiyonu yaratmak Takada ile yeni bir ortaklık kurduğunu duyurdu. Fransız tasarım evi Roche Bobois ile bir işbirliği olan Kenzo Takada Koleksiyonu, 2017 yazında tanıtıldı. Ayrıca Japon tasarımcı 2013 yılında Asian Couture Foundation'ın başkanı oldu ve 2017 Fashion Editors’ Club of Japan Awards’ta ömür boyu başarı ödülüne layık görüldü.
Tasarımcı, 2017'de yaptığı son röportajlardan birinde bir gazeteciye verdiği röportajda, "Moda şovları ve arkasındaki enerjiyi özledim" dedi. "En çok özlediğim şey ise moda alanında çalışan insanlar. Çok kuvvetli hayal güçleri var, gerçekten yaratıcı ve keyifliler." Yaratıcılık ve neşeyle birlikte Kenzo Takada, tam olarak böyle hatırlanacak.