Haftalık E-Bülten
Moda dünyasında neler oluyor? Yeni fikirler, öne çıkan koleksiyonlar, en vogue trendler, ünlülerden güzelllik sırları ve en popüler partilerden haberdar olmak için haftalık e-bültenimize kaydolun.
Couture Tasarımcısı Valentino ve Film Yönetmeni Sofia Coppola, klasik operanın modern yorumu için bir araya geldiler.
Valentino, Roma'daki Teatro dell'Opera'daki La Traviata operasının galası başlamadan önce Violetta'nın (Francesca Dotto) giydiği elbise üzerinde son dokunuşları yapıyor.
Fotoğraf: Valentino
Valentino'nun ailesi ve arkadaşlarından oluşan güruh, Roma'daki Teatro dell'Opera'da gösterilan La Traviata operası için mükemmel bir izleyici kitlesi olmuştu.
Sahnede Valentino ve tasarımcı ikilisi Maria Grazia Chiuri ile Pierpaolo Piccioli'nin beraber tasarladıkları dramatik ve narin kostümler göz dolduruyordu.
Valentino, markasının tasarımcı veliahtları Maria Grazia Chiuri ve Pierpaolo Piccioli ile. Yapımcılığını Valentino ve Giancarlo Giammetti'nin üstlendiği La Traviata'nın kostüm tasarımlarını üçü birlikte yapmışlar.
Fotoğraf: Valentino
İzleyicilerin kostümleri de dikkate şayandı. Yerleri süpüren abiyeler, asil elbiseler, boncuklu desenlerin farklı varyasyonları vardı; bunlardan biri Yunanistan Prensesi Maria Chantal'ın Valentino Afrika koleksiyonundan giydiği noktacılık akımından esinlenilmiş kıyafet de dahil. Gecenin en güzel mücevheri ise Monica Belluci'nin dekoltesine doğru adeta "dökülen" kolyesiydi. Bununla yarışan birçok güzel mücevher daha vardı. Carla Fendi'nin mücevherleri, kraliyetten Lee Radziwill ile konuşurken pırıl pırıl parlıyordu.
Yıldızlarla dolu bu izleyici tablosuna bir de kızı Sofia'ya destek olmaya Avrupa'ya gelmiş gergin bir Francis Ford Coppola ekleyin! Film dünyasında büyük adımlarla ilerleyen Sofia Coppola, şimdi La Traviata operasını yönetiyordu.
Sofia Coppola, ilk kez bir opera yönetti. Kendisi, yönetmenlik koltuğuna Valentino tarafından özel olarak seçildi.
Fotoğraf: Valentino
Giancarlo Giammetti ve Valentino Garavani bu Roma opera evi için yapımcılık işine sırf sevdiklerinden girişmişler. Valentino stüdyosunun yeteneklerini, ilk kez 1853'te Venedik'te gösterilen bu dramatik operanın karakterlerinin kostümlerini tasarlayabilmek için kullanabileceklerini düşünmüşler.
Giancarlo söze girerek, Sofia Coppola'yı şiddetli bir aşkın konu edildiği operanın librettosuna bir göz atması için ikna edenin kendisi olduğunu söylüyor.
Kostümler, Valentino'nun kendisi tarafından tasarlanmış ve modaevinin atölyesinde dikilmiş.
Fotoğraf: Valentino
Yüksek riskleri olan bir opera gösterisiydi. 27 yaşındaki soprano Francesca Dotto, sesiyle olduğu kadar kıyafetleriyle de sükse yapabilecek miydi? Evet, Valentino, Roma'nın gurur kaynağı ama yaratıcı Valentino çalışanları, bu sefer operanın ihtişamlı ve güçlü stiline yaraşır kostümler dikme görevinin altından kalkabilecekler miydi?
Her şeyden de öte, Sofia Coppola, hem geçmişin sosyal etiketlerine uyan hem de genç kuşağa hitap edebilecek modern bir görünüm (Tıpkı 2006 yılındaki Marie Antoinette filmi gibi) yaratabilecek miydi?
Valentino, son rötuşların yapıldığı opera setinde, "Ne yazık ki bugün, genç insanlar pek opera izlemiyor. Onları başka bir dünyaya ışınlayabilecek böylesine güzel bir sanat dalını kaçırdıklarının farkında değiller," diyor.
Flora'nın kostümünü, Valentino'nun Roma'daki atölyesinde Maria Grazia Chiuri ve Pierpaolo Piccioli tasarlamış. Kostüm, narin şifon katmanlarından oluşuyor.
Fotoğraf: Valentino
Valentino, Sofia'nın hikayeye getirebileceği tazelikten heyecan duyduğunu belirtiyor. Aynı zamanda, opera ve baleye olan düşkünlüğünü anlatıyor ve Londra'daki "Sevil Berberi" operasında Prenses Diana ve Prens Charles ile tanıştığı günü anıyor. Bu son proje ise onu o kadar çok heyecanlandırmış ki duşta La Traviata'dan aryalar söylüyormuş.
Maria Grazia ve Pierpaolo'nun operaya dair bir geçmişleri yok. "Operalara gitmeye henüz iki sene önce başladık bu yüzden ciddi bir birikimimiz yok. Ama operalardaki kadın kahramanları her zaman çok sevmişizdir," diyor Maria Grazia. Tasarımcı partneri Pierpaolo, "Bir İtalyan olarak bu operadaki bütün şarkılar öyle ya da böyle kulağıma çalınmış!" diye ekliyor.
Valentino, Sofia Coppola, Maria Grazia Chiuri ve Pierpaolo Piccioli, kıyafetler üzerinde son ayarlamaları yapıyorlar.
Fotoğraf: Valentino
Pierpaolo söze devam ederek, "Sofia'yla bu operanın çağdaş hale getirilmesi gerektiğini düşünerek başladık, genç kuşağın Traviata'yla nasıl bağ kurabileceği üzerine kafa yorduk," diyor. Maria Grazia ise başlangıçta, operanın biraz "sıkıcı" olabileceğini düşünmüş.
Yani, en önemli konu, Sofia'nın 19. Yüzyıl Paris'inden bir yüksek sosyete hikayesini 21. yüzyıla taşıyıp taşıyamayacağıydı.
Film yönetmeni ve Sofia'nın babası Francis Ford Coppola, operanın galası için İtalya'ya geldi.
Fotoğraf: Valentino
Babası için, kızının bu amacı gerçekleştirdiği kesin. Gösteriyi izledikten sonra akşam yemeği servis edilen bölüme geçtiğimizde bana, "Çok gururluyum," dedi.
After-party, Acquario Romano'da düzenlendi.
Fotoğraf: Valentino
Prosefyonel bir opera veya film eleştirmeni değilim ama bir moda editörü olarak opera hakkında ne düşündüm?
Sofia Coppola'nın fikirleri, sahneleri gerçekten geliştirmiş ve görsel olarak daha etkileyici hale getirmiş. Arka fondaki, soyut olarak yüksek sosyeteyi simgeleyen büyük merdiven, Violetta, hayranı Alfredo ve Baron tarafındaki gergin ilişkiye eklemlenen "Yunan korosu", bu fikirlerden bazıları.
Oyuncular ve koro sahnede.
Fotoğraf: Yasuko Kageyama, Courtesy of the Teatro dell'Opera
Kıyafetlerin beni ikna etmesi için biraz zaman geçmesi gerekti. Özellikle de açılış kısmı, Violetta'nın merdivenle beraber biraz sinir edici bir yavaşlıkta yükselişinden ibaret olduğu için. O ağır turkuaz elbiseyle hareket etmesi iyice zorlaşmıştı.
Violetta, Coppola'nın fikri olan mermer merdivenden şarkı söylüyor.
Fotoğraf: Yasuko Kageyama, Courtesy of the Teatro dell'Opera
Violetta'nın hikaye ilerledikçe resmi, ihtişamlı elbiselerden kurtulup hafiflemesi belki de hikayenin anlatmaya çalıştığı ana fikrin bir yansımasıdır. Son sahnede Violetta'yı vücudunun bir siluet olarak gözüktüğü ince ipek bir geceliğin içinde görüyoruz. Şeffaf kumaş, Violetta'nın hem hayat coşkusunu hem de ölümü idrak edişini simgeliyor.
Sahnenin ve hikayenin merkezinde ise gösterinin en önemli kıyafeti bulunuyor: Etrafındaki topluluk simsiyah giyinmişken Violetta, Karmen kırmızısı bir elbisenin içinde. Koronun katılımı, operaya sinematik bir hava kazandırmış ve izleyiciye bütün karakterler arasındaki derin bağları hissettiriyor.
Valentino, Violetta'nın sembolik anlamlarla dolu kırmızı elbisesiyle yan yana.
Fotoğraf: Noona Smith-Petersen
İlk gecenin konuklarından Kanye West ve Kim Kardashian'la beraber oturan tasarımcı, "O kırmızı elbiseyi tasarlamak nedense çok kolaydı, öylece çiziverdim," diyor.
Violetta, Valentino'nun bizzat kendisinin tasarladığı kırmızı elbisenin içinde ışıldıyor. Yüksek sosyete "arkadaşları" ise simsiyah giyinmiş.
Fotoğraf: Yasuko Kageyama, courtesy of the Teatro dell'Opera
Sahnede daha birçok moda malzemesi vardı. Örneğin, çift Paris'e kaçtıktan sonraki sahnede Violetta beyaz organza bir kıyafet ve Alfredo (Antonia Poli) turkuvaz kadife bir ceket giyiyor. Hizmetçi, uzun kollu siyah kadifeden bir elbise giyiyor. Aslında tam Maria Grazia stili, ama bir şekilde hizmetçiye yakışır hale getirilmiş.
Violetta'nın uzun kuyruklu gece elbisesi üzerindeki son rötuşlar. Maria Grazia Chiuri, yakından izliyor. Violetta'nın kostümleri, onun değişen ruh hallerini ve toplumdaki pozisyonunu simgeliyor.
Fotoğraf: Valentino
En baştaki ağır turkuvaz elbise haricinde, oyuncular gayet rahat hareket ediyorlardı. Somut mesajlardan ve modern birkaç dokunuştan daha az görmeyi tercih ederdim. Örneğin, katı kuralları olan babanın başındaki şapkanın kağıttan olması ve bununla da toplumun kırılganlığının simgelenmesi veya Violetta'nın kot pantolon giymesi...
Maria Grazia Chiuri ve Valentino, Violetta'nın elbisesinin kuyruğunu inceliyorlar.
Fotoğraf: Valentino
Ama bu Sofia'nın hikayesiydi, benim değil. Birçok izleyici gibi ben de opera bittiğinde gözyaşları içindeydim. Nasıl düşünemedim bilmiyorum ama Valentino'nun bu yüksek opera standartlarına uyabilmem için kağıt değil, kusursuz ütülenmiş dantel bir mendil getirmem gerekirdi yanımda!
La Traviata, 24 Mayıs-30 Haziran arasında 15 kez sahnelenecek.