Stella Jean: Avrupa Portresi, Afrika Maskesine Karşı

Fotoğraf: Indigital

Henüz defile başlamadan bile duygusal atmosferi hissetmek mümkündü, Milano'nun eski bir binasında defileyi izlemek üzere beklerken kilise korosu podyumda yerini alıyordu ve az sonra Coolio'nun "Gangsta Paradise"ını hisli bir şekilde söylemeye başlayacaklardı.  

Stella Jean'in İtalyan modasında nadir görülen çok kültürlü kökenini bir kenara bırakın, sadece defileden önceki o görüntü bile izleyicileri heyecanlandırmaya yetti. Stella Jean bugün artık kültürel kökenleriyle bilgi seviyesini bir araya getirerek modern kıyafetler tasarlayabilecek noktaya gelmiş durumda.  

Fotoğraf: Indigital

Ayakkabılarla başlayalım. Sadece birkaç sezon önceki Stella Jean defilesinde, mankenler uygunsuz ayakkabılarla podyumda yalpalaya yalpalaya yürüyorlardı. Şimdiyse podyumda Afrika havası veren düz ayakkabılar vardı. Bu ayakkabılardan bazıları tümüyle plastikti, bunun da  Afrika'dan esinlenildiğini düşünüyorum.  

Fotoğraf: Indigital

Stella Jean, Avrupa'da, kıyafetlerdeki görsel klişeleri görerek büyüdü. Yeteneğinin kaynağı, Afrika'dan cesur desenleri alıp Avrupai kıyafetlere uygulamasında yatıyor. Cüretkar kabanlar, iyi kesim ceketler ve etekler, sömürge zamanından bir kadının dolabına aitmiş gibi. Ama bu iyi dikim kıyafetler Afrika desenleriyle bir araya gelince çok daha havalı olmuş.  

Fotoğraf: Indigital

Tasarımcı defile notlarını bayağı detaylı ve karmaşık tutmuş; Londralı tasarımcı Elisabetta Cipriani'yle yaptığı işbirliğine de değinerek koleksiyonunda çeşitliliğe odaklandığını açıklamış. Eski sömürgeci kıtayla, Afrika kıtasını birleştirmek istediğinden söz ederek bunu yaparken Afrika'nın, Modigliani'den Picasso'ya kadar birçok sanatçı üzerindeki etkisini de göz önüne aldığına değinmiş.  

Stella Jean'ın başarısı, kabile kültürü ve gelenekleriyle "giyilebilir" olanı bir araya getirebilmesinden kaynaklanıyor. Elbette, kilise korosu da bütün bunlara ekstra bir duygu katmanı eklemiş oldu.