Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Suzy Menkes Edun, Versus Versace, Opening Ceremony, Victoria Beckham, Derek Lam, Thakoon ve DVF defilelerinden bildiriyor.
Edun defilesindeki dairesel podyum, yalnızca önceki şovlarda da kullanılan karmaşık podyum yapısının geliştirilmiş şekli değil, Afrika’nın kalkındırılması için Ali Hewson tarafından yaratılan bu markanın bir moda girişimi olarak bütünselliğinin simgesiydi.
Danielle Sherman tarafından tasarlanan sade ve vücut hatlarını öne çıkaran kıyafetlerde etnik unsurlar çok az kullanılmış. Beyaz ve gri tonlarında seçilen renklerdeki bedene oturan tüniklerin etek ve pervazlarındaki biyelerle modern bir etki yaratılmış.
Afrika gibi ülkelerden tedarik edilmiş kumaşlarla yaratılan etik moda markalarını yardım projeleri olarak değil çekici moda tasarımları olarak görmek lazım. Göğüsten bele inen kırmızı şeritli siyah tünik ya da hayvan desenli, baskılı geniş biyeleriyle ceketler son derece modern ve kentli.
Aslında, Edun’un bu koleksiyonunun en övgüye değer yanı, etnik çizgilere kaymayan modern hatlarla oluşturulmuş, bütünlük içeren konsepti.
OPENING CEREMONY VE CHLOE SEVIGNY
New York markası Opening Ceremony için Chloe Sevigny’nin hazırladığı tasarımlardan cıvıl cıvıl gençlik fışkırıyor.
Gösterimin en keyifli yanı, 39 yaşındaki tasarımcının, ruhunun ezeli gençliğini yansıtmak için bir araya getirerek sahneye çıkardığı genç kızların şarkıları ve şiirleriydi. Yaşları 11 ile 24 arasında değişen bu kızlar şarkı söyleyip enstrümanlarını çaldılar ya da şiirlerini okudular.
Modaevlerine ait markanın sunumunu birkaç gün önce teatral bir oyun halinde gerçekleştiren Opening Ceremony kurucuları Humberto Leon ve Carol Lim, moda prodüksiyonları konusunda sektörün yıldızları arasına girdiler..
Chloe Sevigny Koleksiyonu sadeliğinden ödün vermeden sportif çizgilere orijinallik katmayı başarmış, bayağılığa düşmeyen, haykırmayan bir sevimlilik içeriyor.
Opening Ceremony Moda Dünyası oyununu sergiliyor:
Defileden aklımda kalanlar, mercan renkleri, ağaç desenli baskılar, zarif terzilik ve bir kolu olmayan tişört ancak sahneye konan teatral performans hafızama kazındı. Güçlü, içe işleyen ve rahatsız edici bu gösterim, seyircilerini yerlerine çiviledi.
Opening Ceremony’nin arkasındaki iki isim olan Carol Lim ve Humberto Leon, yönetmen Spike Jonze ve aktör Jonah Hill ‘den tek perdelik bir oyun sahnelemelerini isteyerek moda sunumunda çığır açtılar.
Satir şeklindeki oyunda kırsal kesimde doğmuş sarışın ve çaylak bir manken (Elle Fanning), görmüş geçirmiş ve artık yaşlı sınıfına girmiş 20 yaşındaki bir başka manken (Dree Hemingway) ve özgüven yoksunu nevrotik bir tasarımcının öyküsü, agresif bir tarzda sergilendi.
Seyirciler, bir defilenin hazırlanma sürecinin parodisi olan oyunda kimi zaman gülüp kimi zaman huzursuz oldular. Oyunun sahneleri arasında alkolik bir stilistin tişörtün kolunu keserek kendini ifade çabası ve gerçekten manken olan Karlie Kloss’un podyum yürüyüşü konusunda verdiği ders de vardı.
Lim and Leon her zaman kalıpların dışında olmayı başarmış bir ikilidir ve yaratıcılıklarını sergileyen 100 Per Cent Lost Cotton adlı bu oyun, hafızalara kazınacak türden bir başarı olmuş.
VERSUS VERSACE : DEKOLTE OYUNLARI
Donatella Versace, yüksek topuklu çizmeleriyle siyah beyaz yapay mermer podyuma çıktığında, yanında, dar kotu ve spor ayakkabılarıyla tasarımcı Anthony Vaccarello vardı.
Yıllardır tasarımcı DNA sında bahsedildiğini duyarım, moda algısının kalbine nüfuz etmekle ilgilidir. Versus Versace koleksiyonunun yeni tasarımcısı ile bu durum tam anlamıyla gerçekleşmiş. Daha önce bu marka altında derinlikleri araştıran İngiliz modacılar Christopher Kane ve Jonathan Anderson idi.
Paris’teki sunumlarda Belçika/İtalyan kökenli Vaccarello’nun dekolte oyunlarını izlemiştim, keskin kesimli kıyafetlerde ortaya serilen beden bölümleri olarak tanımlayabilirim bunu. New York’ta bu konsept bütüne ulaşmış.
Mankenler, şov sonrası partisinin başlangıcında kırmızı merdivenlerde durup poz verdiklerinde Versus’un özünü gördüm; çıplak bacaklar, kısa etekler, kare kesimli yakalar, keskin hatlı ceketler, parlak siyah kemerler, yaldızlı tokalar ya da yandan açık, yerleri süpüren sportif çizgili bir elbisede altın yaldızlı düğmeler.
Bunların hiçbiri marka için yeni değil ancak Vaccarello, bu görünümü alıp erotik bir minimalizm ile işlemiş, hatta Elizabeth Hurley’i 20 yıl önce moda ikonu haline getiren, çıplak beden üzerine çengelli iğnelerle tutturulmuş kumaştan ibaret tasarımı bile yeniden yorumlamış.
Dar pantolon üzerinde kırık beyaz bir gömlek ya da Medusa baskılı yakalı elbise, koleksiyonu yaşadığımız milenyuma taşımış. Bedenleri cesurca sergileyen siyah elbiseler gibi koleksiyonun her parçası aynı etkiyi yaratacak güçteydi.
Defile, kısacası, tam anlamıyla Versus Versace dünyasıydı.
VICTORIA BECKHAM: ÇİÇEKLER VE DÜZ AYAKKABILAR BAŞARIYI HEDEFLİYOR
Victoria Beckham’ın 2015 yazı için New York’ta sergilediği koleksiyon, kentli çizgileri, siyah, beyaz ve şarap kırmızısıyla kombine edilmiş doğal renkleriyle, tasarımcının, modada ne denli ciddi başarıyı hedeflediğinin göstergesiydi. Ayakkabılar bile, bir koca adımla hayatı alt etmeyi hedeflercesine düz ve iri gövdeliydi.
Victoria defileden önce yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Londra’da ilk mağazamı açıyorum bu yüzden imzamın evrimini gözden geçirmek zorunda hissettim kendimi. Bu şovdaki tasarımlar benim kadınımı yansıtıyor, oldukça maskülen, yere sağlam basan, disiplinli, çiçekler de koleksiyona feminen bir hava katıyor.”
Eşi David ve oğlu Brooklyn’in yalnız bırakmadığı modacı, şovun kapanış parçaları olan pembe çiçekli tasarımlardan bahsediyordu bu konuşmada.
Koleksiyonun bir başka özelliği de kıyafetlere eklenen şaşırtıcı dokunuşlar mesela siyah beyaz kareli tulum ya da ayakkabı bağcıklarıyla süslenmiş aşırı büyük “boyfriend” süeteri gibi. Her iki ürünün de ortak özelliği Victoria tarafından giyilebilir özelliği taşımaları.
Beckham adını taşımak ve şöhret olmanın yanı sıra Victoria takdire değer bir başarıya imza atarak sekiz yılda markasını büyüttü ve bunu yaparken seksi akşam elbiseleriyle basının dikkatini çekmek gibi yöntemlere başvurmadı. Kırmızı halıya yönelik tek bir parça yok koleksiyonunda, ancak tasarımcı gece elbiselerinin ticari diye nitelendirdiği koleksiyonda bulunduğunu belirtti.
Defilede sergilenen kıyafetler de satış hedefli tasarımlar, jüt gibi değişik kumaşlardan yapılmış, ilginç yüzey dokulu serbest kesimli mantolar gibi. Uzunluklar değişik, kısalar kadar kalçaya kadar inip ardından diz altına dek açılan modeller de var. Çok rahat gibi görünmeyen hantal ayakkabılardan, pembe çiçeklere dek koleksiyonun bütününde Victoria’nın yeni bir çizgi için kendini aşma çabası seziliyor.
Satışları nasıl olacak? Bunu Londra’daki şık Dover Street mağazası açıldığında göreceğiz. Ancak emin olduğumuz bir şey varsa o da pop yıldızından iş kadınına dönüşen Victoria Beckham’ın müşterilerine mesajını gayet iyi aktarabileceği.
DIANE VON FURSTENBERG İLE GÜNEŞLİ BİR AN
70’lerin meşhur şarkısı “Parole! Parole!” eşliğinde salınarak podyuma çıkan Diane Von Furstenberg, renkli fırça darbeleriyle bezenmiş beyaz baby-doll kıyafeti içindeki Naomi Campbell’i bile gölgede bıraktı.
DVF koleksiyonu ise tamamen günışığında yıkanır gibiydi, Fransız Rivyerası’nın altın çağları, pamuklu kumaşlar üzerinde, büstiyerden el çantasına kadar geniş bir yelpazede baskıyla yansıtılmıştı.
Tasarımcı, kuliste koleksiyonu ile ilgili konuşurken, “Her tasarım, St Tropez, renkler, güzellik ve güneşten ilham alıyor,” dedi.
Fransızlar bugünlerde 50’li ve 60’lı yıllarda, cazibesi ve dişiliğiyle Güney Fransa’nın sembolü haline gelen bebek yüzlü Brigitte Bardot’nun 50. Yılını kutluyorlar. Bardot’nun kot pantolon içindeki çocuksu seksiliği dönemin bir çok genç odasının duvarlarını süslemişti.
Tabii ki DVF, geçmişin çizgilerini bire bir kopyalayacak değil. Pamuklu kumaşları geleneksel tarzıyla değil de şuh elbiseler olarak kullanmış, mesela siyah beyaz kareli etekleri şeker pembesi plastik aksesuarlarla canlandırmış. Şifonla yarattığı uçuşan etekler tasarımlara boyutluluk katmış.
Kareleri dengeleyecek bol miktarda baskı desenleri de mevcut, iri çiçekler, şeritler, Matisse tarzı yapraklar gibi, ya da direkt dantel kullanımına gitmiş.
Mantolardan uzun eteklere bu kıyafetler, sportif, seksi kadınların, DVF’Nin ikonik elbiseselerine aşina kıvrımlı vücutlarını zarafetle süsleyecek.
Bu tarz moda beyin cerrahisi değil daha çok ilham ışığıyla yaratılan modadır derler. Diane, yıllardır kadınlara göre ve kadınlar için oluşturduğu doğru kreasyonlarla sektörde başarısını sürdürüyor. Bu elbiseler, etekler ve pantolonlar, kadınlara cazibeleri konusunda özgüven sağlıyor.
Kuliste, mankenlerin giriş kapısında bir pano vardı “Mutlu ol, seksi ol ve olmak istediğin kadın ol. Gülümse!”
Duymadığımız şeyler değil bunlar. Ancak DVF en çarpıcı haliyle sergiliyor bu felsefeyi.
THAKOON
Siyah Orfe filminin müzikleri New York şehir merkezini bir anda Brezilya varoşlarına ışınlıyor sanki. Ancak Thakoon defilesiyle 1959 ların çarpıcı ve duygusal filmi arasındaki bağ yalnızca bu kadar.
Tayland kökenli Amerikalı tasarımcı kuliste kreasyonunun hikayesini anlatırken şu tanımlamayı yaptı: “Bir turistin bakış açısıyla egzotik.” Çoğunluğu açık tenli batılı mankenlerin üzerindeki cangıl yapraklarını yansıtan desenler, püsküller, Rio Karnavalı’nın çılgın ve şehvetli davullarını tam anlamıyla veremiyordu.
Ancak belki de hedeflenen tam da buydu, etnisitede boğulmadan Brezilya ruhunu yakalamak. Canlı renklerdeki bluz ve şorta eklenen püsküllerle kabilesel ritimlere gönderme yapılmış mesela, ya da iri desenli vahşi doğa çağrışımlı tüniğin altına giyilen hafif ve şeffaf pantolonla daha batılı bir tarz yaratılmış.
İtalyan soytarıların siyah beyaz üçgen desenleri kıyafetlere daha dinamik ve geometrik bir etki katmış. Fazla uyumlu ve bütünsel bir defile olmamasına karşın bu Thakoon koleksiyonundan bazı güçlü parçalar, mağazalar için yeniden düzenlenirken ön plana çıkacaktır.
DEREK LAM: SÜET ÇALIŞMALARI
Derek Lam, süet ve patchwork çalışmalarının, lavanta ve turkuazla zenginleştirimiş üst sınıf versiyonlarını sergiledikten sonra yaptığı açıklamada “Her zaman 70’lere dair bir şeyler taşırım içimde ancak günümüzle uyum içinde olmasına dikkat ederim,” dedi.
Tasarımcı Joni Mitchell’in 1974 Help Me On (İlerlememe yardım et) albümünü fon müzik olarak kullanmış olsa da 2015 yaz koleksiyonuna 1070 leri getirirken hiç de yardıma ihtiyaç duymamışa benziyordu.
Uzun, yüksek belli, dökümlü pantolonlar hippi çağına göndermeler içermekle beraber zarif bir cazibeyle yorumlanmışlar ve ütülü, balenli üstlerle kombin yapılmışlar.
Renk paletini oluşturan çarpıcı renklere rağmen, bir yaz koleksiyonu olarak süetin bu derecede kullanılması aşırı olmuş. Yine de Lam’ın kendine has bir bakış açısı var, zekice yapılmış kesimler, yumuşak kumaşlar ile spor giyime düşsel bir lüks katmış. Keyif verici, yumuşak bir moda açısı.
Çeviri: Kader Çekerek