Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Dior Kreatif Direktörü, antik tedavi ritüellerinin Dior Cruise 2021 Koleksiyonu’na nasıl pozitif enerji getirdiğini Vogue özel röportajında anlatıyor.
Dior Kreatif Direktörü, antik tedavi ritüellerinin Dior Cruise 2021 Koleksiyonu’na nasıl pozitif enerji getirdiğini Vogue özel röportajında anlatıyor.
İtalya, Puglia’da gerçekleşen ve Kreatif Direktör Maria Grazia Chiuri’nin bölgenin antik ve mistik geleneklerine saygı duruşuna sahne olan Dior Cruise 2021 defilesinin çok ses getirmesi bekleniyordu. Öyle de oldu. Dior’un internet sitesinde ve sosyal medya kanallarında yayınlanan defile büyüleyiciydi.
Defile sonrasında Chiuri, ailenin önemi ve sihirli düşünmenin gücü hakkında Vogue’a konuştu.
“Koleksiyonu Puglia’da sergilemeye Kasım 2019’da karar vermiştik. Defilenin burada yapılması fikrini ben ortaya koydum. Yalnızca Puglia’nın Salento bölgesinin başkenti olan Lecce’yi, bu çok da bilinmeyen şehri gerçekten sevdiğim için değil; aynı zamanda ailem için oldukça önemli bir yer olduğundan burayı seçtim. Babam çok yakındaki bir kasabada çalışıyordu. Bu defilede işçiliğin başrolde olduğunu göreceksiniz. Çocukken büyükannemin, amcamın ellerinde gördüğüm kumaşlar ve işlemeler gibi, dün gibi hatırladığım referanslar yol haritamızı belirledi.”
“İtalyan antropolog Ernesto De Martino’nın 1950’li yıllarda Güney İtalya’yı gezerken yazdığı ’Sud e Magia’ (Büyü: Güneyin Teorisi) adlı kitap. Kitabı okuduğunuzda bölgenin o zamanlarda ne kadar yoksul olduğunu öğreniyorsunuz. De Martino bölge halkının geleceğe inanmasını sağlayan bir tür kutlamayı gözlemliyor. Buna göre yerli halk, tarantula ısırıklarına karşı uygulanan antik bir tedavi yöntemi olarak pizzica tarantata adı verilen halk dansını, kutlama öğeleri içeren büyü ritüelleriyle icra ediyor.
Çaresizlik içerisindeyken hayatınızda sihirli bir dokunuşa ihtiyaç duyabilirsiniz. Bu beni oldukça etkilemişti. Koleksiyon üstüne çalışmaya başladığımda bize ne olacağı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Fakat şimdi biliyorum ki bu sihir fikri, en negatif anlarda bile sunduğu güçlü enerjiyle bize yardımcı olabilir. Koleksiyon çalışmaları kapsamında Puglialı bir tekstil atölyesi ve tarım merkezi olan Le Constantine Foundation’a geldiğimde, onların mottolarının ‘Amondo e cantando’ (sevmek ve şarkı söylemek) olduğunu öğrendim. Defile için istediğim ruh hali buydu aslında; son derece pozitif bir yaklaşım. İnsanların müzikle ve hareketle hayattan keyif alacağı bir gösteri.”
Kasım ayındaki Puglia ziyaretimde bölgedeki tüm zanaatkarların, yöreye katkıda bulunmak için ne kadar çalıştığını gördüm. Gezide, tekstil tasarımında çalışan yerli kadınları destekleyen Le Constantine Foundation’la tanıştım. Kadınlar dokuma tezgahlarında bölgenin farklı geleneksel tekniklerini kullanarak inanılmaz parçalar üretiyorlardı. Bence böylesine değerli bir işçiliği kutlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Çünkü yalnızca İtalya’da değil, tüm dünyada böyle bir yaratıcığa sahip pek çok kadın daha çok ev işleriyle uğraşıyor ve çoğu zaman varlıklarından bile haberdar olmuyoruz.
Tombola adı verilen başka bir geleneği sürdüren küçük bir grup kadın ise, üstatları Marilena Sparasci gözetiminde, yapması ciddi zaman alan bu işleme tekniğiyle bir geleneği daha devam ettirdiler: İlk olarak 1949 yılında tasarlanan çiçek işlemeli “Miss Dior” elbisenin bu koleksiyondaki versiyonuna hayat vermek için, kumaşın üzerine güller işlediler. Güller öylesine hassas ki; her biri birer sanat eseri niteliğinde.”
Bu sezon, besteci Paolo Buonvino Puglia bölgesinin müziklerini bize özel olarak yeniden yorumladı. Bölgenin müzik ve dans geleneğini sürdüren “Notte della Taranta” adlı kurumla iş birliği yaparak yeni besteler de yazdı. Müzikleri Roma Sinfonietta Orkestrası icra etti. Buonvino aynı zamanda benden, Dior’la daha önce de çalışan koreograf ve dansçı Sharon Eyal’ı, kurumdaki yerel dansçılarla bir gösteri hazırlaması için çağırmamı istedi.
“Koleksiyonu hazırlamaya başladığımızda İtalya’nın korkunç bir pandemi krizine gireceğini bilmiyorduk. Karantinanın başlamasıyla Kasım ayında seçtiğim tüm bu üreticilerle irtibatta kalmak zorlaştı. Her birini tek tek aradım ve Whatsapp ya da bilgisayar üzerinden çalışabileceğimizi; birlikte hala bir şeyler yapabileceğimizi söyledim. Böyle bir işi evden yapmak oldukça zordu. Fikir basit bir defile yapmanın çok ötesindeydi; ancak aynı zamanda tüm bu yerel topluluklarla birlikte verebileceğimiz kocaman bir parti gibiydi. O dönemde defileyi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceğimizi bile bilemiyorduk. Ama başardık.”
Seyircimiz olmadığı için tabii ki çok üzgünüm; çünkü bütün fikri bu özel anı misafirlerimizle paylaşmak üzerine kuruyorduk. Aynı zamanda, devam edip projeye dahil olan herkesi ve onların işlerini onurlandırmak çok önemliydi. Şimdi biliyoruz ki, bu yaratıcılığa farklı bir şekilde sahip olmak için geleceğe inandığımızı göstererek çalışmamız gerekiyor.