Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Ucuz ve hızlı moda çağında, yeni jenerasyon "Kendin Yap" tutkusuna kapılmış durumda.
Amanda Riley, ilk elbisesini 8 yaşındayken büyük annesinin Singer dikiş makinesini kullanarak dikmiş. O günden itibaren, kendi sözcükleriyle, iğneye ipliğe tutkuyla bağlanmış. El işinin revaçta olduğu 70'li yıllarda, 14 yaşındayken, arkadaşları ve ailesi için elbiseler diktiği bir iş kurmuş.
Fotoğraf Anthony Lysycia
Bütün moda masallarında olduğu gibi, sonrasında Londra'ya moda ve kumaş üzerine eğitim görmeye gitmiş. Milano'da, Amerika'da ve Hong Kong'ta çalışmış ama nihayetinde hızlı modanın etkilerinden kaçınmak için işi bırakmış.
Bugün Amanda "Benim Moda Fabrikam" olarak adlandırdığı dikiş makinesinin ardında çalışmaya devam ediyor. Yeni kuşaklara, eskimiş kotlardan nasıl kot çanta yapılacağını, eskimiş bir yatak çarşafını sanatsal bir tişörte nasıl dönüştürebileceklerini; işlemelerle nasıl çılgın süslemeler yapabileceklerini öğretiyor.
Batı Londra'daki sınıflarının bekleme listesi bile tıklım tıklımken ve tam da çocuk moda defilesine dair Vogue'da bir yazı çıkmışken, Amanda atılabilecek en mantıklı adımı attı ve bir "Nasıl Yapılır" kitabı çıkardı.
Fotoğraf: Anthony Lysycia
"The Fashion Factory" okuyucusuna renkli görseller ve net açıklamalarla evde artan şeylerden nasıl eşsiz kıyafetler dikilebileceğini öğretiyor. Yayınevi Quadrille'in en çok satanı haline gelmiş durumda. Aplike eteklerden tutun da logolu tişörtlere (böylece erkeklerin de ilgisini çekebilir) kadar birçok şeyin nasıl yapılacağını gösteriyor.
16.99£ gibi bir fiyata satılan kitabın maliyeti hızlı moda markalarından satın alacağınız bir kıyafete eşit ama gelecek için daha çok eğlence vadediyor.
Amanda Riley'in iplik ve iğneye geri dönüşü türünün tek örneği değil. Londra Oxford Street'teki mağaza John Lewis'in sağladığı bilgilere göre dikiş kalıbı satışları artışta. Geçen seneden beri kalıplarla kendi kıyafetlerini dikmeye dair yükselen bir akım başladı.
Televizyonlardaki "The Great British Bake Off" (İngiltere'de program olarak yayınlanan kek pişirme yarışması) ve "The Great British Sewing Bee" (Dikiş yarışması programı) gibi programlardan sonra bir "Kendi Kıyafetini Kendin Dik" yarışmasının yayınlanması için ideal bir zaman! Amanda da ekranlarda genç kuşaklara nasıl yapılacağını gösterebilir.
Aşağıda Amanda Riley'le gerçekleştirdiğim sohbeti okuyabilirsiniz, üstelik yılbaşı hediyesi olarak bir dikiş makinesi veya Amanda'nın kitabını almak için hâlâ vaktiniz var...
Fotoğraf: The Fashion Factory
SUZY MENKES: Kendi ebeveynleri iğne iplikten nefret ederken Y kuşağının kendi kıyafetlerini yapmaya ilgi duymasının sebebi ne sence?
AMANDA RILEY: Çünkü genel olarak biz çok fazla benzerlikle dolu bir dünyada yaşıyoruz, yaratıcılık okullardan alabildiğine uzaklaştırılmış durumda.
Bu yüzden yeni ve heyecanlı olan şeylere ilgi duyuyoruz, bu kendimizi hayat dolu hissetmemizi sağlıyor. Kendimiz için bir şeyler üretmek, bizi özel hissettiriyor ve bize olduğumuz kişiyi yansıtma fırsatı tanıyor.
Özellikle genç kızlar kendileri için diğer arkadaşlarından farklı bir şeyler üretmek istiyorlar, aşırı kalabalık çevrelerinin içinde bir farklılık yaratmak istiyorlar.
Sosyal medya, kendimize özgü olmamızı gerektiriyor. Çünkü hatırlanmamızın en bariz yolu farkımızı ortaya koymak.
Halbuki bu gençlerin anneleri, 70'lerin ve 80'lerin bağımsız kadın hareketlerinden etkilenmişlerdi ve okullarındaki el işi derslerinin vasatlığından bıkmışlardı. O zamanlar evinde dikiş diken, temizlik yapan, yemek pişiren kadın olmayı kim isterdi ki? Benim kuşağıma göre bu hakaret gibi bir şeydi.
Yaratıcı ve feminen olan ne varsa Thatcher yıllarında yok oldu gibi geliyor bana, çünkü bu tür şeyler o zamanlar zayıflık olarak algılanıyordu.
O günden bu yana dünya çok değişti, kadınlar olarak yaratıcılığımızı kucaklamak şimdi tekrardan kabul edilebilir ve hatta hayranlık uyandırır hale geldi. Çok şükür!
Fotoğraf: The Fashion Factory
SUZY: Masrafsız olduğu için mi kot pantolonlardan çanta, eski kumaşlardan yeni kıyafetler yapmaya başladın yoksa geri dönüşüm iyi bir şey olduğu için mi?
AMANDA: Geri dönüşüm, küçük yaşlardan beri alışık olduğum bir şeydi çünkü bir zamanlar gereklilikti. Ben büyürken çok fazla para yoktu, ikinci el eşya satışlarına ve mağazalarına gidip eski kumaşlar alırdık ve onlardan yeni bir şeyler yaratırdık. Bu zorlu iş hoşuma giderdi. Bir parça retro perdeden bu kadar güzel şeyler üretebilmek havalı geliyor bana!
Herkes diktiğim kıyafetlerden büyülenirdi. Yaşarken, nefes alırken, hatta uyurken bile tek düşündüğüm tasarım ve dikişti. Modanın toptan üretim yapan alanında çalışırken Hindistan'da bolca vakit geçirmiştim. Fakirliğin, insanları nasıl da en ufak bir şeyi bile değerlendirerek mükemmel tasarımlar yaratmaya ittiğini gördüm. Aşırılıklarla dolu bir ülkeden geldiğim için bunu görmek çok şaşırtıcıydı.
Gereklilik, icadın kaynağıdır. Hindistan'da tanıştığım insanlardan gördüğüm de buydu ve döndüğümde bile orada gördüklerimi kalbimde taşımaya devam ettim. Geri dönüştürmek, yapabileceğiniz en yaratıcı şeylerden biridir, ayrıca nihayetinde doğanın ve insanlığı kurtuluşu için de son derece gereklidir, bunu da çok önemsiyorum. Ama her şeyin eğitimle başlaması gerekiyor.
Fotoğraf: The Fashion Factory
SUZY: İşini bundan sonra nasıl ilerletmeyi düşünüyorsun? Bu tür okulların yöneticisi mi olacaksın yoksa Youtube'a mı öncülük edeceksin?
AMANDA: Bu zor bir soru! Bir sonraki adımımın ne olacağını ben de çok merak ediyorum.
Her bir çocuğa bu konuyla ilgili ilham verebilmek istiyorum. Genç kızların, hızlı ve ucuza satışlar yapan bazı yüksek moda markalarına bağımlılığı beni endişelendiriyor, çünkü bu bağımlılığın sürekli tatmin edilmesi gerekiyor. Evet, bunu söyleyerek giyim üreticilerinin gözünde puan kaybettiğimin farkındayım.
Her evde bir dikiş makinesinin olmasını istiyorum. Ayrıca her okulda, yaratıcılığı teşvik etmenin ve çevresel farkındalık kazandırmanın ucuz bir yolu olarak kumaşların geri dönüştürülmesini istiyorum.
Bir de meclisler tarafından işletilen kıyafet "bankalarının" da gençlere böyle eğitimler verebileceğini düşünüyorum. Bu değerli uğraşın uygulanabileceği çok fazla alan var.
Kitabım, bu anlamda sunduğum ilk öneri gibi görülebilir ve okullarda rahatlıkla kullanılabilir.
Gençlere ilham vermenin anahtarı, onlara sunduklarınızı eğlenceli ve kendilerinden bir şeyler bulabilecekleri bir hale getirmekte yatıyor. Kitabımın bunu başardığını düşünüyorum. Gelecekte daha da fazlasını yapmak istiyorum. Ünlü markalardan birinin de yardımıyla onların eski stoğunu geri dönüştürmek bence mükemmel olabilir.
Bir şeylerin değişmesi gerekiyor ve şimdi bunun tam zamanı.
Çeviri: Kardelen Berfin Kobyaoğlu